Efendim bu hafta sizlere BİZ’den bir sohbet ile merhaba demek istedim,

Şeyh Edebali’nin bir nasihati vardır,

“Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın ama bunları nerede nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarında savrulursun”

Düşününce rüzgârda savrulmak mı, rüzgâra yön vermek mi?

Aklını, gücünü, kuvvetini ve kelamını doğru kullanan yani rüzgâra yön veren önemli bir ismi misafir ediyoruz bugün ŞEHİR’de.

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Sayın Nadir KÜPELİ ile beraberiz..

-Efendim merhabalar nasılsınız?

-Çok teşekkür ediyorum Asalet Hanım hoş geldiniz.

-Sayın Küpeli bilindiği üzere 1981 yılından itibaren sanayicilik anlamında birçok alanda faaliyet gösteriyor ve bugün Eskişehir özelinde ilk akla gelen ve en büyük firmalardan markalaşmış bir firmasınız. Bugün Türkiye’de sanayicilik hangi noktada bize genel bir değerlendirme yapmanızı rica etsek neler söylersiniz?

-Öncelikle fikirlerimizi paylaşma imkânı verdiğiniz için çok teşekkür ediyoruz zira bu bizim için çok kıymetli. Evet 1981 yılından itibaren yani tam 44 yıldır KÜPELİLER olarak aktif ticaretin içerisindeyiz. Ve o yıllardan itibaren aralıksız vergi mükellefiyiz.

O yıllardan itibaren baktığımızda bu süre içerisinde Türkiye’de ve ülkemiz ekonomisinde çok ciddi gelişmeler ve değişimler oldu. Tabii bizde de ciddi değişiklikler oldu.

Bir kere artık ülke olarak 50-100 milyon dolar ihracat yapmıyoruz. 284 milyar dolarları yakalamaya başladık. Ülke olarak 500 milyar dolar gibi anlamlı ve güzel bir ihracat hedefimiz var. Ve bunun da uygulanabilir olduğunu düşünüyorum. Ülke olarak bunu fazlasıyla yapabilecek kabiliyetteyiz ve kendi şirketimiz olarak da bu anlamda son derece pozitif düşünüyoruz.

Gelelim Türk sanayisine, örneğin 1981 yılında ülkemizde ağırlıklı olarak orta ve düşük teknolojili ürünler üretiliyordu.

Bugün gelinen noktada sanayide üretilen ve ihraç edilen ürünler düşük, orta-düşük, orta-yüksek ve yüksek teknoloji diye dörde ayrıldı. Son yıllarda ülke olarak yüksek teknoloji ürünlerin üretilmesi ve ihracatının artırılması için bütün sanayiciler yoğun gayret gösteriyorlar.

Şunu memnuniyetle gözlemledim ki, Türk Sanayicisi çok dayanıklı, çok başarılı ve kendi içlerinde iyi yönetebilme kabiliyetine sahipler.

Biz 1980’li yıllardan itibaren dört büyük kriz gördük. Ama şükür ki bugüne kadar çok ciddi kayıplar vermeden gelebildik.

Şu son birkaç yıldır da yaşadığımız ekonomi ile ilgili sıkıntılar olabiliyor.  Ama gördük ki iktisadi faaliyetler içerisinde olanlar dirayetli ve dayanıklı oldular.

Ve çok şükür korktuğumuz gibi bir sonuç ile karşılaşmadık.

Üstelik bugün ülkemizde sanayileşme ve ürün yelpazesinde de çok olumlu gelişmeler var. Bizde de böyle. Bizim ilk ticarete başladığımızdaki yıllarda da 1990 yılında bir tuğla fabrikasını kiralayarak sanayiciliğe başlamıştık.

O günden bugüne sanayide de bizde de vizyonumuzda da ciddi değişiklikler var.

Dolayısı ile şu anda Türkiye'de kilogram ortalaması 1,48 dolar fiyatı ile ihracat yapılıyor

Önümüzdeki günlerde bu rakamın 2 doların üzerine çıkması için hedeflerimiz var. Tabii ki asıl hedefimiz 4-5 dolar ama gerçekleştirilebilecek reel hedefler koymak gerekiyor.

Bu anlamda şüphesiz Türkiye de bu güce sahip ve dünya ile özellikle teknolojik konularda rekabet edebilir düzeye gelmeye başladık.

Özellikle havacılık ve savunma sanayi sektöründe de oldukça başarılı işlere imza atıyoruz.

Türkiye'deki birçok sanayi ürünü ihtiyacını Eskişehir’imiz karşılıyor.

Mesela, lokomotifler, yerli kamyon, uçak motoru, buzdolabı kompresörleri, gıda sektörü, bor ve mobilya gibi birçok konuda çok önemli bir üretim noktası ve sanayi merkeziyiz.

Mesela artık İtalya ve Almanya’da Eskişehir’de üretilen mobilyalara büyük rağbet gösteriyorlar.

-Birçok kalem saydınız. O zaman “Eskişehir artık adeta sanayicilik anlamında bir üs diyebilir miyiz?

-Tabii ki. Türkiye de hem sanayi hem turizm hem eğitim kenti olan ender illerden birisidir Eskişehir.

Düşünün ki bugün Organize Sanayi bölgesi kurulalı 55 yıl olmuş.

Biz köklü geçmişimiz ve tecrübesi olan bir şehiriz.

Ve bugün Eskişehir Sanayi Bölgesi Türkiye'nin en modern yerleşkelerinden biridir.

Hatta ikinci en büyük Organize Sanayi bölgesidir.

Dolayısı ile bizim sanayimizde bir üretim altyapısı ve önemli birçok sektörde geniş bir eko-sistem ve kümelenmeler var.

Gelinen noktada sanayicilerimiz bu zeminde dünya ile rekabet edebilir potansiyelde çalışmalar yapıyorlar ve başarıyorlar.

Röportaja devam ederken siz kıymetli okurlarım ile gözlemlerimi de paylaşmak istiyorum.

Nadir Bey bunları anlatırken hakimiyetin resmini pür dikkat izliyorum. Bu durum beni şaşırtmıyor ama muazzam bir ehillik var cümlelerinde..

Çünkü işin ehli olmak sadece bilgi ve deneyimle ilgili değildir.

Aynı zamanda güven ve sorumluluk alabilmektir. Dolayısı ile işinin ehli olanlar için uzun vadede zaman, para ve verimlilik illaki gelir.

Tam da ehli karşımda ve sohbetimize devam ediyoruz.

-Efendim öğrendiğimde beni oldukça yükselten, duygulandıran, gözlerimi dolduran ve titizlikle düşünülmüş bir hizmetinizden bahsedelim istiyorum.

Sizin müthiş bir öngörü ile kurduğunuz meslek liseniz var. Özel Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi.

Biraz bu eğitim kurumundan bahsedelim istiyorum. Yeni neslin sanayiye bakış açısı nedir sizce?

-Aslında eğitim dediğimizde sadece bir anadolu lisesi değil, burası bir bütün.

Çocukların kreş dönemlerinden itibaren başlayan yetişkinlerin de meslek edinmesi için çalıştığımız projelerimiz var. 2012 yılından 2017 yılına kadar Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nin yönetim kurulu üyesi oldum. Defaatle, eğitim ile ilgili yaptığımız istişarelerde mutlaka okul yapılması ve sanayicinin nitelikli iş gücüne sahip olması gerektiğini söylüyorduk. Ama ülkemizde doğal yollardan bu ihtiyaç karşılanamıyor.

Maalesef 90’lı yılların eğitim sisteminde oluşan bir kat sayı sorunu nedeniyle meslek liseleri tercih edilmiyordu ve ilgi yoktu.

Bu durum bizi “işçisizlik” problemi ile karşı karşıya getirdi.

Bakın dikkat edin, işsizlik değil işçi’sizlik problemimiz var..

Ben Eskişehir OSB’de 26 Temmuz 2017’de yönetim kurulu başkanı seçildim.

O dönemin ilk icraatı uzun süredir üzerinde konuştuğumuz okul projesini hayata geçirmekti.

2019 yılının başlarında çalışmalarına başladık ama haricen başka bir projemiz olan Sınav Belgelendirme Merkezi projemiz de vardı.

Sanayicilerimizin belge alma ihtiyaçlarını çevre illerden karşılamak zorunda kaldıkları için bu hizmeti de burada hayata geçirmeliydik.

O gün tüm sosyal donatıları ile beş derslikli 100 öğrenci kapasitemiz ile Sınav Belgelendirme Merkezimizi 09/09/2019’da hizmete açtık. Diğer taraftan aynı zamanda meslek lisemizin kampüsünün oluşturulması işleri de devam ediyordu. İyi ki de böyle olmuş çünkü malumunuz 2020 de bir pandemi süreci ile karşı karşıya kaldık.

Çünkü sürecin zorluğu bu planı zora sokardı.

Ama bugün kampüsümüze o kadar ciddi bir talep var ki bu bizi çok mutlu ediyor.

Amacımıza hizmet ediyor olmak mutluluk verici. Bu sene okulumuza 390 yeni öğrenci aldık.

Bundan sonra da böyle olacak.

Okulumuza tam 1367 müracaat vardı.

Bu rakamlar fevkalade kıymetli bilgiler.

Başka önemi bir bilgi de paylaşmak isterim,

Bizim okul projemize başladığımız zaman Eskişehir’deki meslek liseleri kontenjanının sadece %29’u doluyordu.

%71’i boş oluyordu. Bizim bu projemiz meslek liseleri anlamında adeta bir çığır açtı ve toplumun bakış açısını kökten değiştirdi.

Ve şu anda yanılmıyorsam Eskişehir’deki meslek liselerinin kontenjanlarının doluluk oranı %70’e yükseldi.

Düşününce bizim okulumuz birçok ilde adeta rol model oldu.

Ben bu okul projesini hayata geçirerek Türkiye'nin en iyi okulunu yaptığımızı düşünüyorum ve inanıyorum.

Haricen bir de 2018 yılında hayata geçirdiğimiz MEGEM A.Ş. isminde bir kuruluşumuz var.

Meslek Edindirme ve Geliştirme Merkezi (MEGEM)

Özellikle eksikliğini hissettiğimiz genç veya yetişkin, bayan veya erkek ayırmaksızın meslek sahibi olmayan vatandaşlarımızı belge almalarını sağlayan 3 ayda yoğun eğitimler vererek istihdam etme maksadı ile oluşturduğumuz çok değerli bir eğitim kurumu.

Yılda maksimum 450 kişiyi bu eğitim kurumunda eğitimden geçiriyoruz, ama aslında üç dört katı talep alıyoruz.

Sanayicilikte elzem olan branşlarda eğitimlerimiz sürekli MEGEM’de devam ediyor,

Burada Kaynakçılık, Kalite Kontrol ve CMM Ölçüm, CNC Tezgâh Operatörlüğü, Makine Bakım Operatörlüğü, Montaj Elemanı gibi eğitimlerimiz devam ediyor. Tamamen ücretsiz bu eğitimlerimiz.

Eğitimini tamamlayan kursiyerlerimize, sanayide istihdam noktasında da yardımcı oluyoruz.

Tabii ki bu eğitimlere şehir dışından katılanlar da oluyor. Onlar da almış oldukları eğitim belgeleri ile bulundukları illerde kolaylıkla iş buluyorlar.

Yani önümüzdeki yıllarda inşallah neredeyse 1000 yeni iş arkadaşımızı Organize Sanayi bölgesinde birlikte çalışmaya biz hazırlıyoruz.

Bugün toplamda 50.000 çalışanımız var. Bu rakam her yıl +2500 kişi artış gösteriyor.

Düşününce bu artık doğal yollar ile gelmiyor Asalet Hanım.

İşte bu yüzden bizim taşın altına elimizi koymamız gerekiyor ve birlikte çalışmamız gereken arkadaşlarımızı yine bizim yetiştirmemiz gerekiyordu.

Biz özellikle kadın istihdamına da çok önem veriyoruz.

Bizim bölgemizde 8.500 kadın çalışanımız var.

Bizim ilk hedefimiz bu rakamı iki katına çıkarmak ve 16.000 civarına taşımak.

Söz konusu kadınlar olduğunda belirli ihtiyaçlarını da görmezden gelemeyeceğimiz için titizlikle bu konunun üzerine de gitmeye devam ediyoruz.

Bu hanımefendiler aynı zamanda birer anne.

Ve çocuklarına bakacak aile büyükleri olmayabiliyor.

Tam da bu noktada bir kreş ihtiyacı doğuyor.

Biz öyle bir kreş yaptık ki Türkiye’de örnek olsun istedik. Tam donanımlı, tüm ihtiyaca cevap verecek şekilde dizayn edildi.

Uyku odalarından, oyun atölyelerine, yemekhanesinden, amfisine, konferans salonuna kadar düşünüldü ve hayata geçirildi.

Yine atlamadan geçemeyeceğimiz bir projemiz var ki bunu da anlatayım izniniz ile,

KASGA projesi.

Dezavantajlı kadınlarımız için hazırlanan bir proje.

Şiddete maruz kalmış, yalnız ya da çeşitli sebepler ile kendi ayakları üzerinde duramayan kadınlara eğitimler vererek akabinde de yine organize sanayi bölgesinde istihdam ediyoruz.

-Efendim bundan yıllar önce en sağlam işin, risksiz işin, ya da en rahat işin devlet dairesi olduğu düşünülür hatta “sırtını devlete dayamak” ifadesi kullanılırdı. Hala böyle bir bakış açısı sizce var mı?

-Asalet Hanım o algı artık yıkıldı.

Eskiden böyleydi ama artık genel olarak şöyle evrildi.

Kolay yoldan para kazanmak için bu ifade kullanılabilir ama çalışmak, üretmek ve iyi kazanmak isteyen insanlar için sanayi en doğru bir seçimdir.

-Sektörde ihracatın durumu nedir, neler söylersiniz?

-Eskişehir Organize Sanayi bölgesi ihracat noktasında oldukça başarılı.

Bu sene Türkiye’de %2,7 civarında artmış ama Eskişehir özelinde %14 civarında bir artış var. Bu oldukça büyük bir başarı. Tabii ki burada Havacılık ve Savunma Sanayiinin çok ciddi bir payı ve katkısı var. Şu anda Eskişehir OSB’den 2024 yılında yapılan ihracatta 2,5 milyar dolar seviyelerine ulaşacağımızı hesaplıyoruz

Ama asıl hedefimiz 2030’lu yıllarda 5 milyar dolarlık bir ihracat olsun istiyoruz.

Başka bir şey daha var ki,

Eskişehir ihracatı içinde, Türkiye'deki en yüksek teknoloji ürün ihracatını gerçekleştiren kenttir.

-Peki önümüzdeki yıl için öngörünüz nedir?

-Ben 2025-2026 yılının bir fırsatlar yılı olduğunu düşünüyorum.

Özellikle bölgemizdeki çatışma ortamının sona ermesi, Suriye’de rejimin devrilmesi, İsrail’in Lübnan’da ateşkes yapması ve yakın gelecekte sonlandırılacağını düşündüğüm Ukrayna ve Rusya savaşından sonra umuyorum. Gazze'de yaşanan katliamın da sona ermesi Türkiye’yi oldukça hareketli ve ekonomik açıdan da verimli bir sürecin karşılayacağını düşünüyorum.

Nadir Bey sorularımı cevaplandırırken gözlemlediğim bir şey var ki verdiği her cevaplar inanılmaz pozitif.

Hep olumlu düşünüyor çünkü odaklandığı hedef sadece ekonomi veya sanayi değil.

Toplumu oluşturan millet olgusunun nitelikli olmasını özellikle planlıyor.

İşçi kavramının branşlaşması ve vasıflı olması için tüm temelleri atıyor.

En önemlisi inanıyor. Ümitsizlik oldukça uzak Nadir beyin ruhundan.

Başarı kapısının altın anahtarının pozitif düşünce olduğunu bir kez daha görüyor ve soruyorum,

-Efendim benim de yazılarımda pozitif düşüncenin önemini defaatle dile getiririm ama siz de fark ettim ki hep pozitif olana odaklısınız

Sanayicilikte bunun önemi nedir?

-Sanayici ümitsiz olursa başarılı olamaz.

Biz hazır değerler ile yatırım yapmıyoruz ve uzun vadede planlar yapmamız gerekiyor.

Yeni projeler, yeni çalışmalar, üretimde ve şirketlerde büyüme planları üretmek zorundayız.

Sanayicilikte ümitsizlik olmaz olmamalı da.

Bir de insanı en son terk eden şey umuttur.

Umut biterse dünya dar gelir

Ama pozitif bakış açınız ile mutlaka kazanan siz olursunuz

-Sayın Küpeli, bugün sizi Şehir Gazetesi’nde bu şekilde kaleme mahbup ederek misafir ediyor olmaktan onur duyuyorum.

Şehir Gazetesi okurlarına son olarak neler söylersiniz?

-Öncelikle Şehir Gazetesinin yayın politikasını, tarafsızlığını, dürüstlüğünü ve objektif bakış açısını doğru bir çizgide görüyorum ve çok takdir ediyorum.

Şehir Gazetesinin özellikle bir tarafı övmek ya da yermek gibi bir kaygısının olmaması çok güzel.

Çünkü bu konu çok kritik bir konu.

Basında en önemli unsur GÜVEN’dir.

Çünkü bir haberi verirken kendi ideolojine göre değerlendirmek doğru değildir.

Manşetten, köşe yazarlarına kadar işlenilen her konular hep güncel tarafsız değerlendirmeler.

Şehir Gazetesinde paylaşılan bilgilerin ve değerlendirmelerin şüphesiz doğru kaynaklardan çıktığını düşünüyorum.

Herhangi bir duyum karşısında da doğru bilgiyi ŞEHİR GAZETESİ’nden araştırıyorum.

-Efendim bu kıymetli fikirlerinizi o köşe yazarlarından biri olarak öğreniyor olmak beni çok onurlandırdı.

Şahsım ve haber ailem ŞEHİR GAZETESİ adına ve okurlarımız adına misafirim olduğunuz için çok teşekkür ediyorum.

Çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum.

Evet dostlar, siz görmediniz ama ben bir saatlik etkili bir konferans dinledim. Kurulan cümlelerdeki doluluk odaya sığmadı. Değer yargıları o kadar büyüdü ki, hedefler ile yarıştı, inanç ile bütünleşti. Geriye sadece emek kaldı.

Sayın Nadir Küpeli’nin, Sanayicilik anlayışında Sanayiciliğin ülke ekonomisine katkı sağlamasından önce o ülkenin insanlarına değer katması, vasıflandırması yani önce insana hizmet etme anlayışı beni çok yüreklendirdi.

Üstelik bu değerin bizim insanımız, bizim değerimiz, bizim ağabeyimiz olması hele ne muazzam bir şükür sebebi..

İyi ki varsınız kıymetli başkanım.. İyi ki varsınız NADİR KÜPELİ..

Hayatımızda sizler gibi inanmaya inandıran değerler hep olsun.