Bazı kelimeler, yalnızca anlamlarıyla değil, hissettirdikleriyle de derin bir iz bırakır. İşte “saudade” böyle bir kelime. Portekizce ve Galiçyaca kökenli bu sözcük, bir şeyin ya da aşık olan bir kimsenin yokluğunda hissedilen derin duygusal durumu, özlemi ifade eder. Fakat bu özlem, sadece bir kavuşma umudu taşımaz; aksine, o şeye ya da kimseye asla kavuşulamayacağı hissini de derinden barındırır. Bir şehir bu hissi size verebilir mi? Eskişehir’i düşününce, bu soruya tereddütsüz “evet” diyorum.
Eskişehir, yıllardır çok şeyin değişmediği ama her şeyin bir şekilde farklı hissettirdiği bir şehir. İnsan bazen bir şehirle ilişkisini yeniden düşünmek zorunda kalır. Eskişehir, yılların getirdiği değişimleri sindirememiş bir şehir gibi hissettiriyor. Bu, bir nostalji duygusundan daha derin; sanki şehir, geleceğe dair bir vizyonu yitirmiş durumda. Eskişehir için duyulan saudade, sadece geçmişteki anılara değil, şehrin hak ettiği çok daha çağdaş bir geleceğe duyulan bir özlem gibi.
Yıllardır Eskişehir, çoğu kişi tarafından “yaşanabilir bir şehir” olarak tanıtılıyor. Ancak bu ünvan, gerçekten hak edilmiş mi? Belediyecilik ve yerel yönetim düzeyinde, şehrin sadece kozmetik dokunuşlarla yetindiği açık. Oysa bir şehrin kimliği, sokaklarına, meydanlarına ve kamu hizmetlerine kazandırılan anlamlı değişimlerle inşa edilir. Eskişehir’de ise uzun yıllar boyunca siyasilerin ve yerel yöneticilerin şehrin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak yerine, var olanı muhafaza etmeyi tercih ettiği görülüyor.
Tramvay projeleri, Porsuk çevresinin düzenlenmesi ve bazı kültürel etkinlikler, elbette Eskişehir’e önemli katkılar sağladı. Ancak bu adımlar, Eskişehir’in geleceği için yetersiz kaldı. Şehir, çok daha köklü değişimlere, yenilikçi şehircilik projelerine ve daha vizyoner bir yönetim anlayışına ihtiyaç duyuyor. Endüstriyel mirasın korunması, modern şehir planlaması, gençler için daha fazla yaratıcı alan ve halkın gerçek katılımını sağlayan bir yönetim anlayışı gibi temel unsurlar göz ardı ediliyor. Yıllardır şehrin simgesi olan şeylerin aynı kalması, bir istikrar değil; aksine bir tıkanıklığın işareti.
Bir zamanlar Eskişehir’in yenilikçi ve çağdaş bir kent olma yolunda attığı adımlar, şimdi yerini tekrara ve statükoya bırakmış durumda. Şehirde yeni bir meydan, yenilikçi bir toplu taşıma ağı ya da fark yaratan bir kentsel dönüşüm projesi görmek şimdilik sadece bir hayal gibi. Bugün, birçok şehir daha akıllı sistemlerle donatılırken, Eskişehir hala geçmişe duyulan bir nostaljiyi yaşatarak ayakta kalmaya çalışıyor.
Saudade hissi, bu noktada daha da belirgin hale geliyor. Eskişehir’in geçmişinde bir yenilik ruhu, bir dinamizm vardı. Ancak bugün, bu ruhu yeniden bulmak zorlaştı. Eskişehir hala güzel, hala yaşanabilir bir şehir; fakat şehrin geleceği için daha fazlası yapılabilir.