Türk Halkı, erkek ve kadın,  her alanda, birlikte çalışarak,  başarılı olacaktır. Nitekim ATATÜRK, "Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı, topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!" demiştir.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, bu görüşünü, sözde bırakmadı tüm dünyaya örnek olacak adımlarla kadına yeni bir bakış açısı kazandırdı. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren kadınların siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapıldı.

5 Aralık 1934'te Mecliste görüşüldü. Yapılan oylamada, 317 üyeli Meclis'te, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla değişiklik önerisi kabul edildi. Anayasanın 10. ve 11. Maddeleri değiştirilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi.

Anadolu kadını, seçme ve seçilme hakkını İsviçreli kadınlardan 36, Fransız hemcinslerinden 11, Belçikalılardan ise 14 yıl önce elde etti.

Kadınlar, bu siyasal haklarını aynı yıl yapılan belediye seçimlerinde kullandı. Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde kadın belediye başkanı seçildi. Sadiye Hanım, Türkiye’nin ilçede seçilen ilk kadın belediye başkanı olarak adını tarihe adını yazdırdı.

Kadınların seçme-seçilme hakkını elde ettikten hemen sonra 1935 yılında gerçekleşen ilk seçimlerde meclisteki 395 vekilin 18’i kadındı. Bu da yüzde 4,6’lık bir oranla dünyada ikinci sıraya karşılık geliyordu.

Çok partili siyasal yaşama geçildiğinde, ilk kez bir şehirde kadın belediye başkanı seçildi. 3 Eylül 1950 tarihinde yapılan yerel seçimlerde 27 üyesi bulunan Mersin Belediye Meclisine seçilen Müfide İlhan, ilk kadın il belediye başkanı oldu.

Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde 1934 yılından önce kadınların seçme ve seçilme hakkına kavuştuğu ülke sayısının 28, fiilen milletvekili seçildiği ülke sayısının 17 olduğu göz önüne alındığında, Atatürk döneminde elde edilen bu hakkın kıymeti daha net ortaya çıkıyor.

Yıllardır, Türk kadını haklarını almak için Türkiye’nin farklı kentlerinde, yürüyüşler ve etkinlikler düzenlendi. Kadınlar, artan kadın cinayetlerine, cinsiyetçiliğe, ayrımcılığa, erkek egemen iktidara ve sömürüye karşı yürüdü, oldukça donanımlı, hazırlıklı bilinçli ve kadın olarak mücadele ediyorlar.

Geçmiş yıllarda, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun, bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında, kanun tasarısı teklifi yapılmıştı. Tasarının ilgili bir maddesine göre de, “SİYASİ PARTİLERİN HER DERECEDEKİ TEŞKİLATI İLE GRUPLARI, HER BİR CİNSİYETİN EN AZ % 30 TEMSİLİ VE KATILIMI ESASLARINA UYGUN OLARAK OLUŞTURULUR.” ifadeleri yer almıştı. Ancak neden bilinmez yasalaşmadı.

Ayrıca İnsan Hakları Sözleşmeleri, Taraf Devletlerin, kadınlar ve erkeklerin tüm ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve siyasi haklardan, eşit olarak yararlanmalarını temin yükümlülüğü bulunduğunu vurgular.

Yine BM ve uluslararası kuruluşlar, kadınlara karşı ayrımcılığın, hak eşitliği ve insan şeref ve haysiyetini, saygı ilkelerini her platformda gündeme getiriler. Hatta hayata geçirilmesini de talep ederler.

31 Mart yerel seçimlerde,  siyasi partiler listede seçilebilecek yerlere kaç kadın aday koyacak bilinmez ama Türk kadını, mutlaka siyasi platformda yer almalı ve TBMM ve belediye meclislerine, kadın üyelerin girmesi için de belli kontenjanlar ayırmalıdır. Çünkü Türk toplumuna, yakışan da budur.

Geçmişte, Türk toplumunda,  kadın erkek konumu eşitti. Nitekim geçmişte, Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun’un, ortak karar verdikleri biliniyor. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı. Bugün Türk kadını, siyasi alanda da, tarihteki bu konumdan çok uzaktır.

Avrupalı kadınlar, siyasi haklarını çok daha geç elde etmelerine rağmen, genel ve yerel meclislerinde daha fazla sayı ile temsil ediliyorlar. Nitekim İsveç’te bu oran yüzde 40.4, Norveç’ de yüzde 36.6, Danimarka’da, yüze 33.71 milletvekili var.  Türkiye’de bu oran çok düşüktür. Her geçen yıl da düşüyor.

AB’de yapılan her secimde Avrupa Parlamentosu’ndaki kadın milletvekillerinin sayısı rekor düzeye çıktı. Milletvekillerinin, yüzde 35’i kadınlardan oluşuyor. Bu, tüm milletvekili sayısının üçte birinden fazlasına tekabül ediyor. Ancak Avrupa Kadın Lobisi’nden Myria Vassiliadou bu sayıyı da yeterli bulmuyor.

Siyasi partilerin kadınlara kota uygulaması, kadınların temsil oranını çözecek. Bu siyasi partilerin, belli cinsin tekelinde olmasını engelleyecektir. Karar alma süreçlerinde, cinsler arasında, dengeli bir dağılımı ve eşit temsili sağlayacaktır. Siyasetin, erkek egemen ortamını, davranış alışkanlıklarını, dilini ve gündemini değiştirecektir.

Kadının siyasete katılımına ilişkin verilere bakıldığında Türk kadınının yıllara göre yerel siyasette temsilinin az da olsa arttığını gözlemlemek mümkündür. Ancak bu artışın, kadının toplumdaki varlığının oransal büyüklüğü ile kıyaslandığında son derece yetersiz olduğunu görmekteyiz

Oysa Türk kadını, her alanda olduğu gibi belediyecilikte de başarılıdır.

Ak Parti Genel Merkezi'nin yaptığı anketlerde, kendi isminin ön plana çıkması dolayısıyla, belediye başkanlığına tekrar aday olan,  yaşmak ve şalvardan oluşan ilçeye özgü kıyafetiyle belediye başkanlığı yapan, Sayın Zeynep Akgün, renkli kişiliği ve belediyecilik alanındaki performansı ile yalnız bölgenin değil, tüm Türkiye'nin dikkatini çekti.

Ayrıca yerel seçimlerde, Tepebaşı Belediye başkan aday adayı olan, her alandan başarıları ile dikkat çeken,  CHP’nin 25 - 26 dönem  CHP Eskişehir Milletvekili  Sayın Prof. Dr. Gaye Usluer’in,  “…Hedefim Eskişehir'de ilk kadın belediye başkanı olmak. Hedefim bu onuru yaşamak, yaşatmak. Hepimiz için, Eskişehir için bir ilki yaşatmak. Bu şehrin kadınları ile birlikte yeni bir öykü yazacağız. Parolamız daha çok kadın, parolamız eşit temsiliyet ve bunu birlikte yapacağız. Talep etmezsek, hak aramazsak, istekli olmazsak bunu sağlama şansımız yok." ifadeleri ise her kadına rehber olacak niteliktedir.

Türkiye’de, kadınların, dünyadaki genel eğilimin aksine, yerel siyasetteki temsil oranları oldukça düşüktür. Bu nedenle de ülkemizdeki siyasi partiler genel ve yerel seçimlerde mutlaka cinsiyet kotası uygulamalı, kadın temsil oranları da artırmalıdır.