AKP Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, "Cumhuriyetimizi Mustafa Kemal Atatürk kurmuştur, onu muasır medeniyetler seviyesi düzeyine çıkartan Erdoğan'dır. Dolayısıyla Erdoğan, ikinci Atatürk'tür" ifadelerini kullandı.

          AP haber ajansı tarafından yayımlanan "Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşına girerken başarıları ve karşı karşıya olduğu zorluklar" başlıklı makalede, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün yüzünü Batı'ya dönmüş laik bir cumhuriyet kurduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 yılı aşkın iktidarında ise Türkiye'nin daha muhafazakar bir karakter kazandığı ifade edildi.

           Atatürk’ ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı ise Cumhuriyet'in 100. yılın kutlandığı 29 Ekim öncesi yayımladığı Cuma hutbesinde yine Atatürk'ten bahsetmedi

.          Diyanet İşleri Başkanlığı, büyük vefasızlık yapsa da Mustafa Kemal Atatürk, askeri ve siyasi kişiliğinin, yanı sıra, ahlakı ve İslam dinine verdiği önemle de Türk Milleti ve dünyanın önünde, dün olduğu gibi, bugünde en güzel  örnektir.  

           Ayrıca Büyük Önder ATATÜRK hakkında, kim ne düşünürse düşünülsün, ATATÜRK, yalnız ülkemizin değil, 20.yüzyılın, dünya lideridir.

             Rhode Island'daki Brown Üniversitesi'nde, "Emeritus Professor-Onursal Profesör  Arnold Ludwig’  in,  18 yıl süren, "Liderliğin Doğası"  çalışmasında, 1900-2000 yılları arasında yaşayan, 200 farklı ülkeden, 1941 lideri araştırmış. Ludwig bu amaçla "Politik Büyüklük Ölçeği" adını verdiği, puanlamaya dayalı bir ölçek geliştirmiş. Ayrıntılı bilgiye ulaşabildiği Roosevelt'ten, Churchill'e, Mao'dan Fidel Castro'ya, uzayan listedeki 377 lider arasında en yüksek puanı, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk alarak 20. Yüzyılın lideri olmuştur.

              Atatürk’ü, 20. Yüzyılın, en önemli dünya lideri olarak ilan eden, liderleri sıralama araştırması, dünya çapında, bugüne kadar yapılmış, en kapsamlı çalışmadır.

           UNESCO  ise Atatürk hakkında,, “ Atatürk, uluslar arası anlayış, iş birliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.” tanımını yaptı.

            Ne yazık ki  kendi değerlerimize,  sahip çıkamıyoruz ama Atatürk gibi değerlerimizin, büyüklüğünü ortaya koymak ve dünyaya tanıtmak da  yabancılara düşüyor..

           Kim ne düşünürse düşünsün, dâhi lider Mustafa Kemal Atatürk'ün, değeri zamanla azalmıyor; bilakis, kendi çağını aşan, siyasî vizyonu, günümüz politikasına, ışık tutmaya devam ediyor. Az zamanda, çok ve büyük işler başaran, Atatürk, hakkında,  dünyada, yüzlerce makale ve onlarca kitap yazıldı.

             Atatürk’ le ilgili, dünyada gelişmeler, böyle iken, bazı  kişi/kişiler,  Büyük Önder Atatürk hakkında hak etmediği söylemde bulunuyorlar. Onun fikir ve düşüncelerini, özellikle de ilkelerini, yok etmek için, gayret gösteriyorlar.

             Atatürk, gerçeğin adamıdır. Nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yapmış, en hayırlısına da karar vermiştir. Atatürkçülüğün,  ilkeleri de, birden bire ortaya çıkmadı. Bu ilkeler, tarihsel bir gelişim izledi.

          Atatürk “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.”  demesine rağmen, ortama “POLİTİK” ve “ELİT” güçler hâkim oldu. Padişahlık kaldırıldı ama çok partili dönemde, “Cumhuriyet Padişahları”,  boy gösterdi. Yıllarca, aynı isimlere, layık ve mahkûm olduk.

           Atatürk’ e göre,, parlamento üyelerini, halk, doğrudan doğruya ve hiçbir aracı olmadan kendisi seçecektir.  Üyelerin seçiminde, aracılığı, ne devletin yürütme kurumu olan hükümet,  ne de partiler yapabilir. Çünkü halk, değer verdiği ve kendisinden de hizmet beklediği kişileri, bizzat kendisi seçecektir. Bugün öyle mi?

          Yıllarca, Atatürk, hep gündemde oldu. Her başı sıkışanda, ona inanmadığı halde, kalkan yaptı. Gerçek anlamda yorumlayan, çok az insan oldu. Çünkü Atatürk’ün, fikir ve düşüncelerini yorumlarken, nesnel, gerçekçi ve bilimsel olmak gerekirdi.

           Atatürk, milliyetçi bir insandı. Ancak, O’nun milliyetçi düşüncesinde, ırkçı,  ümmetçi,  kafatasçı, gibi kavramlara, yer yoktu. Bilakis, O’nun düşüncelerinde, Türk halkını birleştirici, bütünleştirici, bilimsel, akılcı ve gerçekçi kavramlara yer vardı.

           Hayatı boyunca, ulusal ve uluslararası barıştan yana oldu. Tüm insanların, barış, huzur ve refah içinde yaşamasını istedi.  “Yurtta barış, dünyada barış “ özdeyişiyle de, bugünkü ve gelecek nesillere hedefi gösterdi.

             Atatürk, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda, etkili, köklü devrimler yaptı. Bilimsel ve akılcı düşünceyi, devlete ve topluma egemen kıldı. Tam bağımsızlığı, millet ve devlet olmanın olmazsa olmaz koşulu olarak gördü.

             Nitekim Atatürk, “ tam bağımsızlık dendiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlıktan mahrumiyet demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz “ demiştir.

              Diğer taraftan, Atatürk, askerlikte, siyasette, inkılâpçılıkta ve fikri mücadelede, emsali nadir bir dehadır. Tarihin, büyük tanıdığı şahsiyetlerle mukayese yapıldığı zaman, bariz üstünlükleri göze çarpmaktadır. Çünkü o hem fikir, hem de hareket adamıdır.

             Son  küresel ekonomik krizi ABD ve AB ülkeleri, Atatürk’ ün yöntemi ile çözdü.. Yani Atatürk’ ün, "mutedil devletçilik" politika ve stratejileri, tıpkı 1929’ da olduğu gibi, bugünkü de ekonomik krizlere, çözüm oluyor

            Türk halkı, Atatürk devrimlerini, titizlikle korumak, ödün vermemek, yaygınlaştırılması ve kökleşmesi için de, gayret ve caba göstermek zorundadır. Çünkü onun devrimlerine, fikir ve düşüncelerine, dünden,  daha çok, bugün ve gelecekte de muhtacız.