Ramazan ayı, paylaşmanın ve dayanışmanın en güzel yaşandığı ayların başında geliyor.

Ve bu manevi atmosferi daha iyi yaşatabilmek için de, gerek yerel yönetimler gerekse sivil toplum kuruluşları tarafından ücretsiz toplu iftarlar düzenleniyor.

                                                          ***

Ne var ki özellikle son yıllarda belediyeler tarafından düzenlenen iftar yemeklerinde, hiç de hoş olmayan bir duruma tanık olmaya başladık.

Şöyle ki:

Akşam ezanının okunmaya başlamasıyla birlikte, kimi zaman bir belediye başkanı kimi zaman ise başka bir siyasetçi tencerelerin başına geçer ve kepçeyle yemek dağıtmaya başlar.

Bir yandan kepçeyle yemek koyar bir yandan karşısındakinin gözlerinin içine bakar. Öyle ya muktedirlerimiz acıkmış olan vatandaşların karnını doyuracaktır ve bu hazzı mutlaka yaşamalıdır.

Muktedirlerimizin belki aklına gelir belki gelmez:

Aslında verdiği yemek de vatandaşındır, elindeki kepçe de…

Ve hatta o kişiyi, o makama getiren de!

                                                          ***

Yine de bu tablo kimi zaman deklanşöre onlarca kez basılana kadar devam eder. Sonrasında efendimiz protokoldeki yerine mağrur bir şekilde oturur ve vatandaşların karnını doyurmanın o eşsiz hazzını yaşar. Üstelik matematik tarihine geçecek “kepçe teoremi” de artık gerçekleşmektedir.

Evet efendim…

Kendine göre Pisagor, Taylor ve diğer tüm dahi matematikçilerin daha önce bulamadıkları bir teoremi bulmuştur: “Bir kepçe eşittir bir oy.”

                                                         ***

Ve şimdilerde yine benzer bir duruma şahit olduk.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin Günyüzü İlçesi’nde düzenlediği iftar programında, Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce ile CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz ellerinde kepçeyle bizleri yine şaşırtmadı.

Şaşırtmadı diyorum çünkü aynı kişiler, kısa bir süre önce açılışı yapılan Halk Lokantası’nda da beraberindeki bazı CHP’li siyasetçiler ile aynı görüntüyü vermişlerdi.

Peki o zaman bu konuyu niye dile getirmedin diye merak edenler olabilir.

O halde hemen söyleyelim.

Fyodor Dostoyevski şöyle der; “İlk yapılan yanlışa kaza, ikincisine hata, üçüncüsüne ise tercih denir.”

Yani bir bakıma oldukça eğreti duran ve vatandaşlara fazlasıyla üstten bakan bu yaklaşımı kaza olarak addetmiştim. Ama şimdi görüyoruz bu bir kaza değil; hata ya da bir tercih efendim…

                                                          ***

Sonuç olarak ne desek, ne yapsak nafile...

Kepçe başındaki siyasetçiler, patlayan flaşlar, deklanşör sesleri ve sessizce sırasını bekleyen vatandaşlar.

Ve elbette akıllarda da kepçe teoremi…

Sizce de çok enteresan değil mi?

Elbette bugüne dek farklı argümanlar üzerinden siyaset yapanları çok gördük:

Atatürk üzerinden siyaset yapanları gördük…

İnanç üzerinden siyaset yapanları gördük…

Vesayetler üzerinden siyaset yapanları gördük...

Ne var ki kepçeyle siyaset yapanları yeni görüyoruz.

Evet efendim; dünya yapay zekayı geliştiriyor, Mars’ta koloni kuruyor, Ay’da domates yetiştiriyor.

Biz ise kepçeyle siyaset peşinde koşuyoruz.

Ne diyelim?

‘Yaptınız bari suyundan da koyun’ efendim…

Yorum sizlerin.

Bendeniz yarın yine buradayım.

Beklerim efendim…

GÜNÜN SÖZÜ:

Yönetim işleri doğru yapmaktır, liderlik doğru işleri yapmaktır.

 – Peter Drucker