ESO Başkanlarından Sayın Özaydemir, yaptığı basın toplantısında, “…döviz kurlarının sabit hale gelmesi, ancak buna karşın içerde maliyetlerin sürekli artıyor olması, artık dayanılmaz bir noktaya gelmiştir… O nedenle de artık kimse yatırım yapmıyor, çünkü sanayici önünü göremiyor. Eskişehir’deki sanayici için de durum aynı” diyerek bu durumu OSB’ deki durgunluğun sebebi olarak göstermişti.

OSB’deki durgunluğun esas sebebi, yapısal sorunlar yanında aile şirketleri, kendilerini en fazla zorlayacak risklerin başına yüzde 68 ile hükümet politikalarını ve yüzde 46 ile kurlar gösteriliyordu

ABD ve Avrupa'nın risk algılamasında ise piyasa koşulları ve rekabet ilk sıralardadır. AR-GE çalışmaları, olmazsa olmaz konumdaydı. Bizde ise AR-GE çalışmaları yok denecek kadar azdı. Oysa işletmeleri ulusal ve global pazarlarda, rekabet edebilmesi bünyelerindeki AR-GE çalışmaları ile eşdeğerdir.

Sanayileşmiş ülkelerde, bilimsel araştırmalar ve yeni teknolojiler üretmek için başlatılan dev projelerde, AR-GE çalışmaları ön planda tutuluyor. Artık ülkemizde de Ar-Ge’nin önemi anlaşılmış olacak ki yürürlüğe giren, 5746 sayılı kanunla AR-GE çalışmalarına büyük avantajlar sağlandı. Geçmişte Ar-Ge faaliyetlerinin teşviki genellikle de  ODTÜ, Hacettepe, Bilkent gibi üniversitelerde kurulan teknoparklarla sınırlıydı.

O günlerde hayata geçen yasayla, Ar-Ge merkezi olarak tanımlanan; sermaye şirketleri içinde, ayrı bir birim olarak örgütlenmiş, münhasıran yurt içinde, Ar-Ge faaliyetlerinde bulunan ve en az 50 Ar-Ge personeli istihdam eden, yeterli birikimi ve yeteneği olan birimler de teknoparklar gibi desteklerden yararlanabilecekti.

Yasa ile ilgili bir yazımızda,,”   Eskişehir Sanayi Odası ve OSB’ deki işletmeler,  AR-GE çalışmalarına,  ivme kazandırmak için, yeni yasanın getirdiği imkânlardan istifade etmelidir. Ar-Ge alanında, getirilen yeni avantajlardan, kent sanayisi pekâlâ yararlanabilir. “ demiştik. Yeni yasa ile Ar-Ge ve yenilik harcamalarının tamamı, ticari kazancın tespitinde, indirim konusu yapılıyor. Ayrıca bu harcamalar, iktisadi kıymet oluşmaması halinde de doğrudan gider yazılıyor. 500 ve üzeri Ar-Ge personeli istihdam eden merkezlerdeki harcamaların, bir önceki yıla göre artan kısmının da yarısı indiriliyordu.                    .

Bu kurumlarda çalışan (kamu personeli hariç),  Ar-Ge ve destek personelinin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden, hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı, her bir çalışan için, beş yıl süreyle Maliye Bakanlığı bütçesinden karşılanacak. Benzer onlarca kolaylık sağlanmıştı.

AR-GE indiriminden yararlanmak isteyen mükelleflerin, proje ve uygulama aşamalarında öncelikle gerekli belgeleri ibraz etmeleri, ayrıca Yeminli Mali Müşavir ile Tam Tasdik Sözleşmesi yapmaları gerekirdi.

Mükelleflerin, GV ve KV beyannamesinde yararlanılan Ar-Ge indiriminin doğru hesaplandığı ve uygulandığına ilişkin, YMM tasdik raporunu vergi dairesine vermeleri şart. ESO ve OSB’deki işletmeler, yeni yasa ile getirilen bu avantajlardan yararlanarak, OSB’de AR-GE çalışmalarını teşvik etmelidir. Eskişehir sanayisinin, ulusal ve global pazarlarda rekabet edebilmesi de AR-GE çalışmaları ile eşdeğerdi.

Yine o günlerde bir yazımda,” Yeni yasa avantaj getirse de, AR-GE çalışmaları pahalı çalışmalardır. Onun için OSB’de ESO’nun rehberliğin de,  “SEKTÖREL” ve “ÇATI “ şirketleri kurularak ve önümüzdeki dönemde, oluşturulacak ekiplerle, bu sorun pekâlâ aşılabilir.” demiştik.

Ve nihayet!

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, son 22 yılda yüksek teknoloji ürün ihracatı, toplam il ihracatı içindeki payı ortalama yüzde 33,1 olan Eskişehir'in, Türkiye'de birinci sırada yer aldığını bildirdi.

ESO Başkanı Sayın Celalettin Kesikbaş da  Eskişehir’in ihracatta 12. sıraya yükseldiğini belirterek, yeşil dönüşüm ve dijitalleşmeye yapılacak yatırımlarla 2025 hedefinin 5 milyar doları aşmak olduğunu ifade etti. “İhracatın yüzde 30’u yüksek teknolojili ürünlerden oluşuyor” dedi.

Sayın Küpeli de yaptığı yazılı açıklamada, kentte havacılık ve savunma sanayi yatırımlarına öncelik verdiklerini sonuçla, 22 yılda yüksek teknoloji ürün ihracatında büyük bir ivme yakalandığını, Eskişehir'in toplam ihracatının 11 kat arttığını ifade etti.

Aynı dönemde Eskişehir'in yüksek teknoloji ürün ihracatının 68 milyon dolardan 569 milyon dolara yükseldiğine dikkati çeken Küpeli, şehrin yüksek teknoloji ihracatındaki artışın ise yüzde 737 olduğunu vurguladı.

Ayrıca Eskişehir'in bu alandaki başarısının ülke ortalamasının iki katından fazla olduğunu belirten Sayın Küpeli, "2002-2024 yılları arasında Eskişehir'in yüksek teknoloji ürün ihracatının toplam il ihracatımız içindeki payı ortalama yüzde 33,1 oldu. Bu oran ile Türkiye'de birinci sırada yer alıyoruz. 22 yıllık dönemde Türkiye'nin ortalama yıllık ihracatı içinde yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat payı ise yüzde 3,9 olarak gerçekleşmiş durumda dedi.

Sayın Küpeli, havacılık ve savunma sanayiinde önemli bir üretim merkezi haline gelen Eskişehir'de bu sektörde 100'e yakın firmanın faaliyet gösterdiğini belirterek, yürüttükleri çeşitli projelerle üretim altyapısını desteklediklerini aktardı.

Eskişehir Teknik Üniversitesi içerisindeki Anadolu Teknoloji Araştırma Parkı'nda (ATAP) yeni hizmet tesislerini çok yakın zamanda hizmete açacaklarını aktaran Sayın Küpeli, "Bu yeni tesislerimiz sayesinde teknoparkta çalışma yapan ve bunun için yer bekleyen birçok yeni girişimci ve akademisyenimiz burada AR-GE çalışmalarına ve yeni ürün geliştirme çalışmaların başlayacaklar." ifadelerini kullandı.