Irak’ın kuzeyinde sürdürülen Pençe Kilit Harekatı bölgesinde teröristlerin, yoğun sağanak yağış sonrası oluşan sis ve puslu havadan istifade ederek, 23 Aralık’ta gerçekleştirdikleri tepeye tam 20 gün sonra, 12 Ocak’ta tekrar sızma girişimi oldu... Çatışmada 9 askerimiz şehit oldu, 4 askerimiz de yaralandı.

Terör olaylarının, başladığı 1994 yılından günümüze kadar, 6 bin 105 askerimiz, 805 polisimiz, bin 440 güvenlik korucumuz olmak üzere toplam 8 bin 350 şehit verdik. PKK ve IŞİD'in “canlı bomba” ve “patlayıcı yüklü araç” eylemlerinde de 432 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Elbette şehit olmak ve o mertebeye ulaşmak, herkese nasip olmaz ama tedbiri de elden bırakmamak gerekir. Ancak terörle mücadelede, geçmiş ve bugün, çok iyi değerlendirilerek, karar verilmelidir.

Nitekim geçmiş yıllarda, şehit cenazesine katılan bir vatandaş, "Siyasiler PKK terörüne, Tansu Çiler gibi, çözüm bulmalıdır. O yıllarda, PKK terörünü, Özel Harekat Timi halletmişti.  Çünkü terör, askerin işi değildir." diyerek, teröre tepki göstermişti.
1983 yılında, emniyet amiri İbrahim Şahin ve üniversite mezunu 11 komiser yardımcısından oluşan, ilk tim kuruldu. İki yıl içinde sayıları 100’ü geçti. Özel harekatçı polisler; Güneydoğu’da olağanüstü hal uygulamasına geçilmesi ile birlikte, bu bölgede görev yapmaya başladılar. 
1993 yılında, terör ile mücadele de girilen yeni dönemde, özel harekat timlerine düşen görev de arttı. Özel harekat timlerinin re-organizasyonunda, Hüseyin Kocadağ önemli görevler aldı. Emniyet yeni tim mensuplarının yetiştirilmesi için, özel harp dairesi ve milli istihbarat teşkilatı eski mensubu Korkut Eken‘i görevlendirdi. Özel harekat timlerinin sayısı arttırıldı. Sayıları 8000 civarına ulaşmıştı. PKK’ya karşı, çok başarılı oldular. Yok denecek kadar da şehit verdiler. 
 Terör, yok denecek kadar azaldıktan sonra,  Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan ve Genel Müdür Kemal Önal’ın imzasını taşıyan genelgeyle, özel harekat timi polislerine karakollarda görev verilmemesi istenildi. Güneydoğu Anadolu’da görev süresi dolan özel harekat timi mensupları, istedikleri illere atanmıştı.

Oysa terörün, en azgın olduğu dönemde, çok zor eğitimlerin ardından görevlendirilen özel harekatçılar, teröristlerin korkulu rüyası olmuştu. Hainlere karşı o kadar başarılıydılar ki, bizzat bölücü başı, telsizle verdiği talimatlarda, "Özel harekatçılar ile çatışmaya girilmemesini" istiyordu.

Türkiye, terörle mücadeleyi, iyi eğitilmiş, bölgeyi ve bölge insanını, çok iyi tanıyan, "ÖZEL TİMLERLE" yapmak zorundadır. Çünkü bölgeyi ve bölge halkını da tanımayan, kısa süre eğitim gören, terör alanında tecrübesi de olmayan, askerlerle, terörle mücadelede başarılı olmak çok güçtür

Ayrıca bölgeye gönderilen askerler, ne kadar iyi eğitilirlerse eğitilsinler, terörle mücadele etmeleri çok zordur. Bölgeyi çok iyi tanımayan askerlerimizin, bölgeyi ve halkını da çok iyi tanıyan teröristlerle, etkili bir şekilde mücadele etmesi mümkün mü?

