Çöller, dünyanın 1/7’sini kaplar ve yaşamın olanaksız olduğu yerlerden sayılır. Nem oranı düşük olduğundan, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı fazladır. Bu fark, o kadar fazladır ki gündüz sıcaklığı 58 °C olurken, bu sıcaklık gece -10 °C’ye kadar düşebilir.

            Çölleşme, çöl özelliklerinin normal iklim koşullarında da kendini göstermesi anlamına gelmektedir. Çölleşme, kuraklaşma, çoraklaşma ve susuzluk nedeniyle yaşanmaktadır. Çölleşme, küresel ısınma nedeniyle de meydana gelmektedir, Çağımızda, çölleşme en önemli çevre sorunlarından biri olmuştur.

           Ülkemizde de son yıllarda, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı hissedilecek düzeye ulaştı. Bu durum ülkemizde, çölleşmesinin de ayak sesleridir. Tedbir alınmazsa ülkemizde çölleşme kaçınılmaz olacaktır.

            Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2018 yılının sonunda yayınladığı Türkiye Çölleşme Risk Haritasına göre, Türkiye topraklarının yüzde 20'si zayıf, yüzde 52'si orta ve yüzde 19’u yüksek risk grubunda yer alıyor. 

           Birleşmiş Milletler, Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü kapsamında bir rapor yayınladı. Rapora göre dünyada, her yıl 6 milyon hektar alan çölleşirken, 110′ dan fazla ülkede yaklaşık 1,2 milyar insanın çölleşme tehdidi altında bulunduğu belirlendi. Türkiye iklim değişikliğinden ve çölleşmeden en çok etkilenecek ülkeler arasında gözüküyor.

.              NASA bilim adamlarının, yaptığı araştırmalara göre de Türkiye toprakları, bu şekilde kullanılmaya devam ederse, 2040’da çöl olacaktır. Nitekim NASA Kar Uzmanı Dr. Thomas Painter, küresel ısınma nedeniyle, Türkiye’ye, az kar, çok yağmur yağacağını, Daha çok sel yaşanacağını söyledi.

            Ankara Ticaret Odası’nın hazırladığı, "Küresel Isınma kıskacında Türkiye" raporuna göre, Türkiye iklim değişikliğinin olumsuz etkileri açısından "risk grubundaki ülkeler" arasında yer alıyor. Türkiye’de kuraklaşma, seller hızla artıyor, içme suları ise azalıyor. Son 70 yılda 70 istasyonda kaydedilen sıcaklık verilerine göre, Türkiye'nin yıllık ortalama sıcaklıkları artma eğiliminde.

            Türkiye’ de, çölleşme ve kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde bir açıklama yapan Tarımsal Kalkınma Vakfı (TAK-VA) Genel Başkanı Mehmet Taşan, Türkiye topraklarının yüzde 80’inin çölleşme açısından orta ve yüksek risk grubunda olduğunu belirtti.
           Öte yandan Bilim adamlarına göre, küresel ısınma önlenemediği taktirde, Türkiye, 100 yıl içinde Kuzey Afrika’ya dönecek. Yağışlar azalacak, başta GAP bölgesi olmak üzere, tüm nehirlerin taşıdığı su miktarı düşecek.

            Baraj göllerinde, su seviyesi azalacak, hidroelektrik enerji üretimi ciddi oranda aksayacaktır. Yüksek basınç kuşağının kuzeye kaymasıyla, ülkemizde hakim olabilecek tropikale benzer bir iklim; düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar, seller, hortum, kasırga, heyelan ve erozyona yol açacak. Can ve mal kaybına neden olacaktır. 
              Isınmayla birlikte, denizlerimizdeki sıcaklık rejimleri değişecek. Balıkların göç yolları bozulacak. Karadeniz’ de Hamsi kalmayacak, sıcaklıklarla birlikte orman yangınları ile tarımsal hastalık ve tarım zararlılarında büyük artışlar görülecektir

              Küresel ısınma, Akdeniz yerine, Karadeniz’i öne çıkaracak. Kar yağışı, giderek azalacak. Hatta kış mevsimi ortadan kalkacak. İklim değişiklikleri, göçlere neden olacaktır. Türkiye'de yaşayanlar, kuzeye yerleşmeye çalışacak. Araştırmalara göre, 2030’da Türkiye’nin büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecek, sıcaklıklar 2-3 derece artacaktır.

              Elbette ülkemizde çölleşmenin Sebep/sebepleri var. Türkiye’de çölleşmenin başlıca sebepleri arasında, toprak erozyonu, taş ocakları, hatalı tarım uygulamaları ve arazi kullanımı, hatalı sulama teknikleri sonucu tuzlanma, bitkilerinyetişmesini engelleyen tuzlu, jipsli ve aşırı alkali reaksiyon gösteren anamateryaller, ormansızlaşma, aşırı otlatma ve üst toprağın kirlenmesi termik santraller ve Maden işletmeleri ile ilgili gelişmeler, önemli etkenler olarak sayılabilir.

               Bunların yanında, her geçen gün çoğalan nüfusun tabii kaynaklara gittikçe artan talebi ve baskısı çölleşmenin, en önemli sebebidir.

             Ülkemiz ve Eskişehir’ de, çölleşmeyi önlemek için Doğal kaynakların israf edilmeden kullanılmalı,, bilimsel ölçütlere göre arazi kullanım planları yapılmalı, su kaynakları korunmalı, Bölge şartlarına uygun, tarım ürünlerinin tercih edilmeli, çölleşme ile mücadelede yerel halk sürece dâhil edilmelidir.

              Ayrıca mera ve otlakların aşırı otlatmaya karşı korunmalı,  Bitki örtüsü korunmalı ve Sürekli ağaçlandırma çalışmaları yapılmalı Aşırı ve yanlış sulamanın önüne geçilerek, damla sulama gibi yöntemlerin tercih edilmelidir.

              Çölleşme,  gıda fiyatlarındaki artışa bağlı olarak, yalnızca kırsal kesimde yaşayanları değil, şehirlileri de tehdit ediyor. Dünya nüfusunun, üçte biri çölleşme riskinin, en yüksek olduğu kurak ve yarı kurak bölgelerde yaşıyor,

           Türkiye Çölleşme Risk Haritasına göre ülkemizin yüzde 47’si orta ve üzeri çok yüksek risk grubunda yer alıyor. Eskişehir çevresi orta ve yüksek risk grubunu oluşturuyor.  Bu nedenle de ülkemiz ve Eskişehir’ deki kurum/kuruluşlar, STK’ lar, özellikle de halkımız, çölleşmeyi önlemek için, her türlü fedakârlığı yapmalıdır. Çünkü yarın çok geç olabilir, 

yarin-cok-gec-olabilir-mustafa-kantarci