Eskişehir’de son 1 ayda yaşanan kadın cinayetlerinin dikkatlerden kaçması mümkün değil…

Geçtiğimiz bir ay boyunca 3 kadının hatta iki çocuğun canına kıyıldığı şehrimizde birtakım şeylerin sorgulanması gerektiğini söyleyebiliriz.

İçimde bir iş görmenin saadeti, evime dönmüşüm dönmesine ama bir başka evde yaşananlar, kara bir haber olarak düştü şehrin gündemine, hem de 3 kere her biri diğerinden daha acı şekilde…

Adana'dan Eskişehir'e gelen bir kişinin, 31 yaşındaki kızını ve 7 yaşındaki torununu sokak ortasında kurşun yağmuruna tutarak öldürmesi mi, bir başka şahsın eşini ve üvey kızını silahla vurarak öldürdükten sonra intihar etmesi mi, yoksa eskiden gönül ilişkisi yaşadığı iddia edilen kadını işe gitmek için durakta servis beklediği sırada kurşuna dizen sonra da gittiği boş arazide aynı silahla canına kıyan mı.. Sizce de Eskişehir’in suç oranı artmış gibi görünüyor mu?

Biliyoruz ki kadın cinayetleri münferit cinnet vakaları değildir, kadın cinayetleri politiktir. Hiçbir kişi içinde yaşadığı toplumun değerlerinden ayrı düşünülemeyeceğine göre, kadına bakış da, kadını koyduğu yer de, kadına yapılabilecekler de toplumun genelinde sorun olduğunu gösterir. Son yıllarda ülkemizde yaşandığı gibi kadın cinayetlerinin artması ise maalesef Eskişehir’de de toplumun hastalandığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bu hastalığın mikrobunu saçan, cinsiyetçi eğitim sisteminden medyaya, aileden iş hayatındaki ayırımcılığa kadar her noktada kendini gösteriyor…

Eskişehir’e bir adım attırmak adına

Kadına yönelik şiddetin kaynağını kavrayışımız, çözüm arayışımızda yön göstericisi olabilir. Sadece Eskişehir’de hakim olmayan bütün illerde kendini gösteren Erkekegemen kültürel yapıyı değiştirmek için toplumu ve üretim-bölüşüm ilişkilerini değiştirecek bütünlüklü ve uzun soluklu bir mücadele verilmesi gerekiyor. Eskişehir’de ve her yerde kadınların yaşamını bugün iyileştirmek, eşitlik ve özgürlük yolunda ilerlemek adına devleti, sosyal politikaları geliştirmesi için zorlamak zorundayız. 

Büyükşehir’in, Tepebaşı’nın ve Odunpazarı’nın bünyesinde her ne kadar kadın sığınma evleri, kadına yönelik şiddeti önleme merkezleri, psikolojik danışmanlık gibi hizmetler olsa da sanırım artık yetersiz kalıyorlar… Eskişehir gibi gerek dünya gerek Türkiye genelinde güvenilir şehirler listesinde yerini alan kentimizin bu denli feci olaylarla anılması ise üzücü.. Eskişehirlilerin özellikle kadınların artık kendilerini güvende hissetmeyeceği bir noktaya doğru evrilen şehrimizde gerek asayiş gerekse kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi için daha fazla önlemler alınması da gerekiyor.

İçimde bir iş görmenin saadeti yok artık… Çünkü görüyorum ki daha yapacak çok iş var. Başka Merve’ler, Sibel’ler Hatice’ler ve çocuklar gitmesin diye, hep birlikte Eskişehir’de, gitmek sorumluluğunda olduğumuz bir yol var…

Yorum sizlerin…