Ülkemizde 33 adet pancar şekeri fabrikası bulunmaktadır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığına bağlı Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş'ye ait 25 fabrikadan 10'u 2018 yılında yapılan özelleştirme ihaleleri ile özel sektöre devredilmiştir.
Bugün ülkemizde, 33 şeker fabrikası; devlete ait 15, özel sektöre ait 12 ve pancar kooperatiflerine ait 6 olmak üzere faaliyet göstermektedir. Mevcut durumda kapasiteye göre kamunun sektör payı %37, kooperatif fabrikalarının payı %36, özel fabrikaların payı ise % 27 olmuştur.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığına bağlı Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş'ye ait 25 fabrikadan 10'u 2018 yılında yapılan özelleştirme ihaleleri ile özel sektöre devredilmiştir. Gerekçe olarak da şeker fabrikalarının zarar ettiği öne sürülmüştü,
Oysa Şeker Fabrikaları eski Genel Müdürü, Sayın Seyit Yücel, “Şeker Fabrikaları özelleştirilmesin” konulu panele konuşmacı olarak katılarak ‘şeker fabrikaları zarar ediyor’ söylemlerine katılmadığını, fabrikaların devlete yük olmadığını söyledi.
Şeker fabrikalarının birliklere devredilmesini de isteyen Sayın Yücel, fabrikaların gittiği her yere teknolojiyi de götürdüğünü aktardıktan sonra, “Özelleştirmeye karşı değiliz. Özel sektöre saygımız var. Yalnız biz diyoruz ki; ‘Bunları alacak olanlar yerli ve milli sermaye sahibi olsun. Fabrikalar birliklere devredilsin” dedi.
Şeker Fabrikalarının, özelleştirilmesi ile ilgili olarak TÜSİAD’ın, 48. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sayın Tuncay Özilhan da “Türkiye üretmiyor. Hem tarım, hem de sanayi üretiminde kan kaybediyoruz. 1990’larda, tarım ve sanayinin gayri safi yurtiçi hasıla içindeki payı, yüzde 40’ların üzerinde iken, bu oran yüzde 30’ların altına indi. Üretmeden tüketiyoruz. Tüketmek için de borçlanıyoruz. Fabrika arsaları ve tarlalarda inşaatlar yükseliyor” eleştirisini yapmıştı.
Ayrıca şeker fabrikaların, kamuoyunda hiç tartışılmadan, ABD merkezli 'Cargill Raporunun' ardından, satışa çıkarılmış olması manidar bulundu. ABD merkezli Cargill raporunda, şeker fabrikalarının, biran önce özelleştirilmesi istendiği söyleniyordu.
Oysa şeker pancarından üretimin en fazla yapıldığı ülkelerden biri de ABD’dir. Bu ülkede şeker üretimi, şahısların eline bırakılmayacak kadar, stratejik öneme sahiptir. Üretim ise halen hammadde üreticileri tarafından yapılmaktadır.
Avrupa birliği ise pancar şekeri üretiminde dünyada ilk sıradadır. Avrupa’nın pancar üretimi için daha uygun iklime sahip olan kuzey tarafında yer almaktadır. En verimli üretim alanları, Fransa’nın Kuzeyi, Almanya, Birleşik Krallık ve Polonya’da bulunmaktadır.
Şeker üreticisi ülkeler, sürekli olarak şeker üretimlerini arttırmaktadır. İran, Brezilya, Küba, Hindistan, Çin, Endonezya, Filipinler, Meksika, Tayland, Mozambik, Mısır, Kenya, Sudan, , ABD ve Rusya gibi ülkeler, pancar ve şeker kamışı üretim alanları ile şeker üretim miktarlarını arttırarak, bu süreci kendi lehlerine çevirmeye çalışırlarken, Türkiye’nin, Şeker Fabrikalarını satması ve pancar üretimine kota uygulaması, dikkat çekici olduğu kadar düşündürücüdür de.
Şeker pancarı, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de en fazla katma değer ve istihdam yaratan üründür. Şeker fabrikaları, sadece birer fabrika değil, 100 binlerce insanın ekmek kapısı durumundadır.
Şeker pancarı üreticilerin, yaş küspe hayvancıların, şeker de tatlandırıcı sektörünün lokomotifi konumundadır. Söz konusu, bu fabrikaları "Kar etmiyor" mantığı gerekçesi ile özelleştirmeye çalışmak, binlerce insanı, işsiz bırakırken, milyonlarca insanın sağlığını olumsuz etkileyecektir.
Türk Şeker’in, özelleştirme gündemine girmesi, ilk kez 22 Haziran 2000 tarihinde IMF’ye verilen niyet mektubu ile olmuştur. Mektup, 2000 yılı, Ağustos sonu itibariyle Özelleştirme İdaresine devredilecek işletmeler portföyüne, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’nin bazı fabrikalarının alınması hükmünü içermişti.
Şeker fabrikalarının özelleştirmesi, son 7 yılda, iki kez iptal edildi. İlk iptal Danıştay’ dan geldi. Danıştay 13. Dairesi’nin, 11 Ocak 2011’deki kararıyla, özelleştirme süreci durdu.
Bu karardan sonra, şeker fabrikalarıyla ilgili süreç bir kez daha başladı. 4 Eylül 2011’de çıkılan ilanlarla, ihalelerin 29 Kasım 2011’de nihai pazarlık görüşmeleri tamamlandı ve Malatya, Erzincan, Elazığ, Elbistan, Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba fabrikalarının satışı, Özelleştirme Yüksek Kurulu’na (ÖYK) sunuldu. ÖYK ise, 2012’de aldığı sürpriz bir kararla, 10 şeker fabrikasının, özelleştirme ihalesini iptal etmişti.
Şeker fabrikaları, özelleştirilmemeli, pancarın yetiştirilmesinden, şeker üretim ve pazarlanmasına kadarki tüm süreçte, üreticilerin, söz ve karar sahibi olacakları, bir örgütlenmenin, egemen olması için, yeniden yapılandırılmalıdır.
Şeker pancarı, dünyada ve ülkemizde tarıma dayalı sanayi üretiminde stratejik rol oynamaktadır. Şeker sadece ekonomik bir ürün olmayıp sosyal etkileri olan birçok sektöre girdi ve geniş istihdam olanağı sağlayan bir üründür.
Şeker fabrikalarının, özelleştirilmesi ilepancar üretimi, zarar görecek. Binlerce insanımızı, işsiz kalacak, küresel şirketlerin, çıkarlarına da hizmet edilecektir. Halkımızı, şeker yerine, nişasta bazlı şeker kullanımına mahkum edilirken, insanımızın, sağlığı da olumsuz etkilenecektir. En önemlisi de Şeker sanayi alanındaki, yılların, bilgi birikimi, teknolojisi ve yetişmiş insan gücünü de kaybedecektir.
Ülkemiz ekonomisine, yerli katma değer sağlayan, doğal şeker üretimiyle, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesine, büyük katkıları olan şeker sanayi sektörümüz, yılların kazandırdığı, bilgi birikimi alanında sahip olduğu teknoloji ve nitelikli işgücü ile dünya ekonomisinde, hak ettiği yeri mutlaka alacaktır.
Yeter ki Türkiye’de şeker sektörünün ve Türk Şeker’in içinde bulunduğu sorunlar, sektörün sürdürülebilirliği için çözüme kavuşturulsun, şeker ve makine fabrikaları, özelleştirilmeyerek “ÖZERK” yönetime kavuşturulsun.