Yerel basın, insanların çevresinde olup bitenleri gözlemleyerek, toplumu ilgilendiren gelişmeleri okuyucuya anlaşılır bir dille paylaşır. Çünkü halkımızın çevresinde, ülkede ve dünyada neler olup bittiğini bilme ihtiyacı olduğu gibi, yerel basın demokratik toplumlarda da vazgeçilmez konumdadır.
Ayrıca yerel basın kurum/kuruluşlarla, yurttaş ilişkilerini düzenler ve yapılan hizmetleri kamu adına denetler ve elde ettiği bilgileri de kamuoyu ile paylaşır. Ulusal iradenin, doğru tecellisi için de demokrasi olgusunu geliştirip, kökleştirmek için de gayret gösterir.
Yerel basın, kamu hizmetlerini, sağlıklı ve doğru biçimde halka duyurmak için, devlet-yurttaş işbirliği ilişkisini sağlar ve devam ettirmek içinde çaba sarf eder. Tanık olduğu gelişmeleri, düşündüklerini, en önemlisi de kentin sorunlarını, kamuoyu ile paylaşır. Bu aynı zamanda basının asli görevidir.
Yerel basın o toplumda yaşayan insanların gerçeklikleriyle daha fazla ilgilidir ve bu anlamda onların sesidir. Yerel basın organları vatandaşların; kendi şehir ve beldelerindeki sorunlar, olaylar, ekonomik ve sosyal gelişmeler ve yerel yönetimlerin aldığı kararlar hakkında bilgi sahibi olmaları açısından son derece önemlidir
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, "Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete muhtaç olduğu fikri gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek istikamette yürümesinin temininde, basın başlı başına, bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir." demiştir.
Yerel gazeteler, topluma, kentlere, kurum/kuruluşlara, sivil toplum örgütlerine, esnafa, toplumun tüm kesimlere, ülkemizin her sorununa sahip çıkarken, bütün bu kesimler de yerel basına sahip çıkmak karşılıksız da destek vermek zorundadır.
Yerel basına, hiçbir maddi karşılık beklemeden yıllardır destek veriyorum. Bir müddet Milli İrade’de köşe yazdık. Kanal 26’ da, “TELE PANEL” adlı program yaptık. Yıllardır da İstikbal Gazetesi’nde köşe yazdık. Bugün de Şehir Gazetesi’nde köşe yazarak yerel basına destek veriyoruz.
Eskişehir’ de yerel basının, eldeki imkânları düşünüldüğünde, kalitesi, içeriği, standardı ve baskı açısından, Türkiye’nin en iyi kentleri arasındadır. Gerek sahipleri, gerekse çalışanları, büyük özveri ve fedakârlıkta bulunuyorlar.
Hatırlıyorum da İzmirliler ve basın mensupları, hiçbir ayrıcalığa sahip olmadan, "yalın yurttaş" kimliği ile toplumsal istemlerini gerektiğinde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlarından Rahmetli PRİŞTİNA' ya aktarabiliyorlardı..
Bu tabloya ve Rahmetli Ahmet PİRİŞTİN’in, " HALK VE BASIN, BENİM VELİNİMETİMDİR" sözüne bizzat tanık olduk. Bugün, halk ve basın tarafından, hala hatırlanıyor ve rahmetle anılıyor.
Yerel basın ekonomik bakımdan özgür olmalıdır. Çünkü var olan ekonomik sorunlar nedeniyle yerel yönetimlere ya da kamu kurumlarına bağımlılık artınca, işin içine ‘çıkar ilişkileri’ giriyor. Gazetelerin resmî ilân pastasından pay alma çabası, yerel basının reklâm aracı olarak kullanılması ve yerel basının siyaset ve propaganda aracı olarak kullanılması önemli etik sorunlar doğuruyor
Gelişmiş ülkelerde, özellikle de Kuzey Avrupa’da devlet, mahalli gazeteleri desteklemek, sübvanse etmek için çeşitli fonlardan yararlandırıyor. Medyanın, en önemli unsurlarından biri hiç kuşkusuz “çeşitlilik”. Mahalli gazeteleri ulusal gazetelerin tahakkümünden kurtarmanın tek yolu, “partiler üstü” bir destek olarak ortaya çıkıyor.
Bu şekilde, düşük tirajlı gazetelere yapılacak operasyonel ve dağıtım destekleri sayesinde hem medyada çok seslilik yaşatılıyor, hem de yerel basında genç gazetecilere imkânlar sağlanıyor. Ülkemizde, bu katkıyı Basın İlan Kurumu, resmi ilanlarla destek vererek sağlamaya çalışıyor. Ancak yeterli değildir.
Hayatta kalmak için mücadele eden yerel basının tek gelirinin gazete abone satışları, reklamlar, Basın İlan Kurumu aracılığıyla alınan resmi ilanlardır.
Tasarruf tedbirleriyle ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile yerel basın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
Oysa yerel basının, tek gelirinin gazete abone satışları, reklamlar, Basın İlan Kurumu aracılığıyla alınan resmi ilanlardır. Ancak genelgede yer alan “Basın ve yayın organlarına ilan ve reklam verilmeyecek, kamu kurum ve kuruluşlarınca hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak, görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacak” ibaresiyle yerel gazetelerin önemli gelir kaynağı ortadan kalktı.
Bu tür gelişmeler karşısında, Eskişehirli yerel gazete sahipleri ve çalışanları, yaşadıkları sorun ve sıkıntıları çeşitli etkinliklerle masaya yatırmalı ve yerel gazetelerin sorunları tartışılmalıdır. Bu tür etkinliklerden de kamuoyu, haberdar olmalıdır. Çünkü kamuoyuna rağmen, çalışan gazetecilerin ve yerel basının sorunlarını, çözmek mümkün değildir.
Ülkemizde, yerel gazetelerin canlandırılması için ek desteklere ihtiyaç olduğu ortada. Devlet, tamamen partiler üstü bir anlayışla, gazete sahipleri ve gazetecilerin de söz sahibi olabilecekleri bir fon kurulmalıdır. Bunun finansmanı için Basın İlan Kurumu’nun imkânlarından da istifade edilebilir. Devlet ihale ve mahkeme ilanları, devlete ait bir sitede yayınlanır ve her kuruluş bunu kolaylıkla takip edebilir.
İnternet konusu için, ülkemizdeki Türk Telekom, Turkcell, Vodafone, Avea gibi komünikasyon firmaları da, mahalli gazeteler için ortaklaşa bir fon kurup yerel basına çok az bir bedel karşılığında, hızlı internet imkanı sağlayabilir. Bu noktada devletin katkısı da gündeme gelebilir.
Ülkemizde bütün kentlerdeki yerel basına, belediyeler, kurum /kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, siyasi parti il teşkilatları sahip çıkmak, her türlü desteği de vermek zorundadır. Çünkü yerel basın kentlerin sesi, kulağı, gözü ve aynasıdır.