Eskişehir Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Sayın Kamer Ali DURUR, Alevi Dernekleri Platformu adına Eskişehir Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında” …..Kendine yazar diyen bir kişi fotoğrafı küfürlü bir şekilde paylaşmış ve Alevilere hakaret etmiştir. Bugün kendisi hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Ancak bize göre yaşananlar sadece bir kişinin paylaştığı bir hakaret değildir, birbiri ile bağlantılı provokatif eylemlerdir. “ düşüncelerini kamuoyu ile paylaştı.
Yine Sayın DURUR, “Aynı şer ve kin odaklarından beslendiği belli olan iki şahısın amacı bellidir. Amaçları ülkemizi 80’li yıllardan öncesindeki kaos ortamına çekmektir. Amaçları ülkemizi komşumuz Suriye ve Irak gibi mezhepsel ayrımlarla parçalamaktır. Bu şahıslar kin ve düşmanlığa tahrik suçlarını işlemişlerdir.” demiştir.
Geçmiş yıllarda da Tatort dizisinin 'Wem Ehre Gebürt' (Namusuna Layık Olmak) adlı bölümünde, yer alan bir olay, Alevilerin ahlak anlayışına da tersti. Çünkü Alevi sisteminin temeli; “ELİNE”, BELİNE” ve “DİLİNE” hakim olmaktır. Eline demek, kendisinin olmayan şeylere dokunmamak; beline demek; kendi eşi dışında, hiç kimseyle cinsel ilişkide bulunmamak; diline demek; yalan söylememek demektir. Böyle bir ahlak anlayışı olan Alevilere, bu tür olayları mal etmek, iftiradan başka bir şey değildir.
Hülasa dış ve iç şer odakları yıllardan beri, Türkiye’ de, ETNİK” ve “MEZHEPSEL” çatışmaları körükleyerek, menfaatlerini korumayı ve kollamayı, temel politika olarak benimsemişledir. Ancak ne Aleviler, ne de Sünniler, dış ve iç şer odakların, bu oyuna gelmeyecek ve Türkiye’ yi kaosa sürükleyerek, bölmek, parçalamak isteyenlere de, hak ettikleri cevabı her zaman vereceklerdir. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın…
Geçmiş yıllarda Alevilerle ilgili pek çok gelişimler de oldu.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği hakkındaki kapatma davasını reddeden yerel mahkeme kararını bozdu. Daire, ilgili yasa ve düzenlemeler karşısında cami ve mescit dışında, bir yerin ibadethane olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığına karar verdi. Ancak karar, Alevi dernekleri tarafından, tepki ile karşılanmıştı.
Bu karara CHP İstanbul Milletvekili Sayın Sabahat Akkiraz ise “Bir Alevi olarak ibadetimi nasıl yapacağımı, ibadethanemin neresi olacağını, kimseye soracak değilim. Herkes istediği gibi ibadet edebilir. Ama benim nasıl ibadet edeceğimi belirleyemez, dayatamaz. Vergi veriyorum. Devlete karşı tüm sorumluluklarımı yerine getiriyorum. Devlet de bana taleplerimi vermek zorunda. Ve verecek. Fiilen cem evlerimiz var ve insanlarımız ibadet ediyor.” demişti.
AKP’nin, Aleviler ile ilgili planında, 3 aşama vardı. “Cem evlerine yardım sağlanması”,” Cem evlerininim yasal statüye kavuşturulması” ve “Alevilikle ilgili kamusal niteliği olan bir yapının oluşturulması” idi Ancak AKP’nin, bu 3 aşamalı planı gerçekleştirilemedi.
Yine Diyanet İşleri Başkanlığı’na göre de Alevilik ayrı bir din olmayıp ‘İslam içi bir oluşum, İslam’ın tarihi süreçte ortaya çıkmış bir zenginliği’ dir “ sözleri doğrudur. Ancak İbadetlerini “CEM EVİNDE” gerçekleştirdikleri de bir gerçektir. O nedenle de bu gerçeği göz ardı etmek, ülkemizde huzursuzluk yaratırken, iç ve dış şer odaklarına da zemin hazırlar.
Anayasa’nın 136’ncı maddesine göre, Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir. Anayasanın bu hükmü gereği, ülkemizdeki tüm din ve inanışlara, tarafsız yaklaşmalı, onların inanış şekillerine yön vermelidir.
Alevilik, "Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan, Hz. Ali’nin adaletinden ayrılmayan, temelinde insan sevgisi bulunan, her dine, mezhebe, her inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk, farkı gözetmeyen, eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, laik, demokrat, eşitlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan” bir inanç sistemidir.
Ayrıca Alevi İslam anlayışı; Hoca Ahmet Yesevi, Ebul Vefa, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal ve Anadolu erenleri, Kuran’ı en iyi yorumlayan hikmet sahibi velilerin görüşlerinden ilham alarak hayat alanı bulmuştur.
Bugün Alevilere, yönelik önyargılar, büyük ölçüde azaldı. Bunda, en büyük etken, Alevilerin, Türk milletine bağlı her türden gericiliğe karşı olması, ATATÜRKÇÜLÜK, özgürlük, laiklik, demokrasi, barış, emek, insan hakları gibi kavramları ön planda tutmalarıdır.
Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kamu düzenine ve yasalara uyarak, genel sağlığı veya ahlakı ya da başkalarının hak ve özgürlüklerini gözeterek, tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle, dinini veya inancını açıklama ve yapma özgürlüğüne de sahiptir.
Ayrıca Atatürk'ün, söylediği gibi, "Din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır." O nedenle de ülkemizde, inançlar, sorun olmamalıdır. Ayrıca insan hangi din ve mezhebe, mensup olursa, olsun, kamu düzenini bozmadan, tek başına veya topluca ibadet yapabilmelidir.