Öğretmen, çocuğun yaşamında anne-babasından sonra en önemli kişi olmaya başlar. Çocuk öğretmen yardımıyla bir yandan bilgi ve beceri kazanırken, öte yandan da onun düşüncelerinden, duygusal tepkilerinden, değerlerinden ve alışkanlıklarından etkilenir.
Değerli eğitimci Rahmetli Rauf İnan'ın, " Öğretmen, kendi varlığında, yalnız kendi kendisine karşı sorumluluk taşıyan bir adam değildir. O gelecek nesillerin, şöyle veya böyle, şu veya bu vasıflarda olmasının, şu veya bu meziyetler veya kusurlar almasının sorumluluğunu da yani, bir kısım vatandaşların, hatta milletin alın yazısının sorumluluğunu da millet önünde ve tarihi önünde, taşıyan bir adamdır “demiştir.
Atatürk'ün öğretmenlik mesleğine verdiği önem nedeniyle onun sağlığında ve ölümünden sonra da, öğretmenlerin itina ile yetiştirilmesine öğretmen okullarına önem verilmiştir. En yetenekli öğrencilerin öğretmen okullarına alınması ve bunların kuvvetli bir meslek bilgisine sahip ideal öğretmenler olarak yetişmeleri sağlanmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı`nın (MEB) ortaöğretimin yeniden yapılandırılması çalışmaları kapsamında, geçmişi 166 yıl öncesine, 1838 yılında kurulan Rüştiye mekteplerine, dayanan öğretmen okullarını kapatma kararı almıştır. 1989 yılında Anadolu Öğretmen Lisesi adını alan öğretmen okulları, normal Anadolu liselerine dönüştürmüştür.
Atatürk'ün 100. doğum yıl dönümü olan, 1981 yılında, 24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti devletininim kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün "Millet Mekteplerinin Başöğretmenliğini kabul ettiği gün, Öğretmenler Günü” olarak kutlanmasına karar verildi.
Öğretmenler Günü ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992’de Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe giren, “Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği” çerçevesinde gerçekleştiriliyor.
Öğretmenler Günü’nde, öğretmenlik mesleğinin, değeri, sorunları ve hizmetleri, gündeme gelir ve öğretmenliğin, kutsal bir meslek olduğu hatırlanır. Mesleğin geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında çok şey söylenir. Ancak Öğretmenlerle ilgili sorunlar, her yıl artarak devam ediyor .
Ülkemizde yıllara göre maaş artışının enflasyonun ve büyüme oranlarının altında kalması sebebiyle öğretmelerin reel maaşları düşmekte ve ekonomik durumu giderek kötüleşmektedir. Günümüzde öğretmenlerin ekonomik imkânları, bu mesleğin gerektirdiği yaşam standardını sahip değildir.
Ülkemizin gerek öğretmen yetiştirme uygulamalarında gerekse ihtiyaç planlamada başından beri bir istikrar yoktur. Öğretmenlik mesleğine kimlerin girebileceğine ilişkin MEB, YÖK, akademisyenler, öğretmenler ve öğretmen adayları arasında bir uzlaşma mevcut değildir.
Öğretmenliğe alım konusunda ücretli öğretmenlik, sözleşmeli öğretmenlik, aday öğretmenlik, pedagojik formasyon programları, tezsiz yüksek lisans öğretmenlik programları gibi birbirinden farklı ve yer yer çelişkili uygulamalar uygulanmıştır. Bu durum mesleğin sorunlarını ve güven bunalımını artırmaktadır.
Ülkemizde insan ve iş gücü planlaması olmaması ve yeteri kadar öğretmen ataması yapılmamasının sonucunda üniversitelerden binlerce öğrenci öğretmen olarak mezun oluyor, fakat kendi alanlarında iş bulamıyorlar.
Ülkemizde atanamayan öğretmen sayısı 1 milyonu geçti. 500 binden fazla öğretmen aktif olarak atama bekliyor, ama 10 yıl boyunca üniversitelerden mezun öğretmen çıkmasa bile ülkemizin öğretmen ihtiyacı yok.
Atanamayan öğretmenler özel sektörde iş bulmaya çalışıyor, fakat orada da çok düşük ücretlerde çalışmak zorunda kalıyorlar.
Öğretmenler Gününde, mesleğe başarıyla hizmet eden emekli öğretmelerimizin unutulmasının ise ne mazereti ne de kabul edilir bir tarafı vardır. Çünkü geçmiş yıllarda, "Öğretmen Okulu Marşı" ile coşan, Türk Bayrağının dalgalandığı, her yerde görev yaparım, düşüncesi ile mezun olan, vatanın en ücra köşesinde, meslek onuru ve bilinci ile hizmet yapan, emekli öğretmenlerimizi unutmak vefasızlıktır.
Geçmiş yıllarda öğretmenler gününde, emekli öğretmenler, emekli oldukları okullara davet edilirdi. Görevli olduğu yıllarda okullarda yaşanan anıları paylaşılırdı.
Ayrıca Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliğinde, "Mesleğe ömür vererek, emekli olmuş öğretmenlerin, hizmetlerini şükranla anmak" ,"Törenlere, emekli, çalışmakta olan öğretmenler ile diğer davetliler katılırlar."," Emekli öğretmenlerle, halen görevde bulunan öğretmenler ve velilerin öğretmenlik mesleği ve eğitim-öğretimle ilgili hatıralarını anlatması", gibi maddeler yer alır ama dikkate alan makam yok.
Yönetmenliğe göre öğretmenler günü de emekli Öğretmenlerimize de yer verilmelidir. Türk halkı olarak, emekli öğretmenlerimize çok şey borçluyuz ama emekli öğretmenlerimiz öğretmenler gününde hatırlanmazlar. Öğretmenler gününde ki etkinliklere davet edilmezler.
Elbette Eskişehir’de, Öğretmenler Günün de emekli öğretmenleri hatırlayan sivil toplum örgütleri de var. Bu örgütlerimizden ikisi de ES SİVDER ve MİYAD’dır. 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla, emekli öğretmenler onuruna, her yıl düzenlediği etkinlikleri ile de övgü alıyorlar.
MİYAD Başkanı Sayın Ürgüp’ün, öğretmeler gününde, “Öğretmen anadır, öğretmen babadır. Öğretmen bizi biz, milleti millet yapan eli öpülesi insandır. Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek, analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği, son mertebesine kadar geliştirmek demektir. Öğretmenlerimiz yalnız 24 Kasımlarda değil, yılın her günü hatırlanmalıdır” sözleri, hala katılımcıların hafızalarındadır.
24 Kasım Öğretmenler Günü, sadece öğretmenlerin emeklerinin hatırlandığı bir gün değil; aynı zamanda Atatürk’ün eğitime verdiği önemin ve Atatürk’ün, "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir" görüşü ile öğretmenlerin toplumların gelişimindeki kritik rolünün hatırlatıldığı bir gündür. Kutlu olsun…