Türkiye’de sağlık sistemi içinde en önemli uygulamalardan biri olan aile hekimliği, mevcut 25 bin 800 aile sağlığı merkezinde (ASM), toplam 24 bin 350 aile hekimi görev yapıyor. Aile hekimi başına düşen kayıtlı ortalama nüfus ise 3 bin 350 hastadır. Listeye eklenen yeni görevler, şiddet, kirada adaletsizlik, çalışma güvencesizliği gibi birçok sorunla baş etmek zorundadırlar.
Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan tarafından onaylanarak Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra, yönetmeliğin geri çekilmesi ve taleplerinin karşılanması için üç gün süreyle iş bırakacakları açıklamış, gereğini de yerine getirmişlerdi.
Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği'ndeki değişiklikler, sağlık camiasında büyük tepkiye yol açmaya devam ediyor. Üç gün süren iş bırakma eyleminin ardından, Aile Hekimleri bu kez 2-6 Aralık 2024 tarihlerinde beş gün sürecek yeni bir iş bırakma eylemi yapma kararı aldı.
Aile sağlığı merkezlerinde çalışan hekimler, hemşireler ve ebeler, tartışmalı yönetmeliği protesto etmek için ülke çapında üç günlük iş bırakma eylemine, Türk Tabipleri Birliği (TBB), sendikalar ve ilgili derneklerin oluşturduğu 14 kuruluş katıldı.
Yönetmelik, aile hekimleri tarafından bilimsel temellere uymamakla suçlanıyor. Ayrıca formüller ve puanlarla muayene sayısına dayalı teşvik ödemesinin koruyucu sağlık hizmetlerine ciddi zarar vereceğine dikkat çekiliyor. Aile hekimleri, bu durumu geri dönüşü olmayan bir hata olarak değerlendirerek yönetmeliğin iptal edilmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Başkanı Sayın Dr. Nazan AKSARAY “1 Kasım’da tüm uyarılarımıza, itirazlarımıza karşın, aile sağlığı merkezlerinde görevli hekimlerimize, çalışanlarımıza adeta zulüm yaşatacak ve halkımız için türlü olumsuzluklara neden olacak Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği yürürlüğe konuldu. Bu yönetmelik, halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özlük haklarını ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana, yaşanmakta olan sorunları daha da derinleştirecek, onur kırıcı, değersizleştirici, kabul edilemez bir yönetmeliktir" görüşlerini kamuoyu ile paylaştı.
Aile hekimlerine göre, yönetmelik koruyucu hekimlik uygulamalarıyla ilgili hiçbir yenilik, gelişme içermediği gibi koruyucu hekimlik uygulamalarıyla ilgili yeni sorunları da beraberinde getirmektedir.
Aile sağlığı merkezleri (ASM) açmak için gerekli paranın genel bütçe yerine mevcut ASM’lere ayrılmış sınırlı kaynaktan yapılacak %12’ye varan kesinti ile sağlanması planlanmaktadır. Bu yaklaşımla hekim başına düşen nüfusun ideal sayı olan 1.500-2.000 aralığına inmesi mümkün değildir. Taslakta zımnen de olsa bu sayıyı 3.000-3.500 olarak kabul etmektedir.
Hekimlerin ve ASM çalışanlarının gelirleri artış göstermek bir yana, azalmayla sonuçlanacak karmaşık ve anlaşılmaz matematiksel formüller ve katsayılar ile hesaplanmakta, ulaşılması mümkün olmayan ya da faydalı olmayan performans kriterleri içermektedir. Verilen hizmetin kalitesi ve önemi değil de sayısı dikkate alınmaktadır.
Yönetmelik değişikliği kendi içinde hekimleri zor durumda bırakacak çelişkiler taşımaktadır. Örneğin, “hasta memnuniyetini, hekimlerin iş güvencesi ve gelirlerinin bir koşulu olarak ortaya koyarken; antibiyotik, mide koruyucu, ağrı kesici reçeteleri ve sevk sayısını azaltmak üzere negatif performans uygulayarak hekimlerle hastaları karşı karşıya getirmekte, hastaların hekimlerden “memnun” olmamasını sağlamaktadır.
Bir yandan da hasta sevklerini azaltmak için önceki aydan fazla sevk yapan hekimlerin gelirinden kesinti yapılırken, diğer yandan belli yaş üzerindeki herkesin sevk edilmesine neden olacak “Hasta Yönetim Platformu”’nun kullanılmasını zorunlu tutmaktadır.
Aile Hekimlerine göre yönetmelik, hekimlerin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran maddeler içermektedir. Özetle bu yönetmelik hasta ve çalışanlara eziyet dışında bir şey getirmemektedir.
Aile Hâkimleri hastalarına gerekli hallerde, evde hizmet verir, rehberlik edici ve koruyucu hizmetler sunar. Yaşlı, ana - çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerini de yürütecek olan aile hekimi, hastalarını periyodik olarak muayene eder. Laboratuvarı varsa temel tetkikleri de yapar. Özürlüleri ve kronik hastalığı olanları, gerekli sıklıkta takip edecek olan aile hekimi, küçük tıbbi operasyonlar da yapar.
Aile Hekimliği Yönetmeliği’ndeki değişiklikler, hekimler için birçok yeni sorun doğuracaktır. Hasta sevk zincirini uygulamaya almayan sağlık Bakanlığı
altı ay boyunca, Aile Sağlığı Merkezi’ne gitmeyen hastalar nedeniyle hekimlere ceza puanı verilmesi, özellikle de hekimlerin sözleşmeleri baktıkları hasta sayısına göre yenilenmesi ise kabul edilecek bir uygulama değildir.
Aile hekimliğinin sorunları çözülmediği sürece, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerindeki sorunlar da çözülemediği gibi daha artacaktır. Örneğin sevk zinciri olmadığı sürece 2 ve 3 basamak hastanelerdeki randevu sorunlarına çözüm bulunamadığı gibi daha da büyük sorunlar yaratacaktır.
Ülkemizde ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarında olduğu gibi Aile Hekimleri de ya devlet binalarından yaralanmalı ya da yeni binalar yapılmalıdır. Çünkü Aile hekimleri de birinci basamak sağlık kurumlarıdır.
Aile Hekimlerinin sorunları, temsilcilerinin de bulunduğu komisyonlarda çözülmelidir. Çünkü sorunları açık şekliyle paylaşmak, çalışanların da görüşlerini almak, istek ve beklentileri, sorunların çözümü kolaylaştırırken, sonuçlar da taraflar arasında kabul görür.
Aile hekimlerden beklenen görevlerin yapılabilmesi için, sorunlarının çözümü yanında, Aile Hekimliği, sayısı artırılarak, sevk zinciri, zorunlu olmalıdır. Nöbet sorununu çözülmeli, sağlıkta, şiddeti önleyecek ve özlük haklarını iyileştirecek mevzuatı bir an önce hayata geçirilmelidir. Yönetmenlikle ilgili itirazları da dikkate alınmalı, sorunlarına da ivedilikle çözüm getirilmedir. Çünkü söz konusu olan, insan hayatıdır.