Alevilik, Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasının kadim inançlarından olup, bugün İran, Irak, Suriye, Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Saraybosna, Makedonya coğrafyasında yerleşik nüfus olarak yaşamaktadır.
Aleviliğin ne olduğu, nasıl başladığı, nasıl oluşturulduğu bilim dünyasında bir tartışma konusudur. Kimine göre Alevilik İslâm halifesi Hz. Ali ile başlarken, kimine göre bir Orta Asya Türk inancı olan Şamanizm’in Anadolu yorumudur. Kimilerine göre ise Alevilik Hititlerden bu tarafa varlığını sürdüren Anadolu coğrafyasının kadim bir inancıdır.
Alevilik; dördüncü halife Hz. Ali'nin soyundan gelen, onu diğer sahabeden ve diğer üç halifeden üstün tutan, Hz. Muhammed’in vasiyetiyle, Hz. Ali’nin imamlığa tayin edildiğini ileri süren ve imametin onun soyundan dışarı çıkmayacağına inanan bir inançtır.
Ülkemizde Alevilik, "Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan, Hz. Ali’nin adaletinden ayrılmayan, temelinde insan sevgisi bulunan, her dine, mezhebe, her inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk, farkı gözetmeyen, eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, laik, demokrat, eşitlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan” bir inanç sistemidir.
Alevi, İslam anlayışı; İslamiyet’in, Kuran’a dayalı, Hz. Muhammed’in buyruklarına göre İslam’ı, evrensel boyutuyla yorumlayıp, insanlığa, yeni kapılar açan, büyük düşünce felsefesine yol veren, ilahi Tasavvuf anlayışı ile hayat bulan bir inanç bütünlüğüdür.
Bu nedenle de Aleviler, tarih boyunca, haksızlığa uğramasına rağmen, çok hoşgörülü ve barıştan yana oldular. Terörizme karşıdırlar. Her zamanda, çağdaş, laik cumhuriyetten, yana oldular.
Alevi İslam anlayışı; Hoca Ahmet Yesevi, Ebul Vefa, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal ve Anadolu erenleri, Kuran’ı en iyi yorumlayan hikmet sahibi velilerin görüşlerinden ilham alarak, hayat alanı bulmuştur.
Alevî törenlerinin en büyüğü kadınların da katıldığı "cem ayinidir.” Cem, toplanma demektir. Canlar, cemale oturur ve dedenin önderliğinde on iki hizmet denilen ibadeti yaparlar. Cemler de kendi aralarında birlik cemi, görgü cemi, sohbet cemi, musahiplik cemi, nevruz cemi gibi cemlere ayrılır. Sazla deyişler çalınır, semah dönülür.
Aleviler İslâm’ı Hak Muhammet Ali inancı olarak görmektedirler. Bu İslâm’da ibadethane cem evi ve dergâhlardır. Yeryüzündeki her mekândır. Her alandır. Toplu ibadet cemdir. Alevilerin İslam’ında kadın - erkek ayrımı yapılmaz ve herkese “can” gözüyle bakılıp birlikte ibadet edilir. Kadir Gecesi'yle bağlantılı olarak üç gün ve Muharrem ayında ise on iki gün oruç tutarlar.
Ülkemizde Alevilere, yönelik önyargılar, büyük ölçüde azaldı. Bunda, en büyük neden, Alevilerin, Türk milletine bağlı, her türden gericiliğe karşı olması, özgürlük, laiklik, demokrasi, barış, emek, insan hakları, gibi, kavramlardan, en önemlisi de cumhuriyetimizin, demokratikleştirilmesi ve geliştirilmesinden yana taraf olmalarıdır.
İnançlar üzerinde, özellikle de mezhepler ile ilgili tartışma açmak veya hüküm yürütmek, inanç sahibi insanlarımızı incitirken, ülkenin birlik ve berberliğine de zarar verir. Toplumda, dinsel nefret yaratır.
Ayrıca Türkiye, Laik bir ülkedir. O nedenle de laik devlet sistemlerinde, "din" kamu hizmeti olarak kabul edilmez. Devlet, bir cemaatin dinsel gereksinimlerine, yönelik çalışamaz, kişilerin dinsel inançlarına, uygun davranabilmek haklarını güvence altına almakla yükümlüdür. Her türlü inanca da eşit davranmak zorundadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), CEM Vakfı’nın cami, kilise ve sinagoglarda olduğu gibi elektrik faturasından muaf tutulma talebinin Türk mahkemeleri tarafından olumsuz karşılanması üzerine, yaptığı başvuruyu karara bağladı. AİHM, cem evlerinin de ibadethane olduğuna ayrımcılık yapılamayacağına karar vermişti.
Cumhuriyetin kurulması ve laikliğin esas alınması ile Aleviler, rahat bir nefes almış, dört elle Atatürk’e sarılmışlardır. O nedenle her Alevinin evinde ve cem evlerinde mutlaka Atatürk’ün resimleri bulunur.
Salı günü, Eskişehir Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Sayın Kamer Ali DURUR’u ziyaret ettik. Sohbet süresince akılcılık, bilimsellik ve çağdaşlığı, her düşünce ve söyleminde hissettirdi.. Davranışı, düşünceleri, fikirleri ve icraatı ile de dikkat çekti.
Sayın DURUR, Vakıf için bir şanstır. Vakfı da layıkıyla temsil ediyor. Yaşantısı, davranışı, düşünceleri, fikirleri ve icraatı ile de örnektir. Demokratik, adil, vakur ve ciddi, güvenilir, saygın, kucaklayıcıdır. Milli menfaatleri ve milli bekayı her şeyin üstünde tutuyor.
İnsanlar arasında sevgi, barış, hoşgörü ve dostluk ortamının gelişmesine, toplumsal huzurun korunmasına, ulusal birliğin güçlenmesine katkı sağlamak amaçlı ile 1991 yılında, Hacı Bektaş Veli Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği kuruldu.
Çevreye ve topluma daha geniş ve çok yönlü hizmet vermek düşüncesiyle de 25 Mayıs 1995 yılında da kısa adı HABEV olan ESKİŞEHİR-HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI kurulmuştur.
HABEV, geçmişten günümüze çeşitli uygarlıklara beşiklik etmiş, doğu ve batı kültürleri arasında bir köprü görevi görmüş ve halen zengin bir tarihi mirası bağrında saklayan ANADOLU’da, Türk Kültürünün gelişip kökleşmesinde ve yayılmasında büyük emeği geçmiş HACI BEKTAŞ Veli’nin yaşamını kişiliğini ve çalışmalarını, öğretisini, dünya görüşünü ve değer yargılarını, kültürünü, düşünce birikimini, ögelerini ve töresini yurt çapında ve genelinde yararlı sonuçlar verecek şekilde tanıtmak amaçlıdır.
HABEV, eğitim, sağlık ve çeşitli kültürel konularda Kamu Kuruluşlarıyla işbirliği halinde ve kendi olanakları doğrultusunda faaliyet göstermektedir.
HABEV, kültür değerlerimize, tarihimize örf, adet ve manevi değerlerimize sahip çıkıyor, korumak, yaşatmak ve tanıtmak için her türlü fedakârlığı da yapıyor. Bilim, Teknoloji ve Eğitim alanındaki faaliyetleri de teşvik ediyor. İhtiyaç duyan öğrencilere de karşılıksız burs veriyor.
HABEV Başkanı, Sayın Kamer Ali DURUR ve ekibini kutluyoruz.