Öğretmenler Günü. Mustafa Kemal Atatürk’ün, yeni harflerin öğretilmesi için, yazı tahtasının başına geçtiği, Bakanlar Kurulunun, 11 Kasım 1928 günü yaptığı toplantıda, Atatürk’e "Millet Mektepleri Başöğretmenliği" unvanını verdiği ve Atatürk’ün de, Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gündür.

Atatürk'ün, 100. doğum yıl dönümü olan, 1981 yılında, onun, “BAŞÖĞRETMEN" oluşunun, yıldönümünün, ülke çapında, Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına karar verildi. Öğretmenler Günü ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren, “Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği” çerçevesinde gerçekleştiriliyor.

Öğretmenler Günü’nde, öğretmenlik mesleğinin, değeri, sorunları ve hizmetleri, gündeme gelir ve öğretmenliğin, kutsal bir meslek olduğu hatırlanır. Mesleğin geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında çok şey söylenir. Ancak Öğretmenlerle ilgili sorunlar, her yıl artarak devam ediyor.

Öğretmenlerimize duyulan saygı, sevgi ve şükranları, dile getirmek ve öğretmenlik mesleğinin önemini belirtmek için, öğretmenler günü bir vesiledir. Bu günde emekli veya görevde olan öğretmenleri hatırlamak, ziyaret etmek ya da bir telefon, kart veya mektupla hatırlarını sormak, onlar için, en büyük ve en değerli armağan olacaktır.

Öğretmen, insanların kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayan, yaşamları boyunca kendilerine gerekebilecek bilgileri kazanmalarına yardımcı olan ve topluma arkasını dönmeden, toplumun sürekli önünde giden bir gönül eridir.

Ayrıca insanları eğiten, doğru ve faydalı işleri öğreten, çocuk ve gençlerin, kişilik olgusunun olumlu yönde gelişmesini sağlayan değerli kimsedir.  Ancak günümüzde, öğretmenlik mesleğinin de sorunları var.

Her türlü olumsuz gelişmeye rağmen, öğretmenler gününde, öğretmenlik mesleğinin değeri, sorunları ve hizmetleri, gündeme gelir ve öğretmenliğin, kutsal bir meslek olduğu hatırlanır. Ancak geçmişte, büyük fedakârlıkta bulunan, “EMEKLİ ÖĞRETMENLERİMİZ”, her yıl olduğu gibi, bu yıl da programlarda yer almadı.    

Oysa “Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliğinde, “  Mesleğe ömür vererek emekli olmuş öğretmenlerin hizmetlerini şükranla anmak,” , “Törenlere, emekli, çalışmakta olan öğretmenler ile diğer davetliler katılırlar.”,” Emekli öğretmenlerle, halen görevde bulunan öğretmenler ve velilerin öğretmenlik mesleği ve eğitim-öğretimle ilgili hatıralarını anlatması”, gibi maddeler yer alır.

Öğretmeler gününde, emekli öğretmenler, emekli oldukları okullara davet edilebilir. Görevli olduğumuz yıllarda,  okulumuzdan, emekli olan öğretmenlerimizi öğretmenler gününde, okula davet eder, yaşanan anıları da paylaşırdık.

Elbette azda olsa emekli öğretmenleri onore eden sivil toplum örgütleri de vardır. Bu örgütlerimizden biri de Sivrihisar Sosyal Kültür ve Dayanışma Derneği’dir. Cumartesi günü “Öğretmenler Günü” nedeniyle düzenlediği etkinlikte, emekli öğretmenler onore edilirken, öğretmenlik. Mesleğinin ve eğitim-öğretimin geçmişi, bugünü ve geleceği bir kez daha hatırlandı.

Ayrıca emekli öğretmenlerle, düzenlenecek etkinliklerde,  geçmişte eğitime dair edindikleri deneyimleri, yaşadıkları sıkıntıları, içinde bulundukları ekonomik koşulları ve günümüz eğitimine dair düşüncelerini, genç öğretmenlere tavsiyeleri, eğitim sistemine dair düşüncelerini, düzenlenecek törenlerle, bugünkü nesle aktarılırdı.

Emekli öğretmenlerimiz, Cumhuriyetin, eli öpülecek öğretmenleri idi. Kar tipi, çamur demeden okulunu köylü vatandaşla birlikte yapan, tamir eden, köylüyü bilgisi ile ışıklandıran,  beş numaralı gaz lambasında, plan yapan, kitap okuyan, mahmurlaşan gözlerle, daha çok okumaya kendisini adayan, öğrencilerini geleceğe hazırlamak için, çaba gösteren öğretmenlerimiz. Bugün belki pek çoğu aramızda yaşamıyor. Tek övüncümüz onların bugünkü nesle bıraktığı, sorumluluk, çalışkanlık, fedakârlık, örnekleridir.      

Öte yanda ömürlerinin dinamik yıllarını, mesleğine vermiş emekli öğretmenlerin, ilerlemiş yaşlarıyla, son dönemlerini, rahatlık için yaşamak, en azından “Öğretmenler Günü”nde hatırlanmak onların da hakkıdır.

Ancak öğretmenler gününde hatırlanmadıkları gibi, bugün ülkemizde, emekli öğretmenler, geçim sıkıntısı içindedir. Bir kısmı ilerlemiş yaşlarıyla, zoraki çeşitli işlerde çalışarak, ailesini geçindirebilmek için az da olsa emekli maaşlarına katkı yapabiliyor. Ama çoğunluğu, hasta ve gücü yetmediği için, yalnızca emekli maaşıyla geçinmek zorundadır.

Ayrıca Türk Bayrağının dalgalandığı, her yerde, görev yaparım düşüncesi ile mezun olan, vatanın en ücra köşesinde, meslek onuru ve bilinci ile hizmet yapan, “ EMEKLİ ÖĞRETMENLERİMİZE” verilecek değer oranında,  öğretmenlik mesleği toplumda,  itibar  görecek,  insanımızın da tercih ettiği meslek olacaktır..

Türk halkı olarak, emekli öğretmenlerimize çok şey borçluyuz ama emekli öğretmenlerimiz öğretmenler gününde hatırlanmazlar. <öğretmenler gününde ki  etkinliklere davet edilmezler.

Unutulmamalıdır ki, bugün için, devleti yöneten yetkililer, çok zor şartlar ve sıkıntılar içinde, geçim mücadelesi veren, hayattaki emekli öğretmenlerin, yetiştirdiği insanlarımızdır.  Hal böyle olunca, emekli öğretmenlerin, geçim sıkıntısı içinde olması ve Öğretmenler Günü’nde arzu edilen boyutta hatırlanmaması vefasızlık değil de nedir?