Samimiyetle ifade ediyorum güzel ve yerinde değişiklikler oluyor.
Ama lütfen anlamak için dinleyelim ve okuyalım. Biliyorum marifetli bir iş ama yeter ki niyetimiz olsun, bence hepimiz bu konuda mahiriz.
Efendim takip ettiğiniz üzere Şehir Gazetesi olarak Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel hocamın kendilerinin samimi ifadeleri ile hasbihal gerçekleştirdik.
Kendisine yönelttiğim sualler arasında Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi ile alakalı gerçekleşmesi muhtemel değişiklikleri konuştuk.
Gerçekleştirdiğimiz bu sohbet aslında iyi bir kılavuz oldu ama gündemden ısrarla düşürülmeyen bu mevzuya bizzat cevap aramış biri olarak bu kez de biz anlatalım.
Açıköğretim Fakültesi kapanıyor mu ?
HAYIR…
Açıköğretim Fakültesi taşınıyor mu?
HAYIR…
Bunların hepsi spekülasyon…
Mevzunun aslı şöyle dostlar,
Öğrencilerin kayıt yenilemeden tutun da, belge almalarına ya da diğer tüm işlemler hâlihazırda çevrimiçi mobil cihazlardan 7/24 gerçekleştiriliyor.
Ders kitapları dijital olarak temin edilirken, uygulamalı derslere bile yine çevrimiçi katılım sağlıyor hatta yine dijital ortamda sınav yeri merkezlerini tercih edebiliyorlar.
Diğer taraftan öğrenme malzemelerinin üretiminden, sınav sorularının hazırlanması ve öğrencilerin alabileceği tüm destek programı öğrencilerin kolaylıkla erişebilmesi, zamandan kazanabilmesi için yine çevrimiçi mobil uygulama üzerinden erişime açık.
Yani bu bünyede fiziki anlamda kimsenin evinden çıkıp bir büroya, o büroda uzayıp giden sıraya girmeye, o bankodan diğerine gitmesine zaten gerek yok.
Fiziksel büroda verilecek hizmeti çok daha kısa bir zamanda üstelik aynı anda herkese sunan bu çevrimiçi sistem büyük kolaylık.
Zamandan ve mekandan bağımsız, istediğiniz yerde, istediğiniz zaman diliminde evinizde, odanızda veya nerede isterseniz hizmet alabileceğiniz tıkır tıkır işleyen bir sistem var.
Diğer taraftan “değişiklik” denilince zeminde de bir değişiklik yok, sistemde de…
Programlarda olması muhtemel değişiklikler düşünülüyor.
Düşünülüyor cümlesi birkaç kez yankı yapmalı burada.
Yani YÖK son sözü söylediği zaman.
Benim anladığım kadarı ile söyleyeyim,
Hani şu işimize geldiğinde övüne övüne ağzımızdan büyüye büyüye çıkan havalı cümleler var,
“Günümüz çağı, internet çağı”
ya da “hangi devirdeyiz yahu?..” diye devam eden.
İşte tam da bu devre dair bir takım güzel değişiklikler var.
Bilek gücüyle koca bahçeyi on günde çapalamak başka,
Ya da traktör ile o bahçeyi yarım saatte sürmek başka ya mesela,
Yazdığın mektubun bir haftada gidip, cevabının da bir haftada geldiğini düşünürsek,
İki haftalık hal hatır sormanın avucumuzun içindeki telefon sayesinde çevrimiçi konuştuğumuz hatta sosyal medyada hükümeti devirip yenisini kuranların, ticaretin, danışmanlığın, eğitimin her şeyin zemini olan bu dijital devre uygun bir takım dersler düşünülüyor olabilir.
Kalmadı tabii ki öyle etamin işi, iki düz bir ters dersleri.
Tekrar edeyim,
“Hangi devirdeyiz?”
Hülasa demem o ki,
Bu devrin ileriyi görenleri, bu devrin nesline talep edecekleri, ileriye dönük ve gerçekten istifade edilebilecek, tercih edilebilecek yeni programlar hazırlıyorlar.
El sanatları da ölmüyor, pazarlama da, otelcilik de, ev ekonomisi de, çocuk gelişimi de..
Daha çok diriliyor.
Ama dijital de…
Yani ilk kurduğum cümleyi tekrar edeyim,
“Samimiyetle söylüyorum güzel ve yerinde değişiklikler oluyor.”
Siz bu satırları okurken ben tüm bu değişikliklerin memnuniyeti ile fişe takılı kahve makinemin düğmesine bastım ve kendime bir keyif kahvesi yaptım.
Bakın kahve bile dijital…
Hangi devirdeyiz yahu?