Ülkemizde, üniversite sayısı 200’ü geçerken okuyan öğrenci sayısı da 7 milyona yaklaştı. Üniversite bitirenlerin de sayısı hızla artarken, mezunların istihdamları bu sayıya paralel artmıyor. Ülke genelindeki tüm işsizlerin yaklaşık üçte birini üniversite diplomalılar oluşturuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), tarafından açıklanan, Hane Halkı İşgücü İstatistikleri’nden yapılan değerlendirmeye göre, üniversite mezunu işsiz sayısı, ülke tarihinin en yüksek seviyelerine ulaştı.
Bugün, üniversite mezunu, binlerce işsiz gencimiz var. Bu alanda en önemli sebep, ülkemizde eğitim alanında, sürekli ve kalıcı bir insan ve işgücü planlamamasının olmayışıdır.
Türkiye’de 1963–67 dönemini kapsayan 1. Beş Yıllık Kalkınma Planında, eğitim planlaması açısından, dönemin popüler yaklaşımı olan insan gücü gereksinimleri yaklaşımının benimsendiği görülmektedir.
Ülkemizde 1968–72 dönemini kapsayan, 2. Beş Yıllık Kalkınma Planında, İnsan gücü planlamasının temelini oluşturdu. Ancak sürekli ve kalıcı olmadı. Ülkemizde ara elamana ihtiyaç varken, Üniversite mezunları öncelikli oldu.
Türkiye’ de üniversiteler ve meslek liselerinden mezun insanlarımız, hizmet sektörü ve sanayi ile sürekli arayış içindeler. Ancak bu ortak arzu, bir türlü tarafları tatmin edecek seviyeye getirilemedi.
Dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerinde, insan kaynaklarının temel fonksiyonlardan biri olan “İş Gücü Planlaması”, henüz ülkemizde pek yaygın değil. Oysa ki, global anlamda tanımlanmış,” Stratejik İş Gücü Planlaması”, diğer tüm süreçlerinden, ayrı bir fonksiyon tarafından yönetilen, tüm süreçleri besleyen bir ana süreçtir.
Eğitimde, insan gücü planlaması, özellikle nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi ve ihtiyaç açıklarının kapatılması için, uzun dönemli programların yapılmasını gerektirir. Ancak ülkemizde, nitelikli insan gücü gereksinimlerini karşılamak üzere, alınacak önlemlerde uzun dönemde sürekli, kalıcı olmadı.
Ülkemizde gerçekleştirilecek iş ve insan gücü planlaması, eğitim sistemine de yön verme durumundadır. Eğitimin sosyal hedefleri yanında, ekonomik hedeflerinin saptanmasında, ülkemizin, insan gücü gereksinimlerinin belirlenmesinde, önemli bir rol oynamaktadır.
Bu nedenle de uzun dönemdeki eğitim sistemi içinde, insan gücü gereksinimlerinin planlaması, bugün üniversitelere girişte, meydana gelen sorunların, büyük bir kısmını da ortadan kaldıracaktır.
Öte yandan küresel pazarların yarattığı rekabet ortamı, her yerde olduğu gibi Türkiye’de de daha iyi mal ve hizmet üretimini, zorunlu kıldı. Bunu sağlayabilmek için de sanayi ve hizmet sektörünün, iyi ve kaliteli üretim yapabilecek nitelikli elemana ve bu elemanları yetiştiren, Meslek Yüksek Okulları ve Meslek liselerinin ihtiyaç vardır.
Ülkemizde, arzu edilen boyutta olmasa da okul sanayi işbirliği konusunda, somut adımlar atılıyor. Ancak yeterli değildir. Bu çalışmalar, proje bazında gerçekleştirilmelidir. Böyle projeler, meslek liseleri ve meslek Yüksekokulları ile sanayi ve hizmet sektörü arasında yakınlaşmayı, birbirini daha iyi tanımayı da sağlayacaktır.
Eskişehir mesleki eğitimde, ESO nun ESOAKADEMİ ve EOSB’nin, Teknik Koleji ve MEGEM ile ülkemizde örnek kent olurken, sanayimiz için gerekli olan nitelikli işgücünü de sağlıyorlar. Diğer illere de örnek oluyorlar.
MESLEKİ EĞİTİM, ülkemizin kalkınması için vazgeçilmez bir unsurdur. Sistem içinde yetiştirdiğimiz insan gücünün, üstün niteliklere sahip olması, gelişen bilim ve teknolojiye, uyum sağlamasını istiyorsak, meslek eğitimi yapan insanlarımız, gerçek iş koşullarında yaparak yaşayarak öğrenme esaslarına göre yetiştirmek zorundayız. Bu ancak Endüstri- Hizmet sektörü ve okul işbirliği ile mümkündür.
Elbette okul-Endüstri işbirliğinde, sorunlar olacaktır. Bu sorunların ortadan kalması için de her iki tarafında, özveride bulunması şarttır. Özellikle de bu işbirliğinde görevli öğretmenlerin seçiminde gerekli özen gösterilmeli, bu öğretmenler belirli bir eğitimden de geçirilmelidir.
Öğrencileri de endüstri deneyimine sahip olmaları için de gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Uygun şartları taşımayan işyerlerine, kesinlikle öğrenci gönderilmemelidir. İşyerine gönderilecek öğrenciler, titizlikle seçilmelidir. İşyerinde, görevli usta öğrencilerin yetiştirilmesi konusunda, ciddi bir eğitim programı uygulanmalı ve bu program sıkça kontrol edilmeli, sürekli de değişen şartlara, göre daha da geliştirilmelidir.
Endüstri- okul işbirliği, okulların ve işverenlerin isteğine bırakılmamalı, mutlaka gerekli yasal düzenlemeler ve sistemin ülke düzeyinde değerlendirilmesini sağlayacak araştırma çalışmaları, her düzeyde yapılmalıdır.
Mesleki liseler, öğrencilerin iş hayatına hazırlanmalarına ve mesleki beceriler kazanmalarına yardımcı olurken, meslek liselerinde verilen eğitimler, öğrencilerin iş hayatına daha kolay uyum sağlamalarını ve daha başarılı olmalarını sağlar. Ayrıca, meslek liseleri, öğrencilerin iş bulma şanslarını da artıracaktır
Ayrıca Türkiye’nin geleceğini, eğitim ve bilgiyle donanmış nitelikli nesillerin belirler. Nitelikli istihdam da ülkemiz ekonomisinin temel taşlarından biridir. Eğitimde iş gücünün planlaması sayesinde insanımızın yetkin ve bilgili olması, ekonomik büyümeyi ve sektörlerde rekabet gücünü de doğrudan etkiler. Bu nedenle de ülkemizde, eğitim sisteminde insan gücü planlanması bir zorunluluktur.