Tarihte, Türkler’de kadın erkek konumu eşitti. Nitekim geçmişte, Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun’un ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca, ”Hakan emrediyor ki” sözleriyle başlamak, o emre boyun eğmemek için geçerli bir nedendi.
Yazılı emirde “Hakan ve Hatun emrediyor ki” ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan, tek başına bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı.
Türk tarihinde yer alan, Nene Hatun, Kara Fatma, Yirik Fatma, Gördesli Makbule, Halide Edip, Ayşe Hanım, Asker Saime, Nezahat Hanım, Süreyya Hanım… gibi pek çok Türk kadınının, vatanımızın bölünmez bütünlüğünü korumak, canımızdan daha çok sevdiğimiz bayrağımızın, bu topraklarda dalgalanmasını sağlamak, milletimizin huzur ve mutluluk içerinde, özgürce yaşamasını sağlamak için yaptıkları fedakarlıklar ortadadır.
Ayrıca toplum olarak erkek ve kadın birlikte, her alanda, başarılı olacağına inanmak zorundayız. Nitekim Atatürk, " Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı, topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!" demiştir.
Atatürk, bu görüşlerini sözde bırakmadı ve ülkemizde, ciddi anlamda kadınlara tanınan fırsat eşitliği politikaları, Cumhuriyet döneminde, Atatürk’le başlamaktadır. 1922 ve 1934 yılları arasında, yapılan devrimlerle ki eğitimde fırsat eşitliğinin sağlandı.
Türk kadını, siyasal haklarını batılı ülke kadınlarından çok daha kolay elde etti. Atatürk, kadına 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkını verdi. 1935’teki ilk seçimlerde, TBMM’ ye 18 kadın girdi.
Kadınlarımızın her alandaki başarılarını gördükçe de Mustafa Kemal ATATÜRK, "Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu kadınının üstünde kadın çalışmasını zikretmeye imkân yoktur ve dünyada hiç bir milletin kadını, "Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim diyemez’’ sözlerini hatırlarız.
Bugün Türk kadınları, yaşadıkları onca ağır soruna rağmen, yaşamın her alanında var olmaya çalışıyor. Bilimden ekonomiye, sanattan siyasette, spora, her geçen gün, yenileri eklenen başarılı Türk kadını, profili diğer ülkelere, örnek teşkil edecek aşamaya geldi..
Türk kadını iş yaşamının her kademesinde, aktif olarak çalışıyor. Kadınların, pek çoğu da başarılı kariyer çizgisine sahiptir. İş hayatında, kadınların zekâları ve çalışma azimleriyle, güçlerini, her geçen gün artırıyorlar. Kadınlarımız, her türlü sorunun üstesinden gelebilecek bilgi, deneyime ve güce de sahipler.
Ayrıca kadınlar her alanda başarılı olmaya, adlarından sık sık söz ettirmeye devam ediyor. Bu kadınlarımızdan biri de Türkiye Güçsüzler ve Kimsesizlere yardım Vakfı Eskişehir Şube Başkanı Sayın Yasemin ÖZTÜRK’tür.
Sayın ÖZTÜRK, içinde bulunduğu koşulları, çok iyi değerlendirir, olup bitenleri çok iyi görür. Diğer yandan, geleceği, icraatlarında sürekli göz önünde tutar. En önemlisi olayların ve gelişmelerin içinde, aktif bir biçimde rol alırken, olası hamleleri düşünür ve doğru tahminlerde bulunur.
Sayın ÖZTÜRK, fikirleri ile genç düşünen, risk alan, esnek, dinamik, duygusal ve benzer meziyetlere sahip bir yönetici ve "ORTAK AKIL", "ORTAK PAYDA ", "TAKIM RUHU", ve “TOPLUM KATILIMI” gibi kavramlara, değer veren, ve hizmetlerine de yer veren bir başkan olarak gördük.
Sayın Yasemin ÖZTÜRK’ ün, Eskişehir Şube Başkanı olduğu Türkiye Güçsüzler ve Kimsesizlere Yardım Vakfı, 05.02.1986 tarihinde Genel Başkan Gülgen Dural’ına Annesi (Muris) Fahriye ÇINAR Hanımefendinin, nakit ve gayrimenkul bağışı ve 30 kurucuyla başvurusu sonucunda 11.03.1986 tarihinde kurulmuştur.
Türkiye Güçsüzler ve Kimsesizlere Yardım Vakfı Eskişehir Şube Başkanı Sayın Yasemin ÖZTÜRK ve ekibi, vakfın tüzüğü doğrultusunda; sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik ve temin ediyor. Gönüllülerin üstün gayretleriyle dil, din, ırk, düşünce, büyük – küçük, özürlü – engelli ayrımı yapılmaksızın bakıma ve sevgiye muhtaç tüm insanlarımızın ilgi ve sevgi çerçevesinde, hiçbir fark gözetmeden maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak; eğitim hayatında sıkıntı çeken gençlerimize karşılıksız burs vermek gibi hizmetleri vermektedir.
Ayrıca Sayın ÖZTÜRK, Yunus Emre hayranıdır. Bu alanda da ciddi gayret gösteriyor. Ona göre de Yunus Emre’yi, yerel, ulusal ve evrensel alanda, her kesime tanıtmak, insanlığa, çok şey kazandıracaktır. Özellikle de doğduğu topraklar olan Eskişehir’de, Yunus Emre’nin daha bir özenle tanıtılması şarttır.
Sayın ÖZTÜRK, 24 Temmuz 2004 tarihinde hizmet vermeye başlayan Selami Vardar Yaşlılar Köşkü Huzurevi faaliyetlerini yakından takip etmekte, Yönetim Kurulu Üyeleri ve gönüllüleri ile birlikte, huzur evinde kalan yaşlılarımızın, her ihtiyacı ve konforu en iyi şekilde sağlanıyor.
Sayın ÖZTÜRK; Allah yolunda, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, güçsüze güç, yurtsuza yuva, dertliye deva olmaya çalışmaktır; Din, dil, ırk ve mezhep gözetmeksizin insanlara, insan gibi hizmeti görev bilmekte ve Vakıfın amaçlarını hayata geçirmek için de ciddi gayret göstermektedir.
Sayın Yasemin ÖZTÜRK’ ü kutluyoruz.