Yer Bilimci ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, SÖZCÜ TV’ye olası Marmara depremiyle ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Büyük İstanbul depreminin yaklaştığına dikkat çektikten sonra “Deprem olma olasılığı 1999'dan sonra 30 yıl içinde artı-eksi 10-15 sene koyarız. Bu oran da yüzde 47. Bu kadar da yüksek” dedi

Türkiye'de 24 kentin doğrudan fay hatlarının üzerinde bulunduğunu açıklayan Sayın Görür, “Türkiye’de çok büyük yerlerde 7 ve üzeri deprem beklemek mümkün. Bunu kabul etmek gerekiyor. Türkiye’nin her yerinde, her an 7 büyüklüğünde deprem olabilir” dedi.

          Eskişehir de İstanbul depreminden etkilenecek 10 il arasındadır. 

 17 Ağustos 1999 tarihinde, Marmara Bölgesi'nde meydana gelen ve 17 bin kişinin ölümüne neden olan, 7.4 büyüklüğündeki depremden sonra da ülke genelinde olduğu gibi, Eskişehir’de de depremle ilgili önlemler, sürekli gündemde oldu. Ancak bir müddet sonra unutuldu.

               Depreme, hazırlıklı olma kavramı, sürekli, kalıcı ve çok geniş kapsamlıdır; bireyden, devlete kadar çeşitli kurum ve kuruluşların, görev ve sorumluluklarını içerir; geniş bir alanda uzman katkısı gerektirir.

Depreme, hazırlıklı olmanın reçete niteliğinde, basit bir çözümü de yoktur. Ancak deprem öncesi çalışmalar zamanında, yerinde, yeterli, sürekli ve bilimsel temele dayalı olarak doğru ve iyi yapılırsa, deprem sonrası çalışmalar da, o denli az olur ve depremin, yıkıcı etkisi en aza indirgenir. 

Eskişehir’de, 17 Ağustos Depremi’nden sonra gündeme gelen, yeni yerleşme alanlarının belirlenmesi, yeni yatırımların yapılacağı alanlar ve altyapı tesislerinin güzergâhları gibi konularda, görüş ve öneriler, bugüne kadar hayata geçirilmedi. 

Eskişehir’de,  Sivil Savunma ve İl Acil Yardım Ekipleri ve Sivil Savunma yükümlülerinin eğitimleri sürekli olarak yapılmaması planlanmasına rağmen bir müddet sonra unutuldu. Oysa Eğitimlerin tatbikatlarla pekiştirilmesi gerekirdi.

17 Ağustos depreminden sonra, Sivil Savunma depoları kurularak, gerekli araç-gereç ve malzeme stokları yapılacaktı. Ayrıca kent düzeyinde etkin, bir “Haber Alma ve İkaz Sistemleri”, ilgili sivil ve resmi kuruluşlar ile koordine edilerek kurulacaktı.. Belediyelerdeki itfaiye teşkilâtları, bir afet anında kurtarma ve ilk yardım yapacak şekilde yeniden örgütlenecek donatılmalı ve eğitilecekti.

Eskişehir, yerleşim bölgeleri titizlikle belirlenmelidir. Konutlar gevşek toprağa sahip meyilli arazilere yapılmamalıdır. Yapılar deprem etkilerine karşı dayanıklı inşa edilmelidir. Bu nedenle de Yapı Tekniğine ve İnşaat Yönetmeliğine uygun olarak yapılmalıdır.

İmar planında konuta ayrılmış yerler dışındaki yerlere ev ve bina yapılmamalıdır. Mevcut binaların dayanıklılıkları artırılmalıdır Konutlara deprem sigortası yaptırılmalıdır

Eskişehir’ de, iki basit kuralı ve şarta ihtiyaç vardır. İlki “ SAĞLAM ZEMİN ÜZERİNDE OTURMAK”  diğeri  “ SAĞLAM BİNADA OTURMAK” Bu iki unsur, birbirini tamamladığında, Japonlar ve diğer ülkelerde olduğu gibi, ya da depremle yaşamaya mecbur olan, ancak söz konusu iki basit kuralı ve şartı yerine getiren, toplumlar gibi,  bizler de evlerimizde daha rahat oturabiliriz

Eskişehir’ de, deprem gerçeği, yıllardır, masaya yatırıldı ve deprem konusunda çalışan uzmanlar, sürekli bir araya geldi ve Eskişehir’de, 1998 yılından önce yapılan binaların güçlendirilmesi gerektiği de hep söylendi. Ancak Eskişehir’ de, depremle ilgili sürekli kalıcı ve sonuç alıcı tedbirler alınmadı.

               Depreme, hazırlıklı olma kavramı, sürekli, kalıcı ve çok geniş kapsamlıdır; bireyden devlete kadar çeşitli kurum ve kuruluşların, görev ve sorumluluklarını içerir; geniş bir alanda uzman katkısı gerektirir. Depreme, hazırlıklı olmanın reçete niteliğinde, basit bir çözümü de yoktur. Ancakdeprem öncesi çalışmalar zamanında, yerinde, yeterli, sürekli ve bilimsel temele dayalı olarak doğru ve iyi yapılırsa, deprem sonrası mal ve can kaybı, o denli az olur ve depremin yıkıcı etkisi en aza indirgenir.

Eskişehir Jeoloji Mühendisleri Odası Şube Başkanı Prof. Dr. Can AYDAY: “Eskişehir ve İlçelerinin Deprem Tehlike Haritasını çıkardık. Bu konuda bir çalışma yapılmadı.” Diyerek ilgileri ve kamuoyunu bilgilendirdi.

Ayrıca Prof. Dr. AYDAY “ Eskişehir il sınırı içinde deprem tehlikesi açısından Tepebaşı, Alpu, Mahmudiye, Mihalgazi ve İnönü ilk beş sıra içinde.   Eskişehir’de 6,4 büyüklüğünde deprem bekleniyor. Eskişehir’de depremin tekrarlanma periyodu 70 ile 90 yıl arası. Son deprem 1956’da olduğuna göre 2026 ve 2046 arası deprem riski yüksek görünüyor. Dedi.

Eskişehir halkı, oturduğu binanın ne kadar sağlam olduğunu öğrenmelidir. Eğer bina, depreme yeterince dayanıklı değilse, dayanıklı duruma getirilmesini sağlanmalıdır. Çünkü dayanıklı binalar hayat kurtarır.

Diğer yandan toplum olarak,  Erzincan, Dinar, Ceyhan, Marmara  ve Maraş depremlerinden, ders almadığımız gibi, bu depremlerde yaşananları ve sonrası alınan önlemler de bir müddet sonra unutuluyor.  Oysa ünlü Japon Fizikçi Torahiko TERAD, "DOĞAL AFET. UNUTULDUĞU ZAMANA GELİR" demiştir.  

Eskişehir’de halkımız, özellikle de ilgililer, vaat ve söylemi, bir tarafa bırakıp, depremle ilgili olarak, bir an önce üzerine düşeni yapmalı, somut, sürekli ve kalıcı tedbirler alınmalıdır. Çünkü depremlerle ilgili önlemler, ihmale gelmez.