Çanakkale Boğazı'nı geçemeyeceklerini anlayınca, Gelibolu Yarımadası'na karadan çıkarma yaparak, buradan boğaza ulaşmayı deneyen İtilaf Devletleri'nin umutlarının yok edildiği 10 Ağustos  Anafartalar Zaferi’nin, 108'inci yıl dönümü kutlandı.

1915 yılının mart ayında, organize edilen birleşik donanmanın püskürtülmesi üzerine, bu kez Gelibolu Yarımadası’nın bir kara harekâtıyla işgal edilmesi, bu yolla Osmanlı topçu bataryalarının etkisiz hale getirilmesini amaçlayan bir işgal planı yapıldı. 

Suvla Koyu’na bir çıkarma yaparak, Anzak 2. Tümeni ile İngilizler ve sömürgelerinden gelen askerlerin, karada durdurulması ile tarihin akışı değişti.

Anafartalar Zaferi, Çanakkale Savaşı’nın kırılma noktasıdır. İtilaf kuvvetlerinin bölgede sıkıştıkları bir anda, Anafartalar’a yaptıkları çıkış girişimi başarılı olmak üzereyken, Kurmay Albay Mustafa Kemal’in yardımı ve etkili çabalarıyla sonuçsuz kalmıştır.

İngilizlerin kara harekâtı da deniz harekâtı gibi başarısız oldu. Bunda Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’in, kilit bir rolü vardı. Gösterdiği cesaret ve savaşın akışını iyi okuması ve öngörüsü ile bir milli kahraman olarak doğdu.

Anfartalar’da elde edilen zafer, Mustafa Kemal’in ‘Anafartalar Kahramanı’ olarak tanınmasını ve Milli Mücadele’de de lider olarak kabul edilmesini kolaylaştırmıştır.

  Çanakkale savaşı, 18 Mart 1915 - 9 Ocak 1916 tarihleri arasında gerçekleşmiştir.  Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden, oluşan,donanma, ilk saldırıları, 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü, uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma, ağır kayıplara uğradı ve deniz harekâtından vazgeçilmek zorunda kalındı.

Deniz harekâtıyla, İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca, kara harekâtıyla,Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek, planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde, hazırlanan, İngiliz ve Fransız kuvvetleri, 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. Ancak başarılı olamadılar.

Çanakkale’ye, Anadolu’nun, her yerinden yüz binlerce asker gelmişti. Bu askerler orada bulunduğu sırada, Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal Bey’in, verdiği doğru kararlar ve adeta ölüme karşı meydan okuyuşuyla, gerçek bir lider olduğunu görmüşlerdi.

İlk önce düşmanın, karaya asker çıkaracağı yeri, doğru olarak tespit etmiş, daha sonra verdiği isabetli ve cesur kararlarla da savaşın gidişatı üzerinde ekili olmuştu.

Ayrıca Çanakkale Muharebeleri'ne; 20 tümen, 39 tümen komutanı; 10 kolordu, 52 alay, 104 alay komutanı; 18 kolordu komutam; iki ordu, iki ordu komutanı; binlerce subay, yüz binlerce ecdat katılmıştır.

 19. Tümen Komutanı, Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, Arıburnu’nda askeri birliklere, şu emri veriyordu: “Ben size, taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize, başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir.” emri sayesindedir ki Türk askerine, azim, sebat ve cesaret veren, “MUSTAFA KEMAL”, Arıburnu’nda, düşman kuvvetlerinin hiç tahmin etmediği, büyük bir zafer kazanmıştır.

Çanakkale Savaşı, Türk Milleti için önemli yanı, Milli Mücadele ruhunun ilk meşaleleri burada yakılmış ve Türk Milletine, “Mustafa Kemal Atatürk”ün, üstün özellikleri, Çanakkale Savaşı’nda dikkat çekti. Üstün başarılarından dolayı da, daha Çanakkale Savaşı devam ederken ,"İSTANBUL’U, KURTARAN KAHRAMAN”, " “PAYİTAHT KURTARAN KAHRAMAN" unvanı ile anılmaya başladı.

Mustafa Kemal in askeri dehasıyla, bir ulusun kaderini değiştirdiği Çanakkale Zaferi dolayısıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl Cuma hutbesi hazırlıyor. 2011 yılına kadar, Çanakkale ve Şehitler Haftası dolayısıyla hazırlanan hutbelerde, Mustafa Kemal Atatürk’ün, kahramanlığından söz eden Diyanet, artık Çanakkale hutbelerinde Çanakkale zaferinin mimarının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun, ismine yer vermiyor.

Diyanet, hutbelerde, yer vermese de, tarih, Çanakkale Savaşı’nı kaydederken, hiç şüphesiz, “ MUSTAFA KEMAL” ismini de altın harflerle yazacaktır.

Kim ne düşünürse düşünsün, Çanakkale Savaşları sırasındaki “emirler, “yazışmalar”, “mektuplar”, “raporlar” bugün arşivlerde. Bunlara bakılınca, Mustafa Kemal’in, Çanakkale’de nasıl bir “inanç” ve “cesaretle” mücadele ettiği, askerlerinin en önünde nasıl hücumlara kalktığı, nasıl savaşıp kazandığı, net bir şekilde görülecektir.

Yine Avustralyalı savaş tarihçilerinden Mat Mc Lachlan, Avustralyalılar, Atatürk'ün, büyük bir asker olmasını, kendilerine karşı muazzam bir mücadele vermesini, önemsediğini söyledikten sonra, '' “ATATÜRK OLMASAYDI, ÇANAKKALE SAVAŞI’ NI KAZANABİLİRDİK. Askeri kabiliyeti ve Türkiye'de yaptıklarından ötürü, Avustralya, Atatürk'e çok büyük saygı duyuluyor.” dedi.

Çanakkale Savaşı, yedi düvele karşı yapıldı. Bu durumu, Mehmet Akif , ““Eski dünya, yeni dünya, bütün akvam-ı beşer kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mi, hakikat mahşer çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk, sade bir hadise var ortada; vahşetler denk kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela” diyerek, en güzel şekilde dile getirmiştir.
Çanakkale muharebesinde, düşman tüm maddi üstünlüklerine rağmen başarıya ulaşamamıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün,  yüksek sevk ve idare kuvveti ve O’nun yenilmez azim ve iradesi ile dünya harp tarihinde, yurt savunması için örnek gösterilen, Çanakkale Zaferi’ni yaratmış ve  tüm mazlum milletlere de özgürlük ve bağımsızlık yolunda, örnek ve önder olmuştur.

Anafartalar Zaferi’nin, 108. yıldönümünde, 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte, bu zaferde yer alan komutan ve Mehmetçiklerimizi, saygıyla anıyor, hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz…