Geçtiğimiz hafta mikrofonu ağlatan ders niteliğinde bir serzeniş konuşması dinledi bu kulaklar.

Ak Parti Eskişehir Merkez Yürütme Kurulu üyesi Ali Demirel öyle ağır cümleler kullandı ki o cümlelerin altında kalanlar zor nefes alır. Ali Demirel locaların adamı değildir, halkın arasından çıkmayan bir siyasetçidir. Özellikle büyük harfle yazmak istiyorum,

“KİMSENİN ARADIĞINDA ULAŞAMADIĞI HİÇ OLMAMIŞTIR.”

Ee gördük ki, Sayın Demirel lafını budaktan esirgeyen de değil. Aldı eline mikrofonu teşkilatçılık dersi verirken dimdik durarak adeta birilerine parmak salladı. Siyasette makamdan güç alma ihtirası temele ve tepeye en çok zarar veren duygulardır. Gelin görün ki bahsi denebilecek çok az insan kaldı ya da hiç kalmadı.

“Ben ehil miyim? Ben yeterli miyim?” muhasebesi yapmak yerine şartlar ne olursa olsun “Ben olmalıyım.” ihtirası son on beş yılda kurdun yaprağı yediği gibi bitirdi maalesef. İl özelinde hiçbir vasfı olmayanların bile il yönetimine girme savaşı nice kartvizitli ismi dışarıda bıraktırıyor. Şık giyinin olsun bitsin.

Ve genelde bu durumun yarattığı hayal kırıklığı hep küskünler sokağının çıkmazında gerçekleşti.

Benim bu durumda kullanmak zorunda olduğum bir ifade var maalesef...

O kadar çok küskün oldu ki, elde kalan arananlar değil bulunanlar oldu.

En eskilerden Ali Demirel kaldı diyebilir miyiz bilmiyorum eskiler daha iyi bilir lakin,

 ve Ali Demirel aldı eline mikrofonu o hesaplı olan çoğunluğa adeta had bildirdi.

Dikkat ederseniz bu konuşma tenkit de edilmedi. Meydan da da doğru, kuytu köşede de doğru dendi.

Herkesin hemfikir olduğu bir başka gerçek ise Ali Demirel’in sözleri ile iyiden iyiye pekişti. Hülasa zamanla etkisini ve heyecanını kaybeden bir siyaset anlayışı bugünün acı gerçeği oldu.

Amaç belki de sadece sürekliliği devam ettirmektir ama burada zarar gören ciddi bir ideolojik yapı var. Ak Parti bölünmenin değil, bütüncülüğün zemini olarak çıktı yola. 14 Mayıs 2023 de Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı konuşmada tüyleri diken diken eden, derin iç çektiren ifadeleri hatırlarsak,

“Ter dökmeye, anadan geçmeye, yardan geçmeye, serden geçmeye, paradan puldan geçmeye, var mısınız?” Ali Demirel’ in de üzülerek hatırlatmak istediği tamamen buydu bence...

Ne olursanız olun gelin ama hiçbir şeyden geçmeden gelelim demeyin.

Siyaset meşakkatli bir vazifedir.

Siyaset herkesin değil, ehil olanların yapabileceği bir yeterliliktir.

Kişinin ideolojik olarak savunduğu değerler hasebi ile mensubu, gönüldaşı olduğu siyasi partiye destek vermesi bir gönüllülük esasıdır. Siyaset, "Büyüyünce Cumhurbaşkanı olacağım." denilebilecek bir olgu değildir. En alt kademede yerelde bile çok şeyden geçmeniz gerekir.

Her şey bir tarafa siyaset çelik bir bünye ister müthiş bir dayanıklılık ister.

Bugün siyasete yüklenen anlam ile eskilerin yüklediği anlam farklılaştığı için bu sert ihtilaflar, serzenişler mecburen yüksek sesle yapılıyor. Silkelenme kurtarır mı kimse bilmiyor ama dip köşe temizlik bir umut bayramı karşılar umudu var.

Şuraya bir söz eklemeden yapamayacağım izninizle,

 “Birbirlerine ulaşamayan siyasetçilere vatandaşın ulaşabilmesi mümkün değildir.” Kalın sağlıcakla...