Samsun, işgal kuvvetleri için önemli noktalardan biriydi. Stratejik bakımdan büyük öneme sahipti ve Karadeniz’den Orta Anadolu’ya açılan en rahat ve güvenilir bir kapıydı. İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde, Samsun’a askerî birlik çıkarmışlardı.
Buna tepki olarak Türk Makinalı Tüfek birliğinden Mülazım Hamdi Efendi askerlerini alarak dağa çıkması dikkatleri bu bölgeye çekti ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin de Türk halkının silahlandığı konusundaki şikâyetleri üzerine bu bölgeye güvenilir bir kumandanın olağanüstü yetkilerle gönderilmesine karar verildi.
Bu kumandan Mustafa Kemal Atatürk’tü ve Atatürk uzun zamandan beri ülkenin içinde bulunduğu bu umutsuz duruma üzülüyor ve bir şeyler yapmak için Anadolu’ya geçmek istiyordu. Bu O’nun için bulunmaz fırsattır.
İngilizler, bir müfrezesini de Merzifon’a gönderdiler. Bu gelişmelere ilk tepki, 17-18 Mart 1919 gecesi, Samsun’daki, Türk Birliği’ nden geldi. Bu birlikte görevli, Sivrihisarlı Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Bey, askerleri ile dağa çıkarak mücadele başlattı. Kurtuluş Savaşının, ilk kıvılcımını da böylece başlatılmış oldu.
Mülazım Ahmet Hamdi Bey’ in, bu davranışı, son derece önemli idi. Çünkü Mülazım Hamdi Bey, işgalci İngiliz askerlerine karşı da ilk kıvılcımı çakan kişi olmuştu. Bu olaydan sonra, İngilizler büyük endişeye kapıldılar. Gelişmeleri dikkatle değerlendirdiler.
Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün, 19 Mayıs 1919’ da Samsuna çıkmasında neden olan insanımız, Sivrihisarlı Mülazım Ahmet Hamdi Bey’dir.
Nitekim Rahmetli Kamuran Gürün, “Savaşan Dünya ve Türkiye” adlı kitabında,” Mülazım Ahmet Hamdi Bey, dağa çıkarak, İngilizlere nota verdirmesine, Mustafa Kemal Paşa’nın görevlendirilmesine, KURTULUŞ SAVAŞI’ NIN, DOLAYISIYLA DA OLSA, BAŞLANGICINA SEBEP OLMUŞ OLUYORDU.” ifadelerini kullanmıştır
Kurtuluş Savaşı’nda, ilk kıvılcımı yakan, Sivrihisarlı, Yedek Subay, Halil İbrahim oğlu 1316 doğumlu Ahmet Hamdi Bey(AYKER)” in bu kahramanlığı, Genel Kurmay Başkanlarımızdan, Rahmetli Fevzi Çakmak Paşa’ nın, anılarında da görmek mümkündür.
Mustafa Kemal Paşa’nın, Samsun’ dan, 22 Mayıs 1919 da, hükümete verdiği raporda: “ İngiliz kıtasının, Samsun’ a çıkması üzerine, memleketin yabancı istilasına uğradığı hissine kapılan ve Rum taşkınlıklarına kızan, 15. fırka (Tümen) makineli Tüfek Subayı Ahmet Hamdi Efendi, Rum çetelerinin, Türk Köylerine ve halkına yapmakta oldukları zulüm ve tecavüzden üzülerek bir makineli tüfek ve emrindeki askerlerle, 17-18 Mart gecesi dağa çıkmıştır. “ demişti.
Ahmet Hamdi Bey’e, Kurtuluş Savaşı’ndaki başarılarından dolayı, 24 Şubat 1926’ da T.B.M.M tarafından, 2094 sayılı berat’ la kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verildi.
İstiklal Savaşı’ nda, Türkiye Cumhuriyet’inin, İlk Bakanlar Kurulu Toplantı’ sı da Sivrihisar’ da yapıldı. .
Tahsin Özalp da,1960’da yayınlanan, “Sivrihisar Tarihi” adlı kitabında, “1335 senesi sonunda, ilk tayyareyi, Sivrihisar almış, orduya ihdas etmek şerefini kazanmıştır” ifadelerine yer vermiştir.
Atatürk’ de, özel not defterine, kendi el yazısı ile “Sivrihisar’dan, tayyare bedeline verilmek üzere, Osmanlı Bankası’nın, 4 bin lira çeki Eskişehir Mebusu Mehmet Efendi’dedir. (Fevzi Paşa’ya verilecektir.)” ifadelerini düştüğü de görüldü. ...
Yine anılarını yayınlayan, Sovyet Diplomat S. İ. Aralov da, “27 Mart 1922 sabah özel bir vagonla, Biçer İstasyonu”na hareket ettik. Biçer’ den, Sivrihisar’a, otomobille gittik. Sivrihisar kasabası, Milli Kurtuluş Savaşı’nda hizmetleri dokunmuştur. Halkın topladığı para ile bir uçak satın alınmış, cepheye gönderilmiştir. Kasabayı ziyaretimiz sırasında uçak, Kasaba’nın, göklerinde uçmakta idi.” demiştir.
Sivrihisar gibi, nice il, ilçe ve köylerimiz, Kurtuluş Savaşına, maddi ve manevi, katkıda bulundu. Bu inanç ve azimle de, Türkiye’ Cumhuriyeti kuruldu.
Nitekim Büyük Önder Atatürk, “ 1919 yılının Mayıs'ında, Samsun'a çıktığında, elimde maddi hiç bir kuvvet yoktu. Yalnız Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran, yüksek manevi bir kuvvet vardı. İşte ben, bu ulusal kuvvete, Türk milletine güvenerek işe başladım” demiştir.
Mustafa Kemal Atatürk milli mücadele döneminde ülkenin geleceğinin gençler olduğunu ifade etmiştir. Gençlik onun için her zaman önemli olmuş ve yaş sınırı haricinde fikri açıdan da gençliği, fikirde yeniliği önemsemiştir.
Geleceğimize ışık tutan günlerden biri olan 19 Mayıs, düşman devletlerin Anadolu’yu işgallerine ve ülke topraklarının paylaşımına karşı ortaya çıkmıştır.
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ilk defa 1926 yılında Gazi Günü adı altında Samsun'da kutlanmış, 24 Mayıs 1935'te Atatürk Günü adı altında resmiyet kazanmıştır.
Beşikte 'ın girişimleriyle Fenerbahçe stadı nda kutlanan bu ilk 19 Mayıs, Galatasaray ve Fenerbahçeli yüzlerce sporcunun da katılımıyla bir spor günü hâline gelmiştir.
Bu organizasyondan bir süre sonra gerçekleşen Spor Kongresi’nde söz alan Beşiktaş Kurucu Üyesi Ahmet Fetgeri Aşeni, kutlanan, Atatürk Günü'nün tüm gençliğe mal edilebilmesi için "19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı" adı altında her yıl yapılmasını teklif etmiştir.
Kongrede oylanan bu öneri kabul edilmiş ve Atatürk'ün de onayıyla yasalaşmıştır. 19 Mayıs, 20 Haziran 1938 tarihli kanunla "Gençlik ve Spor Bayramı" adını almıştır.
Bayram günümüzdeki ismini 12 Eylül 1980 darbesinden sonra almış ve “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaya devam etmiştir.
Her milli Bayramda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorluklar daima göz önünde bulundurulmakta ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine sahip çıkılarak “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” da millî Mücadele ruhu ile kutlanmaktadır.
Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun….