İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Uğur Bilge, korona virüse yakalandı.

Evinde gördüğü tedavi yeterli gelmedi.

Durumu ağırlaşınca hastanede tedavi altın alındı.

Korona virüs, Şehir Hastanesi Başhekimi Yaşar Bildirici’yi de yakaladı.

Testi pozitif çıkan Başhekim Bildirici tedavi altında…

Yunusemre Devlet Hastanesi Başhekimi Mustafa Karagülle de korona virüse yakalanmaktan kurtulamadı.

Testi pozitif çıkan Karagülle’nin yaptığı bir çağrı var.

“Zorunlu olmadıkça evimizden çıkmayalım. Karşılıklı çay içmeyi, neşeli yemekler yemeyi hastalığın sonunu gördüğümüz günlere bırakalım.

Sevdiklerimizi üzmek ya da üzülmek istemiyorsak kurallara maksimim uyum gösterelim. Güzel günlere kadar tüm güzellikleri kendi içimizde yaşayalım. Tüm sevdiklerimizle kucaklaşacağımız günlere kadar sevdiklerimizden uzak duralım ki, sevdiklerimiz bizimle kalsın.

Güzel ve güneşli günler yakın.

Bu hastalığa karşı en güçlü korunma yönteminin tedbirlere uymak olduğunu unutmayalım. Kovid-19 zorunlu izolasyonu nedeniyle bir süre daha aranızda olamayacağım. Ailemin duanıza ihtiyacı olacak. Allah hepimizin yardımcısı olsun.”

Yunusemre Devlet Hastanesi Başhekimi Mustafa Karagülle’nin mesajı böyle…

Evet…

Son bir hafta içerisinde korona virüse yakalanan 3 sağlık yöneticisi…

Bunlar kamuoyuna yansıyan vakalar…

Elbette ki, korona virüse yakalanan sağlıkçı sayısı, bu üç sağlık yöneticisi ile sınırlı değil…

Sayıları oldukça fazla…

Korona salgınının yükü onların omuzlarında…

Ne haftalık ne de yıllık izinleri var.

Ne sevdiklerini görebiliyorlar ne de çocuklarına sarılabiliyorlar.

Sürekli görev başındalar.

Can kurtarmak için yaşamlarını ortaya koyarak mücadele ediyorlar.

Koruna virüs de iyiden iyiye azgınlaştı.

Hız kesmeden yayılıyor.

Yakaladığı insan sayısı oldukça fazla…

Eskişehir’de günlük vaka sayısı bin civarında dolaşıp duruyor.

Hastanelerdeki doluluk oranı iyice yükseldi.

Şu an için “tam dolu” değil…

Ancak, bu gidişle öyle olması da kaçınılmaz.

Ürkütücü bir tablo söz konusu…

Tablo bu hale gelince sağlıkçıların yükü de alabildiğine arttı.

Altından kalkmakta zorlanıyorlar.

“Tükendik, dayanacak gücümüz kalmadı” diye feryat ediyorlar.

Feryatlarında en küçük bir abartı yok.

Gerçekten çok fazla zorlanıyorlar.

Onların bu takdir edilesi çabalarına karşın toplumdaki vurdumduymazlık da ortada…

Hala kurallara uyumsuzluk var.

Özellikle, sosyal mesafeye özen gösterilmiyor.

Kış bastırdı, havalar alabildiğine soğudu.

Buna karşın kent merkezinde hala kalabalıklar oluşabiliyor.

Dernek lokallerinde, küçücük apart dairelerde toplanıp sıkışık bir halde kumar oynanabiliyor.

Vurdumduymazlı inanılır gibi değil…

Yarattığı riskler büyük.

Onların yanı sıra, can kurtarmak için canla başla mücadele eden sağlık çalışanlarının morallerini de bozuyor.

Sağlıkçıların görevi belli…

Kısaca “teşhis ve tedavi” dense olur.

Virüsün yayılmasını önlemek konusunda yapabilecekleri fazla bir şey yok.

Nu kural koyabiliyorlar, ne de önleyici önlem alabiliyorlar.

Bu konuda sorumluluk, kentin yöneticilerine düşüyor.

Elbette ki, en önemlisi de toplumsal sorumluluk…

Yahu, bu vurdumduymazlıklara son vermek için daha ne olması gerek…

“Sorumluluk” derken yapılması gerekenler de belli…

Maske takılacak, sosyal mesafe korunacak ve de temiz olunacak…

Hepsi bu…

Bunları yerine getirmek hiç zor olabilir mi?

Çok kolay…

İyi de neden hala özen gösterilmiyor?

Anlamak gerçekten çok zor…