Eskişehir, ünlü bir araştırma şirketinin yapmış olduğu araştırmalar sonucunda  güvenilirlik açısından dünya sıralamasında Türkiye’de listede adını yazdıran tek şehir olarak bizleri elbette ki gururlandırdı. Peki güvenilirlik sadece suç oranının az olması ya da kültürel açıdan farklı ve etkin bir yapıya sahip olmasıyla mı sağlanıyor? Tabii ki hayır.

Tasarruf tedbirleri adı altında gözden çıkarılan ilk şeyin eğitim olması düşündürücü olsa da şaşırmamak lazım. Okullardaki  son dönemlerde çoğalan çocuklarımızı tehdit altına alan temizlik ve hijyen problemi aldı başını gidiyor... Velilerimizin gözleri kapalı güvenip göndermek istedikleri okullara iki kere düşünüp hareket etmelerini sağlayan bu durum tam anlamıyla içler acısı.

 Okullarda öğrenci değil, mikrop yetiştiriliyor böylelikle çocuklarımız da bir güzel hastalıkla burun buruna geliyor.. Okulların temel ihtiyaçları dahi göz ardı ediliyor. Sanki herkes bana dokunmayan yılan bin yaşasın havasına girmiş gibi.

Eskişehirli milletvekillerimiz elbette ki bu sorunla alakalı tepkilerini gösterdiler. Eğitim Sen Başkanı Özkan Demirkol, CHP Milletvekili DR. Jale Nur Süllü, Utku Çakırözer gibi isimler konuyla ilgili açıklamalarda bulunarak çocuklarımızın daha kapsamlı ve temiz bir ortamda  eğitim görmeleri için ellerinden geleni yapıyorlar ama yeterli mi? En azından konuyu ele aldılar diyelim.. Fakat bizlere artık icraat lazım. Zaruri olarak çocuklarımızı gönderdiğimiz okullar mikrop yuvasından hallice olmuş durumda. sınıflar deseniz, bir başka felaket camlardaki kir, yerlerdeki toz ve duvarlardaki lekeler, sanki kimsenin eli değmemiş... Tuvaletlere hiç girmeyelim bile.

Geçenlerde bir komşumuzun çocuğunun konuşmasına şahit oldum, tuvalete girmemek için su içmiyormuş çocukcağız.. İnsan sağlığını bir hayli etkileyen bu durumu bu kadar göz ardı etmek ne kadar doğru? 

Okul hijyeniyle ilgili bu durum, İdarecilerin kulak arkası ettiği bu mesele, çocuklarımızın sağlığıyla resmen alay etmek..  Eğer gerçekten modern bir şehirde yaşadığımızı iddia ediyorsak, okullarımızı da bu iddiaya yakışır hale getirmeliyiz. Yoksa, Eskişehir’in adı modern, ama okullarımız hastalıkların merkezi olacak..

 Velhasılkelam Eskişehir, adına yakışır bir eğitim ortamına kavuşmalı. Öğrencilerimizin sağlığı bu kadar ayaklar altına alınmamalı. Yoksa bu vurdumduymazlıkla, çocuklarımızı sağlıklı bireyler değil, her an hastalanmaya hazır bireyler olarak görmeye alışacağız.. Yetkililer bu uyarıları duyacak mı, yoksa üç maymunu oynamaya devam mı edecek…?

Işık, sadece görsel bir ihtiyaç değil, güvenliğin temel taşlarından biridir

Şehir Gazetesi’nin Ağustos ayında gündeme getirdiği “Eskişehir’deki parkta aydınlatma sorunu vatandaşın keyfini kaçırıyor”  isimli haberimizin ardından dolu dolu 2 ayın geçmesine rağmen Tepebaşı’nda vatandaşların sıklıkla kullandığı park hala karanlığa teslim.

Anadolu Üniversitesi’nin Eczacılık girişinin de yakınlarında olan Emine Hatun Kyk Kız Öğrenci Yurdu’na gitmek için kız öğrencilerin de sıklıkla kullandığı Havacılar Parkı, özellikle kış aylarına girmemizle birlikte, erken saatlerde zifiri karanlığa bürünüyor. Son zamanlarda hem ülke genelinde hem de Eskişehir’de asayiş olaylarının da artmasıyla karanlık olan herhangi bir bölgenin ne kadar tehlike saçtığı konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.

Işık, sadece görsel bir ihtiyaç değil, aynı zamanda güvenlik ve huzurun temel taşlarından biridir. Karanlıkta bırakılan bir park, suçlular için cazip bir ortam haline gelebilir ve vatandaşların temel hakları olan güvenlik ve huzur duygularını zedeler.

Bu durum karşısında yetkililerin konuya daha duyarlı olması ve Havacılar Parkı'ndaki aydınlatma sorununu bir an önce çözüme kavuşturması gerekiyor. Parka yeterli sayıda ve güçlü aydınlatma armatürleri yerleştirilerek, hem güvenlik sorunu giderilebilir hem de vatandaşların parkı daha rahat kullanmaları sağlanabilir.

Unutulmamalıdır ki, aydınlık bir şehir, sadece güvenli bir şehir değil, aynı zamanda yaşanabilir ve huzurlu bir şehirdir. Havacılar Parkı örneği, bu konuda atılması gereken adımların bir kez daha altını çizmekte. Yetkililerin bu konudaki duyarlılığı, bölgedeki vatandaşların güvenliği ve huzuru için atılacak en önemli adımlardan biri olacaktır.