Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, nüfusun 1990-2022 döneminde yüzde 51 artmasına karşın tarım arazilerinin yüzde 14 azalmasına dikkat çekerek, "Her yıl binlerce dekar tarım arazisi konut, sanayi, turizm yapılaşmalarıyla elden çıkıyor" dedi.     

Ülkemizde Devlet Su İşleri tarafından inşa edilerek işletmeye açılmış tarım alanı, 2.072.571 hektardır. Bu alanın, 169.737 hektarlık kısmı, imar ve imarsız yapılaşmalarla, tarım dışı bırakılmıştır. Halbuki bu topraklar, 1.sınıf  tarım toprağı vasfında sulama ve drenaj tesisleri yapılmış, kısmen de yılda iki ürün alınan tarım alanlarıdır. Bu şekilde yok olan tarım alanı Bursa, Manisa, Tokat, Bolu, Mersin  ve Eskişehir ovaları sulama alanlarına eşittir.

Türkiye genelinde ve Eskişehir’de, yanlış kentleşme nedeniyle verimli tarım alanlarını beton yığını haline getirildi. Oysa Anayasamız, 45.maddesinde, tarım arazileri, çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını önlemeyi devletin asli görevleri arasında saymıştır.

Geçmiş yılarda Eskişehir’ i ziyaret eden  Ege Üniversite Ziraat Fakültesi Tarım makineleri Bölüm Başkanlarından  Sayın Prof. Dr. Ediz ULUSOY ve Eşi Ziraat Yük. Müh. Renan ULUSOY’ la, Eskişehir ve Türk tarımı üzerinde sohbet etmiş,  Eskişehir’de, tarım alanı olan Eskişehir Ovasının, yok edilerek beton yığını haline dönüştürülmesine de birlikte üzülmüştük.

Eskişehir’de geçmiş yıllarda imar planları, makro düşünülmediği ve mücavir alanların dar tutulması nedeniyle belediyeleri sıkıntıya sokarken, tarım alanlarını da yok etti. Oysa mücavir alanlar geniş tutulup, bu mahallerin imar planları gerçekleştirilmiş sürekli ve kalıcı olarak da uygulamada tutulmuş olsa idi kent daha sağlıklı gelişecek, tarım alanları yok olmayacak, belediyelere de sorun yaratmayacaktı.

Hâlbuki imar planlarında temel amaç, insan, aile ve toplum hayatını, yakından etkileyen, fiziki çevreyi, sağlıklı bir yapıya kavuşturmak ve bu yönde gelişmesini sağlamaktır. Bununla ilişki olarak yatırımların yer seçimlerini belirleyip; gelişme eğilimini yönlendirmek yanında, toprağın korunmasını ve en rasyonel biçimde kullanılmasını sağlamaktır.

Gel gör ki, Eskişehir’de, imar planları, bilimsel, gerçek ve yasalara göre değil de “POLİTİK” ve “ELİT” güçlerin, istek ve arzusuna ve de belediye yönetimlerine göre   yapıldı. Yapılan imar planlarında da, aynı güçlerin isteği üzerine değişiklikler gerçekleştirildi. Maalesef bu değişikliklerden en çok zararı tarım alanları  gördü.

Oysa İmar planlarındaki, sosyal ve teknik alt yapı alanlarının kaldırılması, küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesine dair plan değişiklikleri, zorunlu olmadıkça yapılamaz. Zorunlu hallerde ise böyle bir değişikliğin yapılabilmesi de belli şartlara ve kurallara bağlıdır.

İmar planlarında, yapılacak olan sosyal ve teknik alt yapı alanının kaldırılabilmesi için ilgili yatırımcı Bakanlık ve kuruluşun görüşünün alınması zorunludur. Ayrıca İmar planlarındaki, bir sosyal ve teknik alt yapının kaldırılabilmesi ancak bu tesisin hizmet götürdüğü bölge içinde, eşdeğere, yeni bir alanın ayrılması suretiyle yapılır.

Hülasa Eskişehir’ de imar planlarıyla ilgili mevzuat hükümleri hiçbir dönem yeteri kadar dikkate alınmadığı gibi, politik ve elit güçler tarafından da sürekli değişikliğe uğratılmıştır.              

Anakent Belediye Başkanı Sayın Prof. Dr. Büyükerşen, Eskişehir`in kent tarihinde ilk kez, imar planına esas olacak kapsam ve detayda bilimsel çalışmalara dayanılarak hazırlanan jeolojik ve jeoteknik etüt raporlarıyla haritalara kavuştuğunu müjdelemiş ve bunun Türkiye’ de bir ilk olduğunu da ifade etmişti.

O günler de bir yazımda, “Anakent Belediyesi’ nin hazırlamış olduğu imar planı, kent gündeminde, sürekli ve kalıcı olur mu zaman içinde görülecektir.”  demiştik.

Bu plan da tarım alanlarını koruyamadı. Eskişehir merkezindeki, Batı kent, fabrikalar bölgesi, Söğüt önü, Vişne Evleri arasında kalan 75 ha. alanlar imara açıldı. Bugünde, Karagözler ve Sazova Mahalleleri sınırları içerisindeki 326.17 ha büyüklüğündeki alan, imara açılacağı söyleniyor.

Oysa imar planlarını gereksiz yere değiştirmek özellikle de tarım alanlarını imara açmak gelecek nesillerimize yapılacak en büyük ve telafisi de olmayan bir yanlışlıktır.

Nitekim Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da çiftçilerle, bir  buluşmasında, 'Her tarım alanına, beton yığınını dikersek, bu vatana ihanet ederiz' diyerek tarım alanlarının önemine vurgu yapmıştı.

Türkiye ve Eskişehir’ de tarım alanları yok edilirken, tarım arazilerinin, tarım dışı kullanıma açılabilmesi için, Toprak Koruma Kurulunun karar alma biçimi, yönetmelikle değiştirildi. Daha önce, üçte iki çoğunlukla karar alabilen kurul için, artık beşte üçlük çoğunluk karar alabilecek. Üstelik enerji ve ulaşım projelerinde toplantıya katılım için çoğunluk aranmayacak.

Yönetmelik değişikliğinin Eskişehir ve Türkiye’nin, dört bir yanındaki verimli toprakların, tarım dışı kullanımının yolunu açacaktır. Bu yönetmelik değişikliğiyle, toprak korunmadığı insan yaşamı için olmazsa olmaz konumda olan tarım alanlarının yok olmasına da neden olacaktır.

Eskişehir’ de, 582.500 ha alan, yani ilin yüzölçümünün %42.7’si tarım arazisidir. Eskişehir’de sulanabilir tarım arazisi, 350 133 ha.(%59.64), sulanan arazi 83 135 ha (%14.2) sulanamayan arazi ise, 226 102 ha (40.46) dır.  Ancak tarım alanları da  yeteri kadar korunamıyor.

Türkiye ve Eskişehir’ de sanıldığı kadar ne tarım toprağı, ne de sulanabilecek tarım alanı bulunmaktadır. Bundan böyle de yeni tarım alanları bulmamız veya mevcut tarım alanlarının sınırlarını da büyütmemiz, mümkün olmadığına göre, ülkemizde ve Eskişehir’de mevcut tarım arazileri kesinlikle imara açılmamalıdır. Çünkü Toprak yaşamdır. Toprak varsa, yaşam vardır.