İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Adil Atasoy,Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları tarafından Türkiye’ye yapılan ziyaretler ve İtalyan Başbakanı Meloni’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı İtalya’da yapılacak G7 zirvesine davet etmesinin anlamı üzerine düşüncelerini açıkladı.

GİRİŞ

Son altı ay içinde Avrupa Birliği Ülkelerinden Türkiye’ye Devlet ve Hükümet Başkanı düzeyinde yapılan ziyaretlerin sayısının bir hayli artmış olduğunu görüyoruz. Bu ziyaretlerin kimler tarafından ve hangi tarihlerde gerçekleştirilmiş olduğunu şu şekilde sıralayabiliriz: İlk ziyaret 21-22 Ocak 2024 tarihlerinde İtalya Başbakanı MELONİ tarafından gerçekleştirildi. 22-24 Nisan 2024 tarihleri arasında Almanya Cumhurbaşkanı STEİNMEİRE üç günlük bir programla Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın konuğu olarak Türkiye’ye geldi. 13 Mayıs 2024 Tarihinde Yunanistan Başbakanı MİÇOTAKİS, Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın davetine icabet ederek bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Dördüncü görüşme ise 29 Mayıs 2024 tarihinde İtalya Başbakanı MELONİ ile Türkiye Cumhurbaşkanı ERDOĞAN arasında telefon mülakatı şeklinde gerçekleşti.

Bu yazı ile ortaya koymak istediğimiz şey Avrupa Birliği Ülke Temsilcileri ile Türkiye arasında gerçekleşen bir seri görüşmeyi tekrar zihinlerde canlandırarak üzerinde düşünmek ve bu görüşmelerin Türkiye’nin Uluslararası konumu ve uyguladığı politikaların Bölge ve Dünya barışına etkilerinin bir değerlendirmesini yapabilmektir. Özellikle de İtalya Başbakanı MELONİ tarafında G7 Dönem Başkanı olarak Sayın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’a yapılan G7 Zirvesine katılma davetinin olumlu karşılanması ile pek yakında gerçekleşecek bu katılımın yakın gelecekteki muhtemel sonuçları hakkında düşüncelerimizi paylaşmaktır.

1- AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDEN İLK ZİYARET İTALYA BAŞBAKANI MELONİ TARAFINDAN 21-22 OCAK 2024 TARİHİNDE YAPILDI

Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye yapılan ilk ziyaret İtalyan Başbakanı MELONİ tarafından Başbakan seçildikten sonra 21-22 Ocak 2024 tarihlerinde gerçekleştirdiği ziyarettir. Bu ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ve İtalya Başbakanı MELONİ baş başa görüşmüşler fakat bu görüşmeden sonra bir ortak basın açıklaması yapmadıkları gibi iki taraftan da görüşmenin içeriği konusunda resmi bir açıklama yapılmamıştır. Ancak daha sonra, İtalya Başbakanlık kaynakları tarafından Başbakan MELONİ’nin, İtalya’ya Libya üzerinden gelebilecek yeni göçmen dalgalarının durdurulması için Türkiye’nin desteğinin istendiği açıklaması yapılmıştır.

2- ALMAN CUMHURBAŞKANI STEİNMEİRE’NİN TÜRKİYE ZİYARETİ

7 Ekim Gazze olaylarından sonraki tarihlerde ve 2024 Ocak ayında yapılan bu ziyaretten sonra yapılan ikinci ve üst düzey ziyaret, Almanya Cumhurbaşkanı STEİNMEİRE’nin 22-24 Nisan 2024 tarihlerinde Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın daveti ile gerçekleştirdiği ziyarettir.  Almanya Cumhurbaşkanı STEİNMEİRE Türkiye ziyaretine 3 gün gibi uzun bir süre ayırmıştır.

STEİNMEİRE bu üç günlük Türkiye ziyareti kapsamında 22 Nisan 2024 günü İstanbul’a gelmiş ve 63 yıl önce 1961 yılından itibaren Türkiye’den Almanya’ya doğru başlayan “Almanya’ya işgücü göçünün” başladığı yer olan İstanbul/Sirkeci Tren Garına ziyarette bulunmuştur. 23 Nisan 2024 günü Cumhurbaşkanı STEİNMEİRE, Gaziantep’te yapılan deprem konutlarını incelemek için Gaziantep’e gitmiştir. 24 Nisan 2024 günü ise Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ile baş başa ve heyetler arası resmi görüşmelerini gerçekleştirip müşterek bir basın toplantısı düzenledikten sonra Türkiye’den ayrılmıştır.

Bu gezi sırasında en çok ilgi çeken ve bir şov şeklinde gerçekleştirilen husus, Cumhurbaşkanı STEİNMEİRE’İN yanında bulunan heyetle beraber Türkiye’ye getirdiği meşhur Berlin’li Türk döner ustasının hazırladığı “Berlin Dönerini” usta bir dönerci gibi keserek misafirlere ikram etmesi olmuştur.

Bu gösteri Türk kamuoyunda öyle ilgi çekmiştir ki acaba Almanya Cumhurbaşkanı STEİNMEİRE Türkiye’ye “Berlin Döneri” kesmek için mi geldi? sorusunun sorulmasına sebep olmuştur. Sayın Almanya Cumhurbaşkanı merak edilen bu jestinin ne anlama geldiğini Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ortaklaşa gerçekleşen basın toplantısı içerisinde açıklamak ihtiyacı duymuş; “Berlin Dönerinin”, Almanya ile Türkiye arasındaki ilişki çeşitliğinin bir parçası ve sembolü olduğunu söyleyerek, “Bu Yeni Almanya’yı şekillendiren bir çeşitliliktir. Bunun anlaşılmasını arzu ediyorum” demiştir.

Bizi bu yazımız bakımından daha çok ilgilendiren husus ise Almanya ve Türkiye Cumhurbaşkanlarının heyetler arası görüşmelerden sonra ortak basın toplantısında ortaya koydukları görüş ve söylemler olmuştur. Alman Cumhurbaşkanı STEİNMEİRE şu önemli tespiti yapmıştır: “Türkiye ve Almanya iki ülke olarak birbirleri için vazgeçilmezdirler” dedikten sonra, “Her iki Ülkenin NATO ve G20 nezdinde, özellikle Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler karşısında bilgi ve görüş alışverişinde bulunması gerekir. Gazze’deki insani durumu düzeltmeliyiz, düzeltmek durumundayız” diyerek, savaşın bölgeye yayılmasını engellemek gerektiğini vurgulamıştır. “Filistin için siyasi bir çözüm olmadan orta ve uzun vadede İsrail için de güvenlik sağlanamaz. Sonuçta bu siyasi çözüm, sadece iki devletli bir çözüm olabilir. Bu yönde adım atmalıyız. Bu çok zor dönemde Türk-Alman ilişkilerine yeniden önem vermeli ve ivme kazandırmalıyız.” Ayrıca, “Hamasın 7 Ekim saldırısının Orta Doğudaki çatışmanın nedeni olduğunu savunmuş ve Türkiye’nin bu konuda önemli bir görevi var. Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikte, hepimizin, elimizden geldiğince, rehinelerin serbest bırakılması için bölgedeki ilişkilerimizi kullanmamız gerektiğini konuştuk” dedikten sonra, “Çok yoğun ve detaylı görüşmelerimiz sonrasında tekrar, davetiniz için tüm kalbimle teşekkür etmek istiyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.

Ortak basın toplantısında, her iki Cumhurbaşkanı’nın da önceden bilinen tezlerini savundukları, görüş ve tutumlarında bir değişiklik olmadığı dünya kamuoyuna böylece yansımış oldu. Ama asıl bizim merak ettiğimiz hususların, basın toplantısında ortaya konulmayan görüşler ve tutumlar olduğunu söylemeliyiz. Merak konusu açıklanmayan hususları birkaç başlıkta toplamak mümkün görünüyor: Birincisi, Avrupa’nın en önde gelen Devleti Almanya’nın Cumhurbaşkanı vasıtasıyla bazı hususlardaki blokajları da dikkate alınarak, Türkiye Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın, “Gazze’deki soykırım” ve “Hamas” konusundaki tutumunda, Amerika başta olmak üzere Batılı Devletlerin tutumuna yaklaşma ve Hamas’ı “terör örgütü” şeklinde bir yapı olarak değerlendirmesini sağlamaya veya en azından İsrail ve Netenyahu yönetimine karşı daha yumuşak bir dil kullanmaya yönlendirmek şeklinde bir tavır ve tutum sergilemiş olup olmadığını bilmiyoruz.

3-YUNANİSTAN BAŞBAKANI MİÇOTAKİS’İN 13 MAYIS 2024 TARİHLİ TÜRKİYE ZİYARETİ

Avrupa Birliğinden üçüncü ziyaret Yunanistan Başbakanı MİÇOTAKİS tarafından gerçekleştirilmiştir. Yunanistan Başbakanı MİÇOTAKİS, Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ ın davetine icabet ederek 13 Mayıs 2024 tarihinde bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Görüşmelerde ikili ilişkilerin yanı sıra, güncel bölgesel ve küresel meseleler hakkında fikir teatisinde bulunulması ön görüldüğü açıklandı.

Resmi görüşmeler sonrasında yapılan basın toplantısında, MİÇOTAKİS’in “Haması” terör örgütü olarak tanımlaması  karşısında, Türkiye Cumhurbaşkanı ERDOĞAN tekrar söz alarak; “Haması bir terör örgütü değil, işgal altındaki vatanını kurtarmaya çalışan bir direniş örgütü olarak gördüğünü söyleyip MİÇOTAKİS’e sitem edince, salonda havanın gerginleşmiş olduğunu hisseden MİÇOTAKİS’in, ERDOĞAN ile aynı görüşte olmadığını ancak, Filistinli masum sivillerin yaşamlarına yönelik çatışmaların bir an önce sona erdirilmesinden yana olduğunu söylemesi, ERDOĞAN tarafından kabul görünce olası bir gerginlik  yerini sükunete bırakmıştır.

4-İTALYA BAŞBAKANI MELONİ İLE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ARASINDA 29 MAYIS 2024 TARİHİNDE GERÇEKLEŞEN TELEFON GÖRÜŞMESİ

Bu ziyaretlere eklemlenen ve yakın zamanda MELONİ VE ERDOĞAN arasında gerçekleşen telefon görüşmesiyle ortaya çıkan önemli bir gelişmeyi de burada belirtmek isteriz.  Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının belirttiğine göre bu telefon görüşmesinde: İtalya-Türkiye ikili ilişkileri, İsrail Devletinin Filistin’deki katliamlarını bir an önce durdurması, bölgesel ve küresel konular da ele alındı. Sayın Cumhurbaşkanı ERDOĞAN, Gazze’de ateşkesin sağlanması ve insani yardımların kesintisiz ulaştırılmasının önemi üzerinde durdu ve İtalya Başbakanı MELONİ’den İtalya’nın da Avrupa Birliği Üyesi olan İspanya, İrlanda ve Norveç gibi Filistin Devletini tanıması ve tarihin doğru yanında yer almasını temenni ettiğini söyledi.

Bu görüşme sırasında İtalyan Başbakanı MELONİ’nin “Dönem Başkanı” olarak, Sayın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ı 13-15 Haziran 2024 tarihlerinde İtalya’da yapılacak olan G7 Ülkeleri Zirvesine davet etmiş olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Ayrıca, İtalya Başbakanlık Ofisi tarafından bu telefon görüşmesi hakkında yazılı bir açıklama yapılmıştır. Bu açıklamada: “13-15 Haziran 2024’ te yapılacak yaklaşan G7 Zirvesi göz önüne alındığında, bu görüşmenin ikili ilişkilerin durumu ve aynı zamanda başlıca uluslararası kriz alanları hakkında değerlendirme yapılmasını sağladığı ve 13-15 Haziran 2024 tarihlerinde yapılacak G7 zirvesine katılma davetini kabul ve teyit eden Sayın Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’a G7 Zirvesine katılacağı bilgisi alınmış olmaktan dolayı teşekkür edilmiştir” denilmektedir.

5-CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN 13-15 HAZİRAN’DA İTALYA’DA YAPILACAK G7 ZİRVESİNE KATILMASI HAKKINDA DÜŞÜNCELER

Bu seneki G7 Zirvesi 13-15 Haziran 2024 tarihlerinde İtalya’nın tatil kasabası “Borgo Egnasia”da gerçekleştirilecek. İtalyan Başbakanı MELONİ G7 Dönem başkanı olarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ı İtalya’da yapılacak G7 Zirvesine davet etmiş, Sayın Türkiye Cumhurbaşkanı ERDOĞAN da katılmayı kabul etmiş bulunmaktadır.

İtalya’da yapılacak G7 zirvesinin diğer katılımcıları kimler: ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya. Bu isimler hiçte yabancısı olmadığımız, Amerika’nın başı çektiği “Gelişmiş Batı Ülkelerinin” baş oyuncuları ve politika yapıcısı olarak öne çıkan devletler.

Bir başka önemli özellikleri ise İtalya’yı, İsrail taraftarlığında biraz gönülsüz kabul edecek olsak bile, İsrail Devletinin Gazze’de soykırım yapmasını açıkça destekleyen ve bu suça ortak olan devletler. Amerika, Gazze’ye atılan bombaları ve bu bombaların atılmasını sağlayan uçakları, tüm askeri araç, mühimmat ve donanımı İsrail’e sağlayan ve donanması ile korumaya alan, soykırım suçunun işlenmesinin azmettirici ve ortağı ülke durumunda. Japonya bu devletler arasında biraz farklı konumda olmakla beraber sırtında tıpkı Almanya için de geçerli olduğu gibi 2. Dünya Savaşı yenilgisi sonrası “galip devletlerin” kendisine yüklediği sorumluluklar ve faturalar var.

