Dünyada madenler, kalkınmanın temel unsurlarından en önemlisidir. Ülkelerin ve kentlerin kalkınmaları ve yaşam standardının belirleyicisi olarak kabul edilen sanayi, enerji ve tarım sektörlerinin temellerini de madencilik sektörü oluşturmaktadır.

Ülkemizde ve Eskişehir'de madenlerin, yerel safi hasılaya katkı sağlaması ve  yer altı kaynaklarının sanayi kuruluşlarında işlenmesi sonucunda elde edilecek katma değeri yüksek ürünlerin, üretilmesinin stratejik hedef olarak belirlenmesi hep söylendi ama bugüne kadar somut bir gelişme olmadı.

Maden Mühendisleri Odası yetkilileri, AKP Hükümeti tarafından, 5 Haziran 2004 tarihinde, TBMM'den geçirilen 5177 sayılı değişiklik ve 5213 sayılı Maden Kanunu'na dikkat çekerek, bu yasalarla yabancı sermaye maden işletme ruhsatı alma konusunda büyük kolaylıklar sağlandığını ifade ettiler.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, CHP’li Fethi Gürer’in soru önergesine verdiği yanıtta, Türkiye’de 118 yabancı firmaya ait 593 maden ruhsatı bulunduğunu bildirdi.

Ülkemiz ve Eskişehir bünyesindeki madenleri, ekonomiye kazandırmak ve istihdam yaratmak için de sanayinin motoru haline getirmek zorundadır. Ham olarak ihraç edilen madenlerin, ülkemize ve kente sağlayacağı getiri çok azdır. O nedenle de ülkemiz ve Eskişehir’ deki madenlerin, ham yerine işlenmiş uç ürün olarak ihracatı sağlanmalıdır.

Elbette madenlerin çıkarılması ve işlenmesi kolay bir iş değildir. Ancak çok iyi bir planlama, üniversite- sanayi işbirliği, en önemlisi de madenlerle ilgili Ar-Ge çalışmaları pekâlâ madenlerle ilgili teknolojiyi ülkemizde kazandırabilir. Ayrıca bu alandaki teknoloji üretim ve transferi de kurumsal yapıya kavuşturabilir. 

Türkiye'nin maden çeşitliliği itibariyle dünyada 10. sırada yer almaktadır. Ayrıca Dünya bor rezervinin yüzde 72'si, Toryum’ un yüzde 53’ ü, metal maden rezervlerinin yüzde 0.4'ü, endüstriyel hammadde rezervlerinin yüzde 2.5'i, jeotermal potansiyelin yüzde 0.8'i ülkemizde bulunmaktadır.

Türkiye hızla büyüyen maden ve maden ürünleri pazarından yararlanabilecek potansiyellere sahiptir. Türkiye, dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında, üretim değeri itibariyle 28’inci, maden çeşitliliği itibariyle 10’uncu sırada yer almaktadır.

Ülkemizdeki maden rezervlerinin değerinin 2-3 trilyon dolar civarında olduğu madencilik şuralarında ifade edilmiştir. Ne var ki, dünya maden rezervlerinin ancak  %0,5’i ülkemizde bulunmaktadır. Dünya metal madenlerinin %0,4’ü, endüstriyel hammaddelerin %2,5’i, linyit rezervlerinin %0,7’si, jeotermal enerjinin %0,8’i ve mermer yataklarının yaklaşık %33’ü ülkemizde bulunmaktadır

Ülkemiz gibi Eskişehir de maden açısından zengindir. İl sınırları içinde altın, boraks, krom, manganez, asbest, dolomit, cips, kaolen, manyezit, perlit, Eskişehir Taşı(Lüle Taşı), talk, toryum, mermer gibi madenler var ama yerel safi hasılaya katkısı yok denecek kadar azdır.

Ülkemizde ve Eskişehir'de ilgili birim ve kişi/kişiler, zaman zaman madenlerle ilgili açıklamalarda bulunuyor ve öneriler de getiriyorlar ama ilgililer tarafından arzu edilen boyutta dikkate alınmıyorlar.

Bu insanlarımızdan biri de, geçen hafta kendisini ziyaret ettiğimiz, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi sayın Prof. Dr. Muammer KAYA’ dır. Kendisini Kaymaz Altın Maden yatağı ile ilgili, mücadelemizde tanıdık. Daha sonra da Eskişehir ve ülke sorunları özellikle de madenlerle ile ilgili görüşlerine de sürekli tanık olduk.

Sayın Prof. Dr. KAYA'ya göre, madencilik endüstrileşmenin ve ekonomik büyümenin, kalbini besleyen, ana damarlardan birisidir. Türkiye'de, refah ve gelişmişlik düzeyinin yükselmesi de, doğal kaynakların ve yer altı servetlerinin, yerinde ve ekonomik kullanması ile eşdeğerdir. Doğal kaynaklar, aynı zamanda enerji alanında ülkelerin lokomotifidir.

Sayın Prof. Dr. KAYA, madencilik sorunlarını ve çözüm önerilerini, hukuki, mali, eğitim, teknoloji, çevresel ve etik açıdan ele alıyor. Yeni maden fakülteleri açılmayarak, mevcut maden fakülteleri ile yetinilmeli, ancak eğitim- öğretimde kalite artırılmalıdır.

Sayın Prof. Dr. KAYA'ya göre, uzun vadede kalıcı ve rasyonel madencilik stratejileri oluşturulmalı, maden mevzuatı ülke ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, yeniden ele alınmalı, atıl sahalarında, ruhsatlarının iptal edilerek, gerçek işleteceklere, devri sağlanmalıdır. Madenlerle ilgili Çevresel Etki Değerlendirilmesi, sanayi kuruluşlarından farklı kategori de incelenmelidir

Sayın Prof. Dr. KAYA, nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yapmış, en hayırlısına da karar vermiştir. İletişim becerisi güçlü, eleştirel ve değerlendirme becerisi de yüksektir. Analiz ve sentez gücü, problemleri çözme becerisi, madencilik alanında etkili konuşma kabiliyeti örnek teşkil edecek bir bilim insanımızdır.

Sayın Prof. Dr. KAYA, iyi bir gözlemcidir. Meraklı ve araştırmacıdır, teorik bilgi tatmin etmez ya da yeterli gelmez, deneyip görmek, işleyişi anladığı için çoğu zaman daha iyi bir öğretmendir. İcatların da tarafsız, sabırlıdır ve kararlıdır. Görevi ile ilgili gelişmeleri takip eder. Her zaman objektif davranır. Kişisel çıkar ve isteklerinden öte bilginin peşinden gider ve buna göre de bir rota çizen örnek bir bilim adamımızdır.