Gün geçmiyor ki Eskişehir yeni bir çevre tehdidi ile karşılaşmasın…

Türkiye’nin en verimli tarım arazilerinden birine sahip olan Alpu Ovası’na yapılmak istenen kömür ocağı projesi…

Kaymaz mahallesindeki 2 atık havuzuna ilave olarak, Çanakkale’den getirilecek olan 2 milyon 700 bin ton cevher için 3. atık havuzunu yapmak için harekete geçilmesi…

Eskişehir’in Sarıcakaya ve Mihalgazi İlçeleri’nde altın ve gümüş madeni çıkarma girişimi…

Bunlar, son dönemde yaşadığımız sorunlardan sadece bazıları.

                                                          ***

Ve şimdilerde yine benzer bir sorun ile karşı karşıyayız.

CHP Sivrihisar İlçe Başkanı Faruk Ertaş, özel bir şirket tarafından Eskişehir’in Sivrihisar İlçesine bağlı Kınık Köyü’ndeki mera alanına, güneş enerji santrallerinin kurulması yönünde girişimde bulunulduğunu ifade etti.

Güneş enerjisi santrali ve elektrik depolama tesisiyle ilgili ÇED başvuru sürecinin başlatıldığını belirten Ertaş,  söz konusu şirket temsilcilerinin 22 Ağustos’ta vatandaşlarla bir toplantı yapacağını ve kendilerinin de yöre halkı ile birlikte bu duruma karşı tepkilerini ortaya koyacaklarını belirtti.

                                                       ***

Evet efendim; öyle anlaşılıyor ki sıra artık meralara da gelmiş!

Açıkçası ne madeni bitiyor ne de santrali…

Çevreyle ilgili sorunların biri bitmeden, bir diğeri başlıyor.

Üstelik bunlara karşı mücadele edenler ise hep aynı kişiler; birkaç sivil toplum kuruluşu ve CHP’li yöneticiler.

Hepsi bu kadar!

Sanki bir tek onların üzerine vazife bu sorunlar.

                                                      ***

Üstelik bu seferki konunun çevresel etkileri bir yana; iktisadi açıdan ne derece rasyonel olduğu da tartışmaya açık bir konu.

Şöyle ki:

Türkiye’nin kırmızı et konusunda geldiği nokta ortada.

‘Dünya’da tarım ve hayvancılık alanında kendisine yetebilen yedi ülkeden biri’ tanımı, bizim kuşağın ilkokul sıralarında bir anı olarak kaldı.

Gerçek şu ki Türkiye’de iç talebi karşılayacak besi hayvanı kalmadı.

Bu sebeple aylardır et ithalatı yapılıyor. Hem besicilerimiz tükeniyor hem de döviz kaynaklarımız.

Böylesi bir ortamda yetiştiricilerin desteklenmesi ve meralara her zamankinden daha fazla sahip çıkılması gerekirken; yapılan bu işi anlayabilmek gerçekten mümkün değil.

Yorum sizlerin…

Bendeniz yarın yine buradayım.

Beklerim efendim…

Faruk Ertaş

GÜNÜN SÖZÜ:

Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak…

-      Kızılderili Atasözü