Sivrihisar Belediyesi’nce bu yıl 8’incisi düzenlenen Uluslararası Nasreddin Hoca Kültür ve Sanat Festivali  Sivrihisar’ın tanıtımına da ciddi katkıda bullundu.

Elbette Nasreddin Hoca ile ilgili böyle bir programın düzenlenmesi memnuniyet vericidir. Ancak, Nasreddin Hoca bir düşünür, gözlemci ve halk filozofudur. O nedenle de Nasreddin Hoca ile ilgili etkinliklerde, onun fikir ve düşüncelerini kamuoyuna aktaracak panel, konferans ve sempozyum gibi etkinlikler de yapılmalıdır.

Türk tarihinde kimi cesareti, kimi fedakârlığı, kimi sadakati kimi düşünceleri ile şöhret bulmuş mümtaz insanlarımız vardır. Bu isimler anıldığında, karakterleri akla gelir. Yunus Emre ve Nasreddin Hoca bu insanlarımızdan ikisidir.

Bu iki düşünürümüzü, bugünkü ve gelecek nesillere tanıtma görevi, öncelikle eğitim kurum/kuruluşlarına ve il, ilçe belediyelerimize, üniversitelerin, ilgili bölümlerine ve Halk Bilimcilerimize düşmektedir.

Nitekim Japon Halk Bilimcisi, Sayın Mitsuko Kojima, Nasreddin Hoca’yı, her yönü ile ele alıp,  doğru bilgilere ulaştı. Hatta hangi fıkraların Nasreddin Hoca’ya ait olup olmadığını bilecek kadar da onu tanıdı.

Japon Halk Bilimcisi Sayın MİTSUKO KOJİMA, Nasreddin Hoca’yı, tanımayı tesadüflere ve kulaktan duyma sözlere bırakmadı. O nedenle de, üç yıl Türkçe öğrendi. Daha sonra da Nasreddin Hoca’yı, her yönü ile ele alıp, doğru bilgilere ulaştı. Hatta hangi fıkraların, Nasreddin Hoca’ya, ait olup olmadığını bilecek kadar da onu tanıdı.

Japon Halkbilimcisi Sayın Mitsuko Kojima’ ya göre, Nasreddin Hoca,  “HALK FİLOZOFU”, “SOSYOLOĞ” , “MÜDERRİS”, “ALİM”,  “PSİKOLOG”  “HUKUKÇU”  ve” TASAVVUFÇU”  dur. Yani bir düşünürdür. Bütün bu meziyetlerinin gereğini, halkın anlayacağı dille, yani nükte şeklinde yerine getirmeye çalışmıştır.

Sayın Mitsuko KOJİMA ile yaptığımız bir sohbete “Nasreddin Hocayı çok iyi anlayarak onu Japonya’ya tanıtmak istedim. Tanıtmak istememin nedeni ise, Hoca’nın fıkraları içinde derin dersler var. Nasreddin Hoca sadece Türkiye’ye ait bir insan değil, öyle derin bir Dünya’nın felsefesine sahip olan Nasreddin Hoca’yı, Japon insanlarına tanıtmanın iyi olacağına inandım.”  demiştir.

Nasreddin Hoca ile ilgili elde ettiği bilgilerle, Japonya’da Nasreddin Hoca günleri düzenledi. Gelen davetleri karşılamakta da büyük güçlük çekti.  Nasreddin Hoca’yı da Japon halkına sevdirdi.

Tokyo Metropolitan Müzesi’nde, 2003 Türkiye Yılı nedeniyle açılan, `Türkiye`de Üç Büyük Medeniyet" sergisi çerçevesinde düzenlenen, “Nasreddin Hoca" konulu konferans, büyük ilgi görmüştü. Sayın MİTSUKO KOJİMA’nın, Türk kültürü hakkında verdiği konferans, müze ziyaretçilerinin, büyük ilgi gösterdiği etkinliklerin başında geldi.

Sayın MİTSUKO KOJİMA ile yapmış olduğumuz sohbette, pek çok fıkranın, Nasreddin Hoca’ ya ait olmadığını söyledikten sonra " Kişi fıkra söylemiş, tutulabilmesi içinde Nasreddin Hoca’ ya mal etmiş" dedi.

