Bu yazımda size bilinen en karmaşık şeyden bahsetmek istiyorum: insan beyninden. Sert bir kabuğun içerisinde korunan bu yumuşak, kıvamsız, vıcık vıcık yapı bütün algılarımızın, düşüncelerimizin, duygularımızın, her şeyimizin merkezidir. Yaklaşık 1400 gram ağırlığında olan beynimizin içeriği şu şekilde:

1 lt su, 160 gr yağ, 110 gr protein, 15 gr şeker, 10 gr tuz. Hepimizin mutfağında kolayca bulabileceği malzemelerden oluşmuş yapı, üzerine canlılık dediğimiz kimsenin hakkında çok şey bilemediği özellik eklenince öyle organizasyonlar ve bağlantılar kuruyor ki kâinatta bilinen en karmaşık şeyi oluşturuyor.

Sinir bilimci Prof. Dr. Sinan Canan hocanın bir sözü var:

“Beynimiz onu anlayabileceğimiz kadar basit bir şey olsaydı bizler yine muhtemelen onu anlayamayacak kadar basit yaratıklar olacaktık.”

Beyin kabaca 3 bölümden oluşuyor:

1- Beyin sapı: Bu bölge beynin en alt düzeyde iş gören ama en temel yaşamsal işleri yöneten yeri. Nefes alıp verme, kalbin atması, kan basıncımız gibi şeylerden sorumlu. Burası beynin bilincimizle hâkim olamadığımız ama en önemli kısmı. Buraya sürüngen beyni de deniyor.

2- Limbik sistem: Buraya memeli hayvan beyni de deniyor. Burası beynin orta kısmı ve duyguları yöneten yer. Her memeli hayvanda bulunan 6 duygu burada. Bunlar mutluluk, öfke, iğrenme, şaşırma, korku ve üzüntü. Kararları verirken bu bölge baskın rolü oynuyor. Biz çoğu zaman düşünüp aklı başında kararlar verdiğimizi zannetsek de aslında karar veren limbik sistem ve duygularımız oluyor.

3- Beyin kabuğu: Burası sadece insanlarda kalın bir şekilde bulunan bölge. Burası duyularımızı bilinçli olarak algılama ve anlam çıkarma bölgesi. Buranın en önemli kısmı da frontal lob dediğimiz beynin ön bölümü. Burası sosyal yaşam, dil konuşma, ahlak kuralları, din, gelecek planları, dil öğrenme, yazı, okuma gibi kısımları yönetiyor.

Bir insan ancak duygu varsa öğrenebilir. Bir konuda tutkusu olmayan insan o konuyu öğrenemez. İnsanda beynin kabuğu öğrenir ama beyinin tüm bölümleri arasında bağlantılar vardır. Limbik sistem o duyguyu ve tutkuyu vermeden beyin kabuğu tek başına öğrenemez, öğrense bile unutur. O yüzden insan sadece severek yaptığı ve merak ettiği şeylerde başarılı olabilir.

Beynin en önemli özelliği içindeki nöronların sürekli olarak yeni bağlantılar kurmasıdır. Buna “beyin plastisitesi” denir. Siz benim yazımı okurken bile beyninizde sürekli yeni bağlantılar kuruluyor. Öyle ki okul bitince bir ay tatile gönderilmiş çocukların tatil dönüşü beyinlerinin %10 küçüldüğü görülmüş. Piyano öğretilen kişilerin iki hafta sonra incelemesi yapıldığında beyinlerinin piyano ile ilgili kısımlarında ciddi büyümeler saptanmış. Beynimizin içindeki milyarlarca nöron sürekli olarak aktif bir şekilde yüzbinlerce bağlantı kuruyor. Ağırlık kaldıran bir insanın kaslarının gelişmesi gibi beyin de kafayı kullandıkça gelişiyor.

Beyin yeni bağlantılar kurarak öğreniyor demiştik ya, işte o bağlantıları kurma hızı da zekâdır. Zeki insanların beyinlerinde hem nöron sayısı hem de bu nöronların bağlantı kurma hızı daha fazladır. Zeki insanlar beyinleri daha dinamik olduğu için hızlı öğrenirler.

Zekâ anne ve babadan ortak geçer yani codominancedır. Yine de annenin üreme hücresi babanınkinden çok daha büyük olduğu için ve çocuğun anne ile olan ilişkisi baba ile olan ilişkisinden çok daha kuvvetli olduğu için anneler bir çocuğun zekasında çok daha büyük etkiye sahiptir. Bu yüzden zeki olmayan bir kız ile evlenirseniz çocuğunuz büyük ihtimalle zeki olmayacaktır.

Bir kadının sosyal ilişkileri ne kadar iyiyse genellikle zekâsı da o kadar iyidir. Kadınlarda duygusal zekâ ile bilişsel zekâ doğru orantıda seyreder. Erkeklerde ise her zaman paralel seyretmez. Bilişsel zekâsı çok iyi bir erkeğin insani ilişkileri çok kötü olabilir.

Beyin bir insanın vücudunun %2’sini oluşturur ama vücudun günlük aldığı kalorinin %20’sini harcar. Bu anlamda en çok enerji kullanan organımızdır. Yine de beyin sadece 20 wattlık bir ampul kadar enerji harcar. Uzmanlar beyinin yaptığı işleri bir alete yaptırırsak koca bir şehrin harcadığı kadar enerji harcamamız gerektiğini söylüyorlar.

7 yaşına kadar çok hızlı bağlantılar kurabilen beynimizde daha sonra öğrenme yavaşlar fakat ergenlikte tekrar coşar. Ergenler ve küçük çocuklar çok hızlı öğrenirler. Ben 4 yaşındayken annem bir namaz suresini bana üç kere sesli okur, öyle yatırırdı. Sabah kalktığımda o sureyi ezberlemiş olurdum. Şimdi böyle bir şey yapabilmem imkânsız.

