Son günlerde Eskişehir’de yaşanan korkunç bir olay, sokak hayvanlarıyla ilgili mevcut tehlikeleri bir kez daha gözler önüne serdi. Seyir halindeki bir motosiklet sürücüsünün kask kamerasına yansıyan görüntülerde, üç başıboş köpeğin motosiklete saldırdığı anlar saniye saniye kaydedildi. Olay, sadece bir motosiklet sürücüsünün değil, toplumun her bireyinin sokak hayvanlarından doğan tehlikelere karşı ne denli savunmasız olduğunun bir göstergesiydi.
Eskişehir, bu olayıyla sadece bir şehirde yaşanan tehlikeyi değil, Türkiye’nin genelindeki sokak hayvanları sorununu gündeme getirdi. Türkiye genelinde yaklaşık 5 milyon sahipsiz köpek olduğu tahmin ediliyor ve bunlar her geçen gün daha büyük bir güvenlik tehdidi oluşturuyor. Bu tehdit, özellikle çocuklar ve yaşlılar için çok daha belirgin hale geliyor. Yüksekova’da yaşanan ve Eslem Teker’in hayatını kaybetmesine neden olan sokak köpeği saldırısı, bu gerçeği acı bir şekilde hatırlatıyor.
Eslem’in hayatını kaybettiği olayda, karda yürürken başıboş köpeklerin saldırısına uğraması, sokak hayvanlarının insan hayatı üzerindeki tehdit boyutunun ne kadar büyük olduğunu gözler önüne serdi. 12 yaşındaki bir çocuğun yaşamını yitirmesi, sokak hayvanlarının kontrolsüzlüğünün ne denli tehlikeli sonuçlar doğurabileceğinin somut bir örneğiydi. Peki, Eskişehir’de bir başka çocuğun aynı kaderi paylaşmasını engelleyecek bir garanti var mı?
Bu sorunun yanıtı, sadece sokak hayvanlarının sayısının kontrol altına alınmasıyla sınırlı değil. Sokak hayvanlarının sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlamak için etkin barınaklar ve profesyonel bakım şarttır. Ancak, bu süreçte insanların güvenliği göz ardı edilmemelidir. Eskişehir’deki son olayda motosiklet sürücüsünün korku içinde kaçması, bir çocuğun ya da yaşlının başına aynı şey gelmeden önce acil çözüm gerekliliğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 81 il valiliğine gönderdiği yazıda belediyelere uygulanan cezai önlemler, bu sorunun önüne geçilmesinde önemli bir motivasyon yaratabilir. Ancak cezalar, yalnızca çözümün başlangıcıdır.
Sokak hayvanlarının sayısını denetim altına almak, sadece hayvan haklarını korumakla kalmaz, aynı zamanda halkın güvenliğini de sağlar. Bu denetim, hayvanların birer tehdit haline gelmeden önce doğru şekilde rehabilite edilmesini, kontrolsüz sokak köpeklerinin insanları tehdit etmeden bir yaşam sürmesini sağlayacak önlemleri içeriyor olmalıdır.
Bundan sonraki süreçte, sokak hayvanlarının tehlike yaratmamaları için gerekli tüm adımların atılması gerekiyor. Eskişehir’de ya da Türkiye’nin başka bir şehrinde yaşayan bir çocuğun, köpek saldırısına uğramadan okula gitmesi, ya da bir yaşlının başıboş köpeklerle karşı karşıya kalmaması için toplum olarak hep birlikte sorumluluk almamız şart. Çünkü artık mesele yalnızca hayvan hakları değil, aynı zamanda insanların yaşam haklarıdır.
Sahipsiz sokak hayvanları meselesi, sadece duyarlılık gerektiren bir sosyal sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal güvenliğin sağlanması için acil çözüm bekleyen bir problemdir. Çözüm, sadece cezalarda ya da yasaklarda değil, aynı zamanda bu hayvanların doğru şekilde rehabilite edilmesi, insanların güvenliği ile hayvan haklarının aynı dengede korunmasında yatar.