Sayın MİTSUKO KOJİMA’ ya göre, Nasreddin Anadolu halkının yaşama biçimini, güldürü öğesini, alay ve eğlenme türünü, övgü ve yergi becerisini dile getirmiştir. O’ nunla ilgili gülmeceleri oluşturan öğelerin odağında, sevgi, yergi, övgü, var

Sayın Mitsuko Kojima’ nın tespit ettiği, bu öğeler, Anadolu insanının, belli olaylar karşısındaki tutumun yansıtan, düşünce ürünlerini oluşturur. Nasreddin Hoca, halkın duygularını yansıtan, bir gülmece odağı olarak ortaya çıkarılır.

Halkımız, Nasreddin Hoca’nın dilinde ve düşüncelerinde kendi düşüncesini buldu ve sesini duyurdu. Yaratıkları fıkraları, Nasreddin Hoca’ya mal etmeleri de bundandır.

Nasreddin Hoca, Sivrihisar’da, 1-3 Temmuz tarihleri arasında 4-9 Temmuz tarihleri arasında da Akşehir’de düzenlenen. Nasreddin Hoca ile ilgili etkinlikler, genellikle de eğlence ve şenliğe yöneliktir.

Oysa Nasreddin Hoca gibi insanlarımızla ilgili panel,  konferans, sempozyum gibi etkinliklerle insanlarımıza, özellikle de gençlerimize ve çocuklarımıza da tanıtılmalıdır.  Böylece de çocuklarımız, sevgi, hoşgörü, doğruluk, dürüstlük, cesaret, fedakârlık, yardımseverlik, sorumluluk, vefa, sabır, azim, hak ve hukuk, vatan sevgisi, gibi çeşitli vasıfları,  Nasrettin Hoca  ve Yunus Emre gibi mümtaz insanlarımızdan öğrenecektir.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Sayın Öcal Oğuz, Nasrettin Hoca’nın, 43 ülkede nesilden nesile sözlü kültür vasıtasıyla anlatıldığını belirtti. 28 ülkenin çalıştayında yer aldığını söyleyerek, "Biz bunu Nasrettin Hoca’nın ’nereli’ olduğu üzerine değil de ’nerelerli’ olduğu, ne kadar geniş bir coğrafyada benimsendiği üzerinden gitmeliyiz" demişti.

Ayrıca 1996 yılı UNESCO tarafından Nasreddin Hoca Yılı olarak kutlanmış olup 2022 yılında da somut olmayan kültürel miras olarak tasdik edilmiştir.

Nasreddin Hoca, ülkemizde, gerçek kimliği ile tanıtılamadı. Kamuoyuna mizah, fıkra ve nükte üstadı olarak tanıtıldı; “gülme” kavramı ön plana çıkartıldı. Ülkemizde, arzu edilen boyutta da  Nasreddin Hoca, ilgili olarak da yeteri kadar da hakkında araştırma yapılmadı.

Ayrıca Nasreddin Hoca’ya, ait piyasada çok sayıda eser mevcuttur. Ancak tamamına yakını kulaktan dolma bilgiler ve fıkralarla doludur. Pek çok fıkranın, Nasreddin Hoca’ya ait olmadığı da ortadadır.

Elbette bu tabloda, ilgiler ve halkımız kadar, örgün eğitim kurum/kuruluşlarımızın, özellikle de üniversitelerimizin, büyük sorumluluğu var. Çünkü üniversitelerimizin ilgili bölümleri, Nasreddin Hoca’yı araştırma konusu yaparak, elde ettiği bilgileri kamuoyu ile paylaşmaları gerekir.

Nasreddin Hoca, Yunus Emre ve Mevlana gibi, insanlarımız,  evrensel kimlik taşırlar. O nedenle de her yere giderler, her yere yerleşirler ve her yerde yaşama imkânı bulurlar. Bu gelişmeler, Nasreddin Hoca ve Yunus Emre gibi, insanlarımızın, ne kadar müstesna insanlar olduğunun da tescilidir.

Nasreddin Hoca, yalnız ülkemizin değil,  Türk dünyasının;  dünyadaki hemen, tüm ülkelerin, tanıdığı ve tanımak istediği bir düşünürdür. Onun için de Ülkemiz ve Eskişehir’de yapılacak olan, Nasreddin Hoca etkinliklerine, ulusal ve uluslararası perspektiften bakılmalı ve Nasreddin Hoca ile ilgili programları da buna göre şekillendirilmelidir.