Siyasi irade ve güvenlik kurumları, artık gerçekleri görmeli.  Terörle mücadelede, iyi eğitilmiş, her şart ve zeminde mücadele edebilecek, görevli olduğu coğrafi bölgeyi ve bölge halkını da çok iyi tanıyan, bölgeye has, "Özel Timler" ile terörle mücadele yapılmalı.  Bu timlerde, bölgede de kalıcı olmalıdır.

Şu bir gerçek ki terör örgütlerinin arkasında, emperyalist güçler vardır. Çünkü  terör, emperyalistlerin jokeridir. Çağımızda, savaşlar, artık iki devlet, ya da devletler arasında olmuyor. Dünyada halk, özellikle de batı ülkelerindeki insanlar, savaş istemiyor. Siyasiler de, dünyadaki senaryolarını gerçekleştirmek ve çıkarlarını da korumak ve kollamak için, “TERÖR” denen beladan, ideolojik etnik, dinsel görüntü verilerek, örtülü olarak istifade ediyorlar.

Yıllardır, sınırlarımızın içinde faaliyet gösteren PKK terör örgütünün Suriye kolu olan Demokratik Birlik Partisi (PYD), son dönemde bir yandan uluslararası alanda kendisini meşru bir aktör gibi göstermeye, diğer yandan da bazı uluslararası güçlerin verdiği siyasi ve lojistik destekle Suriye’de yaşanan iç karışıklığı fırsata dönüştürmeye çalışmaktadır.

Terör örgütü PKK/PYD silahlarını birçok ülkeden temin ediyor. Örgütün Irak'taki yapılanması daha çok Rus menşeli silahları tedarik ederken, Suriye'deki kolu ise ABD ve Almanya gibi ülkelerin silahları kolaylıkla elde ediyor.

Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri  Ordusu, Haseke’de Abdülaziz Dağı ile Deyrizor ilindeki el-Ömer ile Koniko petrol sahalarındaki üslerinde, sık sık terör örgütü PKK/YPG’ye askeri eğitim veriyor.

DEAŞ ile mücadeleyi gerekçe göstererek, 2015'ten bu yana YPG/PKK'ya askeri destek veren ABD'nin, Suriye'de halen 18 üs ve askeri noktada 2 bin civarı personeli bulunuyor.

ABD yalnız silah değil,  YPG/PKK işgalindeki bölgelere gönderilen tırlarda üs inşasında kullanılan "Twall" adlı dayanıklı hazır beton bloklar, arazi araçları, jeneratörler, çok miktarda yakıt tankeri ve kapalı kasalar yer aldı. Kapalı kasalarda hafif ve ağır silah, mühimmat, sinyalizasyon ve radar ekipmanlarının yanı sıra yaşam malzemesi bulunuyordu.

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan,  yaptığı bir konuşmada, "(YPG) PYD'ye on binlerce tır dolusu silah, mühimmat, her şeyi ücretsiz veriyorlar. Kime veriyor? Terör örgütüne, PKK ve yandaşlarına. Kim veriyor? Bizim stratejik müttefikimiz olarak görünenler veriyor." ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye, Asimetrik Savaş ve Gayri Nizami Harp, farklı dönemlerde, farklı mücadele teknikleri ile sürdürüyor. Terör karşısından siyasi kararlılık ve ekonomik, sosyolojik askeri, siyasi ve psikolojik mücadele birlikte verilmediği ve kararlı bir duruş sergilenmediği için de kesin çözüme bir türlü ulaşılamadı.

Terörle mücadelede 1993 yılında olduğu gibi  “ÖZEL TİMLERLE” yapılmalı, ülkemizde, tüm kesimlerde dış ve içteki terör destekçilerine karşı ve terörle mücadelede elini taşın altına koymalı, her türlü fedakarlığı da yapmalıdır. Çünkü söz konusu olan “TÜRKİYE” dir