Son iki hafta öylesine uzun geçti ki adeta bir sezona bedeldi. Tüm duyguları en uçlarda yaşadık. 2 Eylül’ün Manavgat’la berabere kalmasının ardından liderliğe yükseldik, ancak ardından Anamur karşısında aldığımız beraberlikle şampiyonluk hesapları değişti. Sonrasında Manavgat’ın Konya Ereğlispor’la berabere kalmasıyla tekrar 2 puan öne geçtik. Şimdi önümüzde tek bir hedef var: kalan 6 haftada sahaya çıkıp tarih yazmak. Bu şehrin ruhunda mücadele var, pes etmek yok!
Bu süreçte gerek yerel medya gerekse sosyal medya üzerinden futbolculara ve yönetime hadsiz eleştiriler yöneltildi. Haklı eleştiriler elbette olacak, ancak birçok yorumun anlamsız ve yıkıcı olduğunu görmek üzücüydü. Şampiyonluk yolunda ilerleyen bir takımın moral ve motivasyonunun düşürülmesi kimseye fayda sağlamaz.
Bu kritik dönemde Eskişehirspor’un iki önemli transfer yaptı. 2 Eylül Spor’dan transfer edilen genç ve yetenekli orta saha oyuncusu Emre Kılınç ve İstanbul Beylikdüzüspor’dan gelen 22 yaşındaki hücum oyuncusu Berk Zerenman. Berk’in hızı, defans arasına yaptığı koşular ve her iki kanatta oynayabilme yeteneği büyük avantaj. Bu iki transferin yerinde olduğunu ve takıma katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Ancak sahada gördüğümüz bazı eksiklikleri de göz ardı etmemek gerekiyor. Teknik direktör pas oyunu oynayacağını söylüyor ama ortada organize bir pas oyunu yok. Sezon boyunca iyi performans sergileyen Tusan ve Emre Kılınç kadroda yoktu. Erdi yerine Burçak neden hala forma süresi bulamıyor… Anamur maçında organize pas oyunundan eser yoktu. Hocamız göreve geldiğinde kadro yeterli, transfere gerek yok demişti ama son maçta Erdi forvete geçmek zorunda kaldı, ardından transferler yapıldı. Bu tutarsızlıklar, Eskişehirspor gibi büyük bir camianın kaldırabileceği şeyler değil.
Gelelim bir de hakem meselesine… Eskişehirspor, Anamur Belediyespor maçında hakem kararları nedeniyle önemli bir puan kaybı yaşadı. Necati Önal’ın golü ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Ancak izleyen herkes pozisyonun temiz olduğunu gördü. Bu sadece tek bir maç özelinde konuşulacak bir konu değil, sezon boyunca birçok karşılaşmada hakem hatalarıyla mücadele ettik. Verilmeyen penaltılar, yanlış ofsayt bayrakları ve rakiplere gösterilmeyen kartlar derken puan kayıplarımızın bir kısmı da adaletsiz yönetimlerden kaynaklandı. Kulüp, Türkiye Futbol Federasyonu'na başvurarak üst klasman hakem talep etti. Bu ligdeki takımlar bizim dengimiz değil, bunu boşuna söylemiyoruz. Sahada mücadelemizi veriyoruz ama masa başında kaybetmeye de niyetimiz yok. Biz, İstanbul takımları gibi özel ilgi istemiyoruz. Ancak Eskişehirspor gibi büyük bir camianın da hak ettiği saygıyı ve adaleti görmesi gerekiyor. Saha içinde ve dışında kimseye hakkımızı yedirmeden ve kimsenin hakkını yemeden şampiyon olmak istiyoruz. Biz mücadelemizi yalnızca futbolun güzellikleriyle vermek istiyoruz, masa başında değil.
Tüm eleştirilere rağmen Eskişehirspor yönetimini tebrik etmek istiyorum. Şampiyonluğu o kadar çok istiyorlar ki sahne arkasında birçok zorlukla mücadele ediyorlar görmediğiniz, bilmediğiniz fedakarlıklar var. Büyük camialar zor zamanlarda kenetlenmeyi bilenlerdir. Artık geriye bakmadan önümüze bakmalıyız. Sezonu ŞAMPİYON olarak tamamlamak için şehir olarak birlik olmalıyız. Çünkü Eskişehirspor, sadece bir futbol kulübü değil; bu şehrin ortak sevdası.
Değişmeyiz seni inan dünyalara
Seninle dalmışız en güzel rüyalara
Tarihte yok senin bir eşin benzerin
Aşığız armana şanlı ESKİŞEHİR’im
Var mı bizim kadar hakeden başkası
Söyleyelim artık şampiyonluk şarkısı
Duysun cümle alem inlesin Türkiye
Es Es Es Ki KiKi Eski Eski Es diye!