Ligin bitimine sadece dört hafta kaldı. Artık işin şakası yok. “Zaman var”, “Telafi edilir” gibi cümlelerin hükmü kalmadı. Bu sezon şampiyonluğun kaçması, ne futbolculara, ne teknik heyete, ne de bu takıma gönül veren binlerce taraftara anlatılabilir. Bu, kabullenilemez bir son olur.

Ancak ne yazık ki, son haftalarda sahaya yansıyan görüntü, umut vermekten çok uzak. Yavaşlık,  geriye giden bir oyun anlayışı ve tartışmalı kadro tercihleriyle dolu bir süreç yaşıyoruz.

Eskişehirspor Teknik Direktörü Ümit Metin Yıldız, 2 Eylül maçının ardından “2 Eylül bize ders verdi” açıklamasında bulundu. Sayın hocam, eğer bu dersi ligin bitimine beş hafta kala alıyorsak, ciddi bir sıkıntı var demektir. Kaldı ki, Manavgat maçından sonra 2 Eylül kadrosu da dağıldı, oradan bize gelen oyuncular oldu. O karşılaşmayı yerinde izlemiş biri olarak net söylüyorum: 2 Eylül, Manavgat maçının  ikinci yarıdaki gibi oynamış olsaydı, o maçı rahat 4 farkla kazanırdı.

Bu kadar kritik bir süreçte hâlâ bir oyun anlayışımızın oturmamış olması ciddi bir problem. Antrenman sayısı bile bire düşürülmüş durumda. Oysa Ergün Ortakçı döneminde bu takımın en büyük avantajı neydi? Kondisyon! Takım yorulmak bilmiyordu. Peki ya şimdi? Maçların son dakikaları fiziksel düşüş net bir şekilde gözlemleniyor.

Bu noktada, Ümit Metin Yıldız’ın geçmişine bakmakta da fayda var. 2022-2023 sezonunda Gebzespor’un başında, devre arasına en yakın rakibine 7 puan fark atarak girmişti. Ancak ligin son haftasında İnegöl Kafkas’a deplasmanda 1-0 mağlup olarak şampiyonluğu kaybetti. O sezon Gebzespor, oyun kalitesi açısından ligin en iyisiydi ama “sonunu getirememek” her şeyi değiştirdi. Bu örnek, bize bir şeyi net gösteriyor: Şampiyonluk, maratonun son düzlüğünde kazanılır.

Bugün ise benzer hatalarla karşı karşıyayız. Kadro tercihleri kafa karıştırıyor. Yeni transferler neden alındı, nasıl kullanılacaklar belli değil. Asıl mesele, elindeki oyuncuların özelliklerini ne kadar doğru analiz ettiğiniz. Necati’nin tek forvet oynayamadığı artık herkesin malumu. Buna rağmen bu ısrarın sürmesi, gerçekten anlaşılır gibi değil. Okan neden hala 80. Dakika giriyor, hala bilinmiyor.

Kadro derinliğimiz var, 4-4-2 sistemine gayet uygun oyuncularımız da… Ancak hala tek forvet ve iki kanatla oyunu kısıtlıyoruz. Hücum hattında bu kadar yetenekli oyuncuya sahipken neden bu kadar muhafazakâr bir anlayış?

Yedek kulübesindeki oyuncular istekli. Emre Kılınç ve Tusan Ubuz gibi isimler kadroda yok? Özellikle Emre Kılınç, 2 Eylül takımını sırtlayan, sürekliliği olan, yetenekli bir hamle oyuncusu. Bu kadar kritik bir dönemde kamp kadrosunda bile yer almaması düşündürücü.

Yine Yazgılı ile başlayıp Gökhan Çamur’u ikinci yarı oyuna almak planı mı devrede olacak? Burası Bölgesel Amatör Lig! Bu ligde ofansif güç her şey demek. Risk almak, korkmadan hücuma yüklenmek zorundasınız.

Ligin son virajına girerken yapılacak tercihlerin telafisi yok. Bu saatten sonra atılacak her adım, alınacak her karar, sezonun kaderini belirleyecek. Ya “sonunu getiren” takım olacağız… Ya da geçmişteki hataları tekrar eden bir hikâyeye daha şahit olacağız.

Karar sizin hocam.