Her geçen yıl, artan sayıda insanımız, siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı, daha iyi yaşam koşulları, çalışma, iş kurma ya da eğitim gibi gerekçelerle başka ülkelere göç ediyor. Bu kişiler arasında çok sayıda akademisyen, doktor, mühendis ve sanatçı gibi nitelikli insan göçü bulunuyor.

Ayrıca Türkiye’de yetişmiş insan işgücüne gereksinim duyulduğu bir ortamda, siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı, binlerce yetişmiş değerler; ABD,  Fransa, İngiltere gibi ülkelere göç etmektedir

2021-2024 yıllarında, Meksika sınırından ABD'ye yasa dışı yollarla giren 60 bin Türk vatandaşı iltica talebinde bulundu. Bu süreçte 15 bin kişi tutuklandı, 1.637 kişi sınır dışı edildi.

Yine Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu (IND) verilerine göre, 2016 yılında Türkiye'den 540 kişi beyin göçü kapsamında Hollanda'ya gelirken, 2017'de bu sayı 780'e çıktı. 2018'in ilk 11 ayında ise, Türkiye'den bin 20 yüksek eğitimli, Hollanda'ya iş başvurusu yaptı.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 6 Nisan 2023’te yayımladığı Uluslararası Göç İstatistikleri 2021’e göre 2021 yılında Türkiye’den diğer ülkelere 287 bin 651 kişi göç etti. TÜİK’in açıkladığı verilere bakıldığında yurt dışına en fazla göç edenlerin 20-29 yaş aralığında olduğu görülüyor.

Doktorlar özelinde dış göçe bakıldığında Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) verileri dikkat çekiyor. TTB, 2023 yılının Nisan ayında yaptığı açıklamada ilk üç ayda yurt dışına çıkmak isteyen doktor sayısının 700 olduğunu bildirdi.

Beyin göçünün en önemli sebepleri arasında, yetenekli ve eğitimli insanlarımızın kendi alanlarında iş bulamaması, Özelliklede bilim insanlarının ve araştırmacıların sosyo-ekonomik açıdan yeterli düzeyde desteklenmemesi, siyasi baskılar ve AR-GE’ye ayrılan kaynağın yetersiz olmasıdır.

Dünyamızda beyin göçü ile karşı karşıya kalan ülkelerle, göç edilen ülkeler arasında gelişmişlik ve imkânlar yönünden büyük farklılıklar oluşmaktadır.

Ayrıca beyin göçü, yoksul veya gelişmekte olan ülkelerin, en büyük kaybı olurken, gelişmiş ülkelerin de en önemli zenginlik kaynağıdır

Beyin göçünde en büyük sorumluluk siyasi iktidarlarındır. Bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm siyasi iktidarlar, yetişmiş insan gücüne değer vermediği gibi, çalışma şartlarını da zorlaştırdı.

Yeterli olmayan ücret politikası, vergi oranlarını yüksek olması, gelecek endişesi ve sürekli siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, beyin göçünü daha da hızlandırdı. 

Diğer yandan Türkiye’ de üniversitelerin bilgi üreten değil, bilgi öğreten yerler olması, gerek üniversitelerde, gerekse sanayi de, Ar-Ge çalışmalarına, bilim ve teknolojiye, önem verilmemesi, AR-GE çalışmalarında altyapı eksikliği, teşvik azlığı, ülkemizde elde edilen buluş ve teknolojilerin para etmemesi de beyin göçünün tuzu biberi oldu.

Beyin göçünün, en önemli nedenlerinde biri de istihdamdır. Ülkemizde, Üniversite mezunlarının, büyük bir bölümü iş bulamadığı gibi, iş bulanlarda meslekleriyle ilgisiz işlerde çalışmaktadır.

Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türkiye'de 3 milyon 275 bin işsiz insan sayısı tespit edilirken, 828 binini üniversite mezunlarının oluşturduğu belirlendi. Üniversite mezunlarının, oluşturduğu bu sayı, toplam işsizlere orana kıyasladığında yüzde 27 olarak ölçüldü.

Türkiye’nin, yönetiminden sorumlu olanlar, beyin göçü ile ilgili gerçekleri görmek, bir an öncede tedbir almak zorundadırlar. Güçlükle yetiştirilen insanlarımızın, başka ülkelere kaçışı, diğer ülkelerin, özellikle de ABD ve AB ülkelerinin, bilim ve ekonomisine katkıda bulunurken, ülkemizdeki gelişmeleri ve kalkınmayı da engellemektedir.

Ayrıca ülkemizde, beyin göçünü tersine çevirecek imkân ve olanakların acilen hayata geçirilmesi gerekir. Beyin göçünü önlemek içi de eğitimde iş ve insan gücünün planlaması, mutlak gerçekleştirilmelidir.

Ülkemizde Ar-Ge’ye önem verilmeli, Teknoparklar ve Araştırma Merkezleri yanında, verimli işletmelerde veya "Çatı" ve "sektörel" şirketlerin kurularak, bünyelerinde, Ar. Ge birimleri oluşturulmalı, üniversiteler de bilgi üreten kurumlar haline getirilmelidir. Yetişmiş insan gücüne de ülkemizde, her türlü imkân ve olanak sağlanmalıdır.

Ülkemizde, yetişmiş insan gücümüzün, ülkemizde kalması için, kalıcı ve özendirici tedbirler ve yasal önlemler ivedilikle alınmalıdır. Siyasi, akademik, ekonomik ve yaşamın, her alanında eşitlik, özgürlük ve barış içinde yaşayabilecekleri demokratik bir ortam da sağlanmalı, her alanda da yatırım   ve üretim artırılarak, istihdam olanakları  gerçekleştirilmelidir. Çünkü beyin gücü,  ülkemiz açısından da beka sorunudur.