Muhtemeldir ki Amerika kendisi doğrudan muhatap olmadan, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırım suçunu biraz alttan alarak, kabullenmese bile, hoş görür bir konuma girmesini, yaratılan fiili durumu içine sindirmesini istiyor ve bekliyor olabilir. Şayet ulaşabilirlerse Amerika ve Batılı Devletler için G7 zirvesinde alınacak böyle bir sonuç tam bir zafer niteliği taşıyacaktır.

Cumhurbaşkanı ERDOĞAN, Filistin Devletinin tanınması ve Gazze soykırımının önlenmesi konusunda, arkasına almayı başardığı bir kısım Avrupa Birliği üyesi batılı Ülkeler dahil, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda temsil edilen 147 “Bağımsız Devletin İradesini” ve dünyanın gelecekteki huzur ve güvenliğini bir çırpıda göz ardı ederek G7 Zirvesi öncesinde ve sırasında, Amerika’nın sözcüsü  Avrupalı Devlet ve Hükümet başkanları tarafından gizli kapılar arkasında kendisine sunulan yumuşama tekliflerini, İsrail’in Gazze katliamlarını görmezlikten gelme ve sineye çekerek geçiştirme konusundaki ısrarlı baskılarına boyun eğer mi?

Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın temsil ettiği “Makamın” görev ve sorumlulukları; bu görevlere talip olurken “Milletine” verdiği söz ve giymiş olduğu “Beyaz Gömleğin” temsil ettiği mana dikkate alındığında bunun mümkün olmadığını söyleyebiliriz.

Erdoğan, İslam Peygamberinin hayatı ile örnek olduğu şekilde: “Bir elime Güneşi, bir elime de Ay’ı verseler Hak olan yolumdan dönmem” diyerek ortaya koyduğu “Hakkı söyleme ve Hakkı savunma” görev ve sorumluluğu ortaya koymuş, tüm ezilen masum dünya halklarının umut bağladığı bir “Dünya Lideridir”. Kendini dünya halkları, bağımsız ve bağlantısız Devletler ve İslam Devletleri nezdinde itibarlı kılan, takdir toplayan ve umut bağlanan misyon ve duruşunu berhava edecek bir anlayışı benimseyen bir tutum takınabilir mi? Böyle bir ihtimalin gerçekleşeceğine asla inanmıyoruz. Belki söz konusu olacak ve üzerinde durulup müzakere edilecek husus, azgın İsrail Devleti nasıl durdurulacak? Yeni dünya düzeni nasıl kurulacak sorularının cevaplarını aramak ve kısmen de olsa bu konulardaki ana ilke ve güvencelerin neler olması gerektiğini belirlemek şeklinde gerçekleşecek müzakerelerde sağduyuyu ve “147 Bağımsız Devletin” ortak aklını temsil etmek olacaktır.

Bu arada, Ukrayna- Rusya savaşı konusunda en çok sıkışmış ülkeler Avrupa Birliği’nin en büyük ve etkili ülkeleri Almanya ve Fransa’dır. Hafta sonu itibariyle tamamlanan ve açıklanan Avrupa Birliği Parlamentosu Temsilcileri seçim sonuçları, İsrail Hükümetini ve Netenyahu’nun gerçekleştirdiği insanlık dışı katliam ve soykırımı şartsız destekleyen ülke liderlerinin suratına “Avrupa Birliği Halklarının, Gazze’de insanlık onurunun çiğnenmesi karşısında sokaklara yansıyan isyanı ve tepkisi” olarak tokat gibi inmiş bulunmaktadır. Ortaya çıkan bu yeni tablo “Yeni Avrupa Birliğinin” ayak sesleri olarak değerlendirilebilir.

İtalya’da G7 Zirvesine katılacak Avrupa Birliği Liderlerinin, Türkiye’nin Avrupa Birliğindeki konumu ve yeri konusundaki düşünceleri, tutumları ne kadar deyişmiş olabilir? Bunun emarelerini görme fırsatı doğacaktır diye düşünmekteyiz. Ayrıca daha önceleri Türkiye’ye G20’ye katılma teklifinde bulunulduğu gibi bu sefer de G7 Zirvesine katılan Devlet Temsilcileri Türkiye Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’a Türkiye’nin G7 ülkeleri arasına katılması suretiyle, G8’i oluşturma teklifinde bulunurlar mı?

Üzerinde durulması gereken bir diğer husus da Uluslararası Adalet Divanı (UAD) Ceza Mahkemesi tarafından alınacak İsrail Devleti yöneticileri ve Netenyahu hakkında alınacak kararların infazı nasıl gerçekleşecek? Baş suçlu Netenyahu ve suç ortakları nasıl tutuklanarak cezalarını çekmek üzere mahkum edilecekler? sorularının cevaplanması konusunda bir fikir oluşturmak şeklinde gerçekleşecektir.