Fernas Madencilik işçilerinin Manisa'nın Soma ilçesinden Ankara’ya başlattıkları yürüyüşle, iş güvenliği ve düşük ücretleri protesto etmek amacıyla yürüyüşlerine yalın ayakla yürüyerek Ankara’ya ulaştılar.    

Geçmişte de Somalı madenciler, Manisa Soma’dan otobüslerle Ankara’ya yola çıkmış, Türkiye Devrimci işçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DiSK) bağlı Dev-Maden Sen üyesi maden işçileri ‘301 arkadaşımızı unutmadık’, ‘Verilen sözler tutulsun’, ‘Maden ocakların kamulaştırılsın’ dövizleri açmıştı.

Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN, Soma’da yaptığı incelemelerin ardından halkı teselli için mi söyledi bilinmez ama basın toplantısında, “ Bu tür ocaklarda, bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde, iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var. “ sözleri kamuoyunda tartışma konusu olmuştu.

 Peki, fıtrat nedir?

Fıtrat, varlıkların yapısını oluşturan, geliştiren ve değiştiren kanunlar bütünüdür. İnsanların, hayvanların, bitkilerin, yerin, göğün, kurumların, kavramların hâsılı her şeyin yapısı ve işleyişi fıtrata göredir. Bu tanıma denecek hiçbir şey yoktur.

 Ancak ihmal sonucu meydana gelen kazalara ve facialara olağan veya fıtrat demek mümkün mü?

Geçmiş yıllarda Soma Maden Yatağındaki, facia geliyorum demiş ama ilgililer gerekli tedbirleri almamışlardır. Nitekim Soma madeni için CHP’nin 23 Ekim tarihinde, 60 vekilin imzasıyla verilen ve reddedilen, meclis araştırma önergesine” CHP MHP ve BDP’ nin önergeye destek vermiş AKP ise “Devletimiz güçlüdür “ gerekçesi ile önerge reddedilmiştir.

Öte yandan Maden Mühendisleri Odası, Zonguldak'ta 30 maden emekçisinin ölümüne "KADER" diyen Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a, " Bu anlayış, bilim ve teknolojiyi dışlayan mantığın açık bir yansımasıdır. Bilimsel veriler, iş kazalarının yüzde 98'inin önlenebilir olduğunu gösteriyor. Kazaların, kader olmadığı, bilinen, bir gerçek" diye yanıt vermişti.

CHP Genel Başkanı Rahmetli Baykal ise Soma’da yaptığı açıklamada,“Bu olaylar karşısında ‘ne yapalım, Allah’ın takdiri, kader, bir facia yaşandı.  Bu bir iş güvenliği meselesidir. Yer altında maden çıkarma faaliyeti fıtratı gereği riskli bir iştir. Bu işe girenlerin böyle bir şeyle karşılaşması doğaldır’ diyerek yaşanmış olan bu faciayı, ‘kaderin bir icabı, takdir-i ilahi, bir imtihan’ gibi anlamamızı istemek; ikinci temel yanlış budur.  Nerede hata vardır araştırmaktan vazgeçmemeliyiz. Şimdi buna ihtiyaç var. Bu olay bize, pek çok ders vermelidir.” demişti.                            

Soma madenlerdeki kazalara kader denemez.,Nitekim Hürriyet gazetesinden Sayın  Enis Tayman’ a, beyanat veren  H.İ adlı işçi, “”Şirket tarafından, kendilerine sadece karbonmonoksit gazı için eğitim verildi ama gereken güvenlik önlemlerinin, "ekstra masraf" yarattığı gerekçesi ile alınmadığını” söyledi.

Soma faciasının trafo patlamasından meydana geldiği söyleniyor. Oysa  Güney Afrika Madenleri Başmüfettişi Sayın Dirk Bakkal, “Kömür madenlerindeki elektrik kazalarını, günümüz teknolojisi ile otomatik olarak önlemenin mümkün olduğunu, maden ocaklarında sığınma odaları, kurtarma cihazları, halat ve ses ile kurtarma yöntemleri olması gerekir” dedi

 Ayrıca Elektrik Mühendisleri Odası Genel Başkanı Sayın Hüseyin Yeşil, "Gerek bizim aldığımız bilgiler, gerekse arkadaşlarımızın, madende yaptığı araştırmalardan olayın bir elektrik arızasından, pano patlamasından ve trafo patlamasından meydana gelmediğini belirledik" iddiasında bulundu.

Soma Maden Yatağında meydana gelen faciaya, “KADER” veya “FITRAT” demek veya 1862′de İngiltere’de ve 1914′te Japonya’daki maden kazaları gerekçe göstererek mazeret üretemeyiz. Çünkü bugün gelişmiş ülkeler aldıkları tedbirlerle, madenlerde insan ölümleri yok denecek kadar azdır. Avrupa Birliğin’ndeki madenlerde ölen yok.

Türkiye’de, madenlerle ilgili işletmeler ve kurum/kuruluşlar, madenlerde meydana gelen iş kazalarının ortadan kalkması için, üzerlerinde düşen görevleri eksiksiz olarak yerine getirmek zorundadır. Söz konusu olan, insan hayatıdır.                    

Ayrıca maden istatistiklerinin, taşkömürü ve linyit ayrımında, üretim ve ithalat durumları ile birlikte ele alınarak değerlendirilmesi, maden sektörüne yönelik bir yol haritası çıkarılması açısından oldukça önemlidir.

 Türkiye, Soma’da yaşanan maden faciasıyla, yasa boğulurken madenlerde güvenlik konusu bir kez daha acı bir şekilde gündeme gelmiş oldu. Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 numaralı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”ni Lübnan’dan, Zimbabve’ye 28 ülkenin imzaladığı halde, Türkiye imzalamadı. Neden imzalanmadığı da kamuoyunun da merak konusudur.

Oysa (ILO) 176 numaralı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesinin imzalanmış olsaydı, bu sektördeki iş sağlığı ve güvenliği sorunları, daha insan odaklı şekilde ele alınması sağlayacaktı.  Her halde, bu sözleşme işletmelere, maliyet ve sorumluluk getireceğinden iktidarlar sözleşmeye sıcak bakmamıştır.

Türkiye’de ilgililer bugüne kadar olan maden kazalarından ders almadı. Özellikle de bazı madenlerde insan odaklı, strateji izlenmediği gibi madenler de çalışanlar, maden şirketlerinin insafına bırakıldı. Özellikle de iş güvenliği ile ilgili yasalar, işletmeler tarafından göz ardı ediliyor. Madencilere verilen sözler de yeterince tutulmuyor.

Oysa İnsan hayatı her şeyden önce gelir.