Eskişehirspor yönetimi finansal sorunlara çözüm üretebilmek için yine taraftarın kapısını çaldı. Her eve iki forma, bir kendinize, birisi de en sevdiğinize adıyla başlatılan kampanyada ilk etapta 3 bin forma yaptırılmış. Yani taraftara deniliyor ki “Elini bir kez daha cebine at ve takımına sahip çık!” Taraftardan yana endişemiz yok. Bu takımın taraftarlarının pek çoğu asgari ücretli veya asgari ücretin üzerinde bir ücrete çalışan evine ekmek götürme hesabını yapmanın yanında takımının da renklerine aşık olan insanlardır. Eğer bin anda 10 bin forma satılmıyorsa taraftarın istemediğinden, bilet alacak parasını zor bulduğundandır. Eskişehirspor’u, Eskişehirspor yönetimini eleştirmek kolaydır. Bakıyorum gazete sütunlarında, kongre salonlarında herkes yapılanları eleştiriyor, yapılamayanlar üzerinden en ağır ifadeler ile yükleniyor. Ama iş pratiğe geldiğinde ise ortalıkta kimse yok. Herkes birden bire algılarını kapatıp duymazlıktan, görmezlikten geliyor Eskişehirspor’daki gelişmeleri. Seyrederek bir olaya tanıklık edenler, eleştirerek kolay yolu seçiyorlar.

Kabul ediyorum Eskişehir’de öyle kara para falan yok ki birileri takıma olmayan kaynaklardan paralar aktarsınlar. Ama en azından bazı konularda destek olmak için önlerine gelen fırsatları değerlendirseler yeter.

+++

TRAMVAYDA YOLCULUK

Her zaman tramvaya bindiğimiz yok. Ancak binme ihtiyacı duyduğumuzda gördüğümüz manzara gerçekten “pes” dedirtecek cinsten. Bazen öyle oluyor ki insanlar tramvaya binebilmek için nerede ise istif olmaya razı oluyorlar. Kapılara dayanan vatandaş içeridekilere baskı yapıp bir adım yer istiyor, içerden inmek isteyen aynı şekilde dışarıya baskı yapıyor. Kısacası belirli saatlerdeki seferlerde gerçekten insan olarak ne o tramvaya binerim, ne de o zahmete katlanırım. Mecburiyetten önceki gün Otogar- SSK hattına bindim, binmekle birlikte bin kere pişman oldum. Ellerimi yukarıya kaldırıp kendimi bin bir kere sakınarak yolculuk yaptım. Tramvaylardaki bu durumun iki sebebi var. Bir seferler yetersiz, ikincisi vatandaş” tramvayda nasıl yolculuk yapılır? Nasıl binilir? Nasıl inilir?” bunu bilmiyor. Bunu becerebilsek aslında yoğunluğu biraz daha azaltmak mümkün olacaktır. Ancak ne yazık ki bazı kötü niyetli kişilerde bu durumu fırsat olarak değerlendirebiliyorlar. Burada yaşadıklarımı yazdım, anlatılanları değil. Belki birilerinin ilgisini çeker…

+++

 KÜÇÜK BİR GÖÇ HİKAYESİ

Türkiye Yüksek Hızlı Trenle 10 Mart 2009 yılında tanıştı. Yüksek Hızlı Tren ilk seferini Ankara-Eskişehir hattında yaptı. O günden bugüne Ankara- Eskişehir hatlarına yeni hatlar eklendi. İstanbul- Eskişehir- Ankara, İstanbul- Eskişehir- Konya arasında bugüne kadar 30 milyonun üzerinde yolcu taşınmış. Günde 17 seferin yapıldığı YHT’de Eskişehir- Ankara arasında yine günde ortalama 4 bin kişi gidip geliyor. Yani her gün küçük bir ilçe Ankara Eskