TBMM, 29 Ekim 1923 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda bir değişiklikle, yönetim biçimini Cumhuriyet olarak ilan etti. Hariciye Vekâletince, 2 Şubat 1925’de bir kanun teklifi ile 29 Ekim’in bayram olması önerildi.
Cumhuriyet Bayramı, 19 Nisan'da ise TBMM tarafından kabul edilerek, o günden sonra milli bayram olarak kutlanmaya başlandı. 29 Ekim 1925’ten bugüne kadar resmi ve milli bir bayram olarak kutlanmıştır. Bugün de Cumhuriyetimizin, 101. yılını milletçe kutluyoruz.
Cumhuriyet yönetimi, seçim esasına dayanan, bir idare şeklidir. Bu seçim de gerek seçme, gerekse seçilme, hakkı bakımından belli bir kişiye, belli bir zümreye, belli bir sınıfa ait değildir; bütünüyle millete aittir. Bu rejim her şeyden önce kişi, zümre ve sınıf yararını değil, kamu yararını ön planda tutan, bir yönetim şeklidir.
Türk milleti, asırlar boyunca kendi hâkimiyetini, kendi iradesini kullanmasına mani olan monarşi, oligarşi gibi, rejimlerin, acılarını çekmiş ve sonunda, kendine, en uygun yönetim şeklinin cumhuriyet olduğunu görmüştür.
Cumhuriyet, bir ulusun kayıtsız şartsız egemenliğini, kendi elinde tuttuğu sistemin adıdır. Cumhuriyet idaresinde halk kendi seçtiği temsilciler tarafından yönetiliyor.
Atatürk’ün, ilkelerinden biri olan cumhuriyetçilik, devlet idaresinde, millî egemenliği, millî iradeyi ve hür seçimi esas kabul eden ilkenin adıdır. Bu ilkenin, yönetim biçimi ve siyasal rejim olarak ifadesi cumhuriyettir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri anayasalarımızda yer almıştır. 1982 Anayasası’na göre, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milli birlik ve beraberlik, milli devlet olmak, Türk milliyetçiliğine bağlı olmak, insan haklarına bağlılık, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlılık, demokratik sosyal hukuk devleti lâiklik, kuvvetler ayrımı yanında devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, resmi dilin Türkçe olması ve başkentin Ankara olması, olarak yer almıştır.
Çağdaş anlamıyla cumhuriyet, din ve devlet işlerinin, birbirinden bütünüyle ayrıldığı, lâik düzenleri simgelemektedir. Gerçek anlamıyla, cumhuriyet bir halk yönetimidir. Cumhuriyet fazilettir, dolayısıyla fazilet yüksek insani değerlerin tümüne sahip olmak demektir. Cumhuriyet, çağdaş ve uygar olmaktır.
Anayasamızca da benimsenmiş olan, kuvvetler ayrılığı ilkesi, egemenlik yetkisinin, devlet erkleri arasında, hiyerarşik olarak değil, işbölümü ve işbirliği içerisinde kullanılması olarak tanımlanmıştır. Yasama yürütme ve yargı erkleri, önceleri tek bir otorite tarafından kullanılırken; demokrasi düşüncesinin gelişmesi ve cumhuriyet idaresi vasıtası ile erklerin birbirinden bağımsız çalışması olgusunu gerçekleşmiştir. Bu ilkenin, temel amacı, egemenliğin bir kimsede, zümrede, erkte toplanmasına izin verilmemesidir.
Cumhuriyet, erdemli insanların rejimidir. Türk ulusunun, yaratılışına, en uygun olan yönetim cumhuriyettir. Demokrasi ilkesinin, en yeni ve akıcı, uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriyettir.
Elbette Cumhuriyeti korumak, kolay değildir. Nitekim Atatürk "Cumhuriyet; düşünce, bilim, teknik ve beden yönünden güçlü, yüksek karakterli koruyucular ister" uyarısıyla; her türlü oyunlara karşı uyanık olunmasını öğütlemiştir.
Cumhuriyet rejimi, her şeyden önce kişi, zümre ve sınıf yararını değil, kamu yararını ön planda tutan, bir yönetim şeklidir. Egemenlik de millete aittir.
Nitekim ATATÜRK, " Egemenlik hiçbir mana hiçbir şekil ve hiçbir renk ve işarette ortaklık kabul etmez. Kuvvet birdir; o da milletir. Egemenlikte, kayısız ve şartsız milletindir." demiştir.
Geçmişte, sanal aydınlar, "İkinci Cumhuriyet " saçmalığı ile ortaya çıktılar. Liberal aydın denen, bu kesimlerin, demokrasi, insan hakları ve Kürt sorununa yönelik çözüm önerileri, AB’ye, tam üye olmanın, şartı olan Kopenhag Kriterlerini gündeme getirdiler...
Cumhuriyetle ilgili, olumsuz bir gelişme de Cumhuriyet Bayramı, resmi bayramlar yönetmeliğinden çıkarılmış, ulusal gün ve bayramların, okullarda kutlanma zorunluluğu kaldırılmış ve okul yönetiminin inisiyatifine bırakılmıştı.
Cumhuriyet, karanlıktan aydınlığa çıkmak, uygar, çağdaş olmaktır. Cumhuriyet, halkçıdır. Halkın olmadığı yönetimlerde Cumhuriyet yoktur. Türk halkı, Atatürk’ ün, " EGEMENLİK, HİÇBİR MANA, HİÇBİR ŞEKİL VE HİÇBİR RENK VE İŞARATTE ORTAKLIK KABUL ETMEZ, Kuvvet birdir; o da millettir. Egemenlikte, Kayıtsıız ve şartsız milletindir." Hedefine sahip çıkmalıdır.
Türk Milleti, Cumhuriyet rejimi ile kazandığı değerleri, vazgeçilmez unsuru olarak benimsemelidir. Çünkü karşılaştığı sorunları, Cumhuriyet’e, olan sadakati sayesinde, birlik ve berberliğinden, ödün vermeden aşmayı bilmiştir. O nedenle de Atatürk’ün kurduğu çağdaş, demokratik ve laik cumhuriyeti, ebediyen yaşatmak, her Türk vatandaşının, özellikle de gençlerin, asli görevi olmɑlıdır.
Ülkemizde, Cumhuriyet Bayramı ve resmi bayramlar, yönetmelikten neden çıkartıldı ve okul yönetiminin, inisiyatifine bırakıldı, diyanet hutbelerde niçin yer vermiyor, en iyi bu kararı alanlar ve hutbeyi hazırlayanlar bilir ama, Cumhuriyet kavramı, insanlarımıza özellikle de çocuklarımıza, öğretilmesi gerekir. Bu da ancak Cumhuriyet Bayramı gibi, etkinliklerle, insanımıza ve çocuklarımıza benimsetilir.
Nitekim ATATÜRK,” Ey, Türk gençliği! Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni, sonsuza kadar korumak ve savunmaktır “ diyerek, Türk gençliğine, yurt bütünlüğünün, Türkiye Cumhuriyeti’nin, sonsuza kadar korunup savunulması gibi çok önemli, bir görev ve sorumluluk vermiştir.
ATATÜRK’ ün, ebediyen, koruyup savunma görevini verdiği, Türk Gençliği; bilgisi, düşüncesi, inancı, özgür, yüksek karakterli, sağlam yapısı ile cumhuriyetle ilgili yükümlülüğünün bilincindedir. Çünkü bu ülke ve cumhuriyet Atatürk'ün Türk gençlerine emanetidir ve cumhuriyeti korumada, en büyük görev de gençlere düşmektedir. Atatürk’ ün söylediği gibi, muhtaç olduğun kudret de damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun…