Okullarda, Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri varken, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile il müftülüğü “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) adlı bir protokol imzaladı. Bu protokole göre her aşamadaki okula manevi danışmanlık adı altında 842 imam, din görevlisi atandı.
Eskişehir’ de de 27.Nisan 2023 tarihinde, Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Müftülüğü arasında değerler eğitimi konusunda işbirliği protokolü imzalanmıştır.
Bu protokole göre de tüm cami ve kuran kurslarında uygulanacak programların il müftülüğü koordinesinde okullarda da yürütüleceği ifade edildiği söyleniyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı, çocuklara ücretsiz dağıttığı, “Peygamber ve Gençlik” kitabında laiklik ve eğitim karşıtı propaganda yapıldığı basında yer almış. Eğitim seviyesi yükseldikçe dinden uzaklaşıldığı savunan kitapta, “Seküler alanlarda yüksek tahsil yapmanın dini inanç ve ibadetler üzerinde olumsuz etki yaptığı tespit edilmiştir” denildi.
Ayrıca Diyanet İşleri Başkanı, Sayın Mehmet Görmez’ in, gazetecilere yaptığı açıklamada, medreselere yasallık kazandırılması önerisi getirdiğini belirterek, “Medreseler, legal olmalı, bir kısmını, Kuran kursu yaparak legalleştirdik.” sözleri, tepki almıştı.
Diyanet İşleri Başkanının, bu sözlerine, Eğitim-İş Genel Başkanı Sayın Veli Demir, Görmez, “Medreseleri, tekrar eğitimin gündemine taşımaya çalışması, Cumhuriyetin kurucu iradesine indirilecek, bir darbe olacaktır.” diyerek tepki göstermişti.
Hatta Eğitim-İş’in de içinde bulunduğu, 41 demokratik kitle örgütü, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Laik Eğitime müdahalelerini ve medreselere, yasal statü kazandırılması girişimlerini, Diyanet İşleri Başkanlığı önünde protesto edilmişti,
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, bu girişimi, öteden beri Anayasa'nın 174. Maddesi ile koruma altına alınan, aralarında Tevhid-i Tedrisat Yasası'nın da bulunduğu, “Devrim Kanunları”nı, Anayasa'dan çıkarmayı amaçlayan kesimlerin, amacını gerçekleştirmesine yardımcı olacak niteliktedir. Ancak bu tür girişiler, anayasaya aykırıdır.
Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Hükmü, yer alır.
Laik eğitim, ülkelerin kalkınması, devletlerin geleceği, toplumların birliği ve beraberliği ve çağdaş eğitimin de gereğidir. Ülkelerde, barışın da teminatıdır.
Laik eğitim, İslam dinini yüceltir. Nitekim İslâm dini, eşitlik prensibini kabul etmiştir. Ve insanların, hiçbir sınıfına, bir imtiyaz tanımamış, tersine hukuk nazında Müslümanları, eşit yapmıştır
Peygamber de (ASM) "Arabın, arab olmayana, beyazın, siyaha üstünlüğü, takva dışında, yoktur." buyurmuştur.
Ayrıca Peygamberimiz (ASM : "İnsanlar, tarağın dişleri gibi eşittirler. “buyurmuştur.
Laik eğitim, dinsizlik değildir. Çünkü laiklik, doğrudan doğruya inançlara ve onların varlığına dayalı bir kavramdır. Bu nedenledir ki, laik eğitimin dinsizliğe, ateizme davetiye çıkaracağını savunanlar, toplumsal yaşamın tüm alanlarında, dini kuralların egemen olmasını isteyen, farklı inanç ve düşüncelerin yaşamasına tahammül edemeyenlerdir.
Ancak Türk toplumu, hem Müslüman, hem Atatürkçü, hem de laik kalacaktır. Ülkemiz insanı, bu üç unsurda uzlaşarak, huzuru, barışı, refahı her alanda kalkınmayı da yakalayacaktır.
Ayrıca Lâiklik dinsizlik, din düşmanlığı, dine baskı, dine saygısızlık değildir ve bu anlamlarda yorumlanamaz; tam tersine, lâiklik, dinin, her türlü çıkar hesaplarından uzak tutulması, siyasete âlet edilmemesini sağlar..
Laiklik, devlette, eğitimde ve ülkemizde, birlik ve beraberliği sağlar. Çünkü Türkiye’de yaşayan topluluklar arasında, İslam dinine ve İslam dininin çeşitli mezheplerine, mensup olanların yanında, çeşitli din ve inançlara da sahip olanlarda bulunmaktadır.
Nitekim ülkemizde, Hıristiyanlar (Rum Ortodoks, Ermeni Apostolik, Süryani, Keldani), Yahudiler, Yezidiler gibi değişik inançta insanlarımız da vardır.
Laikliğin olmadığı, hiçbir ülkede, ne huzur ve istikrar, ne bilim, ne özgürlük ve demokrasi, ne de çağdaş bir uygarlık olur. Çünkü laik toplum, bütün dinlere ve inançlara, saygı gösterir, Eğitim de Laiklik ise her alanda, kalkınmanın, ön koşuludur.
Pakistanlı Araştırmacı yazar, Sayın Dr. Faruk Saleem, “İslam ülkelerinin, güçsüzlüğü, eğitim yoksunluğu. Tam anlamıyla söylersek; kaliteli ve çağdaş eğitim yoksunluğu. Çok kesin biçimde, söylersek; akılcı olmayan, ezberci, teslimiyetçi, din eksenli ve çağdışı eğitidir.” Diyerek bir gerçeği kamuoyu ile paylaştı.