Âşık olmak beyinde sinir büyüme faktörünü arttırarak bir anda zekâ patlaması yapar. İşte bu yüzden büyük besteciler, şairler, sanatçılar genelde âşık olduğu zaman sanatlarında zirveye çıkarlar.

Dil öğrenmek beyni en iyi geliştiren şey. İkinci Dil bilenlerde alzheimera yakalanma oranında %50 düşüş görülmüştür.

Dünyadaki canlılar içerisinde sadece insanlar hazzı erteleyebilirler. Gelecekteki daha büyük bir ödül için o anki küçük ödülleri erteleyen insanların beyinleri hem daha gelişmiştir hem de bunu yaparak daha da büyük gelişim gösterirler. Bununla ilgili meşhur “marshmallow testi” var konu uzamasın diye onu anlatmayacağım başka bir yazıya inşallah. Araştırmanızı öneririm.

Dengeli beslenme, spor yapma, diş fırçalama, 7 saat düzenli uyku beyne en iyi gelen şeyler. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur atasözümüz doğrudur. Uyurken beyin gün içerisinde öğrendiğimiz bilgileri tekrar eder ve depolar. Nasıl depoladığı henüz bilimsel olarak bilinmemektedir.

Aralıklı orucun beyni geliştirdiği tespit edilmiş. Ramazan’da oruç tutmamızın beyin gelişimine olumlu etkisi var.

Etrafında güvenebileceği kişiler bulunan insanların, yalnız ve güvensiz insanlara oranla beyin yapısı çok daha iyiymiş.

Kırmızı üzümde bulunan “resveratrol” isimli birleşiğin beyin sağlığına çok iyi geldiği biliniyor. Her gün bir avuç kırmızı üzüm yiyin. Marketlerden kırmızı veya siyah kuru üzüm alabilirsiniz.

Beyine en büyük zarar veren şeyler ise şunlar:

1- Depresyon: Depresyonda kaldıkça beyin hızlı bir şekilde küçülür. O yüzden olabildiğince çabuk depresyondan çıkmamız gerekiyor. Bununla ilgili “Daha Mutlu Hissetmemiz Mümkün Mü?” İsimli yazımı okumanızı öneririm.

2- Alkol: Beyinde insanlığın merkezi kabul edilen beynin ön lobunu devre dışı bırakır, bunun sonucu olarak insan oto kontrolünü kaybeder, geriye sadece hayvan beyni dediğimiz limbik sistem kalır. Ayrıca alkol beyin sıvısında su kaybına neden olur, bu yüzden içki içen insanların ertesi gün başı ağrır. Beyin sağlığı açısından alkolün yararlı dozu yoktur.

3- Sigara: Beyni besleyen damarları bozar, beyni yaşlandırır. Bütün vücudu bozduğu gibi beyni de bozar.

4- Pornografi ve Uyuşturucu: Beynin ödül sistemini bozarak ciddi zarar veriyorlar. Beyin kabuğunda incelmeye, beynin gri maddesinde azalmaya neden oluyorlar.

5- Entelektüel hayat yaşamamak: Kafayı çalıştırmazsanız, boş işlerle ilgilenirseniz beyin küçülüyor. İşleyen demir ışıldar.

6- Kafaya darbe almak: Etkisi hayat boyu süren hasarlar verir. Vurdulu kırdılı sporlardan, topa kafa atmaktan kaçınılmalıdır.

7- Ailelerin bir çocuğun merak duygusunu bastırması.

Beynin kendisinin duyu özelliği yoktur. Bir insanın kafatasını açıp beyninin içerisine ışık tutarsanız göremez. Beynin içerisine bağırırsanız duymaz. Beyni kıtır kıtır kesseniz onu bile hissetmez. Bu anlamda başınız ağrıdığı zaman beyniniz ağrımaz, beyni saran beyin zarı ağrır. Beyin kapkaranlık ve sesiz bir ortamda duyu organlarından gelen elektrik sinyallerini yorumlayarak çevre ile etkileşimde olmamızı ve hayatta kalmamızı sağlar.

Beynin en büyük özelliği hafızadır. Size pizzacının kuryesi kaza geçirdi ve öldü deseler, yazık der geçersiniz. Ama size 2 gün önce pizza getiren kurye çocuk öldü deseler, o çocuk hafızanızda yer edindiği için, çok üzülürsünüz. İnsanların bizim için değerini belirleyen şey hafızamızda yer edinmeleridir.

Her gün evde oturup dizi izlerseniz beyniniz dizi olur. Her gün saatlerce sosyal medyaya girerseniz beynininiz sosyal medya olur. Her gün dedikodu yaparsanız beyniniz dedikodu olur. Faydalı içeriklerle ve faydalı insanlarla bir arada olursanız da beyniniz olumlu şekilde değişecektir. Bol bol okuyun, internetten faydalı videolar izleyin, bilim insanlarını, felsefecileri, akademisyenleri takip edin, dil öğrenin. Size en yakın kişilerin ortalamasısınız. Bu yüzden güzel ahlaklı, kaliteli ve entelektüel insanlarla beraber olmaya gayret gösterin ki siz de bu durumdan olumlu etkilenin. Sigmund Freud’un dediği gibi “çevresi değişmeden insan tek başına değişemez.”

Unutmayın:

"Her insan kendi beyninin heykeltıraşıdır."

-Santiago Ramón y Cajal

Bu yazımı yazarken;

Prof. Dr. Sinan Canan hocanın “Değişen Be(y)nim” isimli kitabından,
Doç. Dr. Oytun Erbaş hocanın “Psikiyatrinin Kara Kitabı” isimli kitabından istifade ettim.