Eskişehir'de, bu yıl 18-24 Eylül'de kutlanan Ahilik Haftası dolayısıyla Valilik Meydanı'nda tören düzenlendi. Eskişehir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (ESESOB) bünyesinde gerçekleştirilen programda şiirler okundu, mehter ve folklor gösterileriler yapıldı.                            

                Her yıl, Eylül ayının, 3. Haftasında, tüm yurtta, Ahilik haftası kutlanır.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda, büyük rol oynayan ve 13’üncü yüzyılda görülmeye başlayan esnaf kuruluşu olan Ahilik,  Her yıl, çeşitli etkinlikle kutlanması, Ahilik geleneğinin yaşatılmasına ciddi katkıda bulunacak.
                 Ahilik, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, Anadolu’da yaşayan halkın sanat, ticaret ekonomi gibi, çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını, iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendine hasa kural/kurulları vardır.

               Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin ve güzel meziyetlerin birleştiği bir “Sosyo-ekonomik” düzendir.

                Ayrıca Ahiliğin, kendine has ilkeleri vardır. İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak, işinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak,  Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak,  şefkatli, merhametli, adaletli, faziletli, iffetli ve dürüst olmaktır.

                Öte yandan cömert ve kerem sahibi olmak, Küçüklere sevgili, büyüklere karşı edepli, saygılı olmak, büyüklük ve gururdan kaçınmak, ayıp ve kusurlarını örtmek, gizlemek ve affetmek, hataları yüze vurmamak,  dost ve arkadaşlara tatlı sözlü, samimi, güler yüzlü ve güvenilir olmak,  dost ve akrabayı ziyaret etmektir.

                  Öte yandan Ahilik, fakirlerle oturup kalkmaktan şeref duymak, Zenginlere, zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak, öncelikli davranışlardı.   Allah için sevmek ve nefret etmek, Hak için, hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamaktır.  Emri altındakileri ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek, Allah'ın emir ve yasaklarına uymak,  Kötü söz ve hareketlerden sakınmak,

                  Ayrıca İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,  hakkı korumak, hakka riayetle haksızlığı önlemek,  kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek, Belâ ve kötülüklere sabır ve tahammüllü olmak, Müslümanlara lütufkâr ve hoş sözlü olmaktır.

                   Diğer yandan herkese iyilik yapmak, yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak, olmazsa olmazlarıdır. Hakka, hukuka uymak, hak ölçüsüne riayet etmek, İnsanların işlerini içten, gönülden ve güler yüzle yapmak, özellikle daima iyi komşulukta bulunmak, Yaratandan dolayı yaratıkları hoş görmek, yanında hata ve kusurları daima kendi nefsinde aramak,  İyilerle dost olup, kötülerden uzak durmak ise bir alışkanlıktı.

                Ahilerde, düşmana, düşmanın silahıyla karşılık vermek, İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak, her zaman gözetilen ilklerdi. Özellikle de fani dünyaya ait şeylerle öğünmemek, böbürlenmemek, yapılan iyilik ve hayırda hakkın hoşnutluğundan başka bir şey gözetmemek, Âlimlerle dost olup dostlara danışmaktır.

               Her zaman her yerde yalnız Allah'a güvenmek, Örf, adet ve törelere uymak, sır tutmak, sırları açığa vurmamak, aza kanaat, çoğa şükrederek dağıtmak bir gelenekti. Ahiliğin amacı, insanların dünya ve ahirette huzur içinde olmaları sağlamaktı. Bu nedenle de ahilerin dünya için ahretini, ahiret içinde dünyasını terk etmeyen dengeli bir hayat anlayışı vardı.

                  Ahiler çatışmacı değil, dayanışması bir ruha sahiptiler. Zengin ile fakir, üretici ile tüketici, emek ile sermaye, millet ile devlet, hülasa toplumun bütün fert ve kurum/kuruluşları arasında çok iyi münasebetler kurarak herkesin huzur içinde yaşamasını sağlamaktır.

               Ahi birlikleri, bazı insanları fakir, bazılarının da zengin olmasını normal karşılardı. Ancak güçlünün zayıfı ezmesine veya kişi/kişilerin, haksız kazanç sağlamasına da karşı çıkarlardı.

                 Türk toplumunda,  önemli yeri olan Ahi birlikleri zaman için yapılan ekonomik ve siyasi hatalardan dolayı etkinliklerin kaybettiler. Gerçi Cumhuriyet döneminde esnaf ve sanatkârların durumu değerlendirilmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren esnaf ve sanatkârların teşkilatlanmalarıyla ilgili hususlarda düzenlemeye gidildi,

             İlki 1924’teki Ticaret ve Sanayi Odaları Kanunu’dur 1949 yılında Esnaf Dernekleri ve Esnaf Birlikleri Kanunu çıkartılmıştır. 1972’de çıkarılan Bağkur Kanunu’yla sosyal güvenliğe kavuşturuldu ama bugün ahi birliklerinin ilkeleri uygulamada yok denecek kadar azdır.                 

            Bugün de Türk toplumu olarak, ekonomik, sosyal, kültürel alanda, dünya da söz sahibi olmak, müşteki olduğumuz, ticari alandaki yanlışlıklarda, uzak durmak için, mutlaka geçmişteki, gelenek ve göreneklerimize, en önemlisi de Ahilik gibi öz değerlerimize, sahip çıkarak, hayata geçirmek zorundayız.

                Türk insanı, özellikle de esnafımız, “AHİ” felsefesini benimsemelidir. Çünkü Ahilik geleneğinin, tam anlamıyla yaşatıldığı dönemlerde, Türk Milleti,  askeri ve ekonomik alanda, dünyanın, en güçlü toplumu haline gelmişti. Ayrıca zamanımızda, sağlam bir iş ahlâkının geçerli olduğu bir sistem, ekonomik kalkınma için,  ön şarttır. Ahilik, bu alanda örnek alabileceğimiz ata mirasıdır.