Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Eskişehir'in komşusu Kütahya için afet yönetimi ve depremsellik konularında yüksek bir bilinç oluşturulması gerektiğini vurgulayarak "Sahaya inmeyi, iş yapmayı unutuyoruz. Neden depreme hazırlanmıyoruz? Sahaya inmek gerekiyor" dedi.

Sayın Prof. Dr. GÖRÜR’ün önerisi dikkate alınmadır. Adapazarı merkezli 7.4 şiddetli depremde, Eskişehir’ de de 490 bina ve 49 işyeri hasar gördü. İki binadan, biri depremde, diğeri ise kendiliğinden çöktü. 4 adet ağır hasarlı bina da sonradan yıkıldı.  32 vatandaşımızda hayatını kaybetti.

Ancak Eskişehir merkezde tespit edilmeyen, küçümsenmeyecek sayıda  hasarlı binalar var. Bu binalarda gereken tedbirler alınmaz ise olası bir depremde  mal ve can kaybına neden olabilir.

Sayın Prof. Dr. Naci Görür’ün önerisi dikkate alınır mı bilinmez ama bugüne kadar, alınan önlemlerde gerektiği kadar gündemde tutulmadığı gibi bazı önlemlerde ortadan kaldırıldı.

Nitekim Eskişehir’de 17 Ağustos sonrası Zincirlikuyu Mahallesinde gerçekleştirilen, 62500 m2, muhafaza ediliyor mu bilinmez ama Mamuca’da gerçekleştirilen 55500 m2 çadır kent, TOKİ tarafından, Şahin tepesindeki çadır kent sahası da, maalesef bir Kooperatife, tahsis edilerek ortadan kaldırılmıştır. Oysa bu çadır kent sahalarının, her an hazır olacak şekilde muhafaza edilmesi bir zorunluluktu.

Diğer yandan Eskişehir’de, depremle ilgili pek çok panel, sempozyum konferans gibi etkinlikler düzenlendi. Bu alanda, çeşit öneriler yapıldı, çözümler üretildi ama bir müddet sonra yapılan öneriler ve alınan tedbirle unutuldu.

Nitekim Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Can AYDAY, Eskişehir’in deprem tehdidi altında olduğunu, sürekli hatırlatıyor ve ilgilleri de uyarıyor. Kentin,  her zaman depreme hazırlıklı bir kent olması gerektiğini, aksi halde bir depremde Eskişehir’in hasar görebileceğinin söylüyor.

Ayrıca tehdidin, bir türlü dikkate alınmadığını belirten Sayın  Prof. Dr. AYDAY, resmi kurumların, konuya ilgisiz kaldığını, hatta Valilik tarafından, konuyla ilgili çalışma yapılmasına rağmen, diğer kurum/kuruluşların, bu çalışmalara duyarsızlığından da sürekli müşteki oldu.

17 Ağustos 1999 tarihinde, Marmara Bölgesi'nde meydana gelen ve 17 bin kişinin ölümüne neden olan 7.4 büyüklüğündeki depremden sonra da ülke genelinde olduğu gibi Eskişehir’de de depremle ilgili önlemler, sürekli gündemde oldu. Ancak bir müddet sonra unutuldu. Ortama da her zaman olduğu gibi, “eski tas eski hamam” felsefesi hâkim oldu.

Oysa depreme, hazırlıklı olma kavramı, sürekli, kalıcı ve çok geniş kapsamlıdır; bireyden devlete kadar, çeşitli kurum ve kuruluşların, görev ve sorumluluklarını içerir; geniş bir alanda uzman katkısı gerektirir.

Ayrıca depreme, hazırlıklı olmanın reçete, niteliğinde, basit bir çözümü de yoktur. Ancak deprem öncesi çalışmalar zamanında, yerinde, yeterli, sürekli ve bilimsel temele dayalı olarak doğru ve iyi yapılırsa, deprem sonrası, mal ve can kaybı, o denli az olur ve depremin yıkıcı etkisi en aza indirgenir.

17 Ağustos depreminden sonra, TBMM'de grubu bulunan siyasi partilere mensup milletvekilleri, deprem felaketiyle ilgili alınan ve alınması gereken tedbirler konusunda, meclis araştırması açılması için önerge verdiler. Önerge de ”afet riski yüksek olan bölgelerden başlamak üzere, mevcut yapı ve altyapıların, afetler olmadan önce güçlendirilmesi ve yenilenmesi çalışmalarına kamu binalarından başlayarak, önem ve öncelik verilmeli ve bu amaç için yeterli iç ve dış kaynaklar bulunarak, özel bir uygulama projesi hazırlanmalıdır. “ ifadesi yer almıştı. 

Yine aynı önergede,” planlama ve yapı sektöründe, görev alan şehir plancılığı, mimar, inşaat, jeoloji, jeofizik, makine ve elektrik mühendisliği gibi, uzmanlık alanlarının yetki ve sorumluluklarını belirleyen, meslek yasaları çıkarılmalıdır” denmişti.

Ayrıca yönergede, “depremle ilgili yasalarda, ülkemizde sağlıklı yapılaşma için, yeterli sayıda mimar, mühendis ve teknik eleman bulunmaktadır. İnşaatlarda mimar, mühendis, tekniker kalifiye usta-işçisinin istihdamını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bağımsız ve uzman bir meslek kuruluşu olarak İnşaat Müteahhitleri Odası kurulmalı ve müteahhitler meslek ilkeleri açısından denetlenmelidir. Müteahhitlik sistemi değiştirilerek, yetki ve sorumlulukların belirleneceği bir hukuki sisteme kavuşturulmalıdır. “ifadelerinin de hiçbiri, bugüne kadar arzu edilen boyutta gerçekleşmedi.

Eskişehir’de  17 Ağustos Depremi’nden sonra, gündeme gelen, yeni yerleşme alanlarının belirlenmesi, yeni yatırımların yapılacağı alanlar ve altyapı tesislerinin güzergâhları gibi konularda görüş ve öneriler mutlaka hayata geçirilmelidir.

Eskişehir’de, Sivil Savunma ve İl Acil Yardım Ekipleri ve Sivil Savunma yükümlülerinin eğitimleri sürekli olarak yapılmalı ve eğitimler tatbikatlarla pekiştirilmelidir.

Sivil Savunma depoları kurularak, gerekli araç-gereç ve malzeme stokları yapılmalı ve kent düzeyinde etkin bir “Haber Alma ve İkaz Sistemleri”, ilgili sivil ve resmi kuruluşlar ile koordine edilerek kurulmalıdır.  İtfaiye teşkilâtları, kurtarma ve ilk yardım yapacak şekilde yeniden örgütlenmeli, donatılmalı ve eğitilmelidir. Kentsel dönüşüm de bir an önce gerçekleştirilmelidir.  Çünkü deprem, ihmale gelmez.