Eskişehir’de yaşayan binlerce vatandaş, kentle ilgili önemli meselelerde yetkililerden açıklama beklerken, aynı sorunlar yıllardır devam ediyor. Ancak dikkat çeken nokta, bu sorunların çözüm sürecinde sorumluların değişmesi, ama çözüme giden yolların hep tıkanması. Bugün kentsel dönüşüm konuşuluyor, yarın sokak hayvanları, ertesi gün ulaşım… Fakat her tartışmada siyasi çekişmelerin gölgesinde kalan asıl mesele, Eskişehir halkının beklentileri oluyor.

Kentsel dönüşüm, yıllardır çözülemeyen konuların başında geliyor. Eskişehir’de bu konuda yetkinin kimde olduğu bile netlik kazanmış değil. Yerel yöneticiler, yetkinin Bakanlıkta olduğunu söylüyor; hükümetin yerel temsilcileri ise belediyelerin sorumluluktan kaçamayacağını ifade ediyor. Ancak şu ana kadar tek bir yetkili ağızdan net bir açıklama yapılmış değil. Deprem gerçeğinin kapımızda olduğu bir dönemde, sorumluluğun kimde olduğu tartışılırken, bu süreçten en çok zarar gören yine vatandaş oluyor. İnsanlar riskli binalarda yaşamaya devam ederken, yöneticilerin yetki savaşına girmesi kimseye fayda sağlamıyor.

Söz konusu sorumluluk tartışması, aslında daha geniş bir problematik yapının parçası. Eskişehir gibi hızla değişen ve gelişen şehirlerde, kentsel dönüşüm projeleri sadece binaların yenilenmesi veya yıkımı olarak değil, aynı zamanda toplumun refahının ve sürdürülebilir yaşam alanlarının inşası olarak görülmeli. Ancak yetkinin kimde olduğu konusunda sürekli devam eden tartışmalar, bu projelerin planlama ve uygulama aşamalarında ciddi sıkıntılara yol açıyor.

Benzer bir tablo sokak hayvanları konusunda da yaşanıyor. Toplu taşıma araçlarının, sokak hayvanlarına ev sahipliği yapması, bazı kesimler tarafından doğal bir olay olarak kabul edilirken; sağlık ve hijyen açısından endişe duyan vatandaşların tepkisini çekiyor. Belediye meclislerinde yaşanan tartışmalar, siyasi partiler arasında var olan çekişmenin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. AK Partili ve CHP’li temsilciler, bu konuda birbirlerine suç atarken, gerçek odak noktasından saparak sorunların kökenine inme imkânını kaçırıyor. Çünkü Eskişehir’de yaşamı şekillendiren bu meseleler, yalnızca siyasi renklerin oyunu değil; şehirde yaşayan binlerce insanın günlük hayatını etkileyen somut problemler.

Eskişehir’de hangi konu ele alınırsa alınsın, çözüme ulaşması siyasetin rengine göre değişiyor. Oysa sorunlar kalıcı, siyasi isimler ise gelip geçici. Bu nedenle Eskişehir’i yönetenlerin öncelikle parti aidiyetini değil, kent aidiyetini düşünmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm, ulaşım, sokak hayvanları, altyapı… Tüm bunlar siyasi argümanlarla değil, ortak akıl ve bilimle çözülmesi gereken konular. Aksi takdirde her seçimde değişen isimler olsa da, değişmeyen tek şey Eskişehir’in kronikleşmiş sorunları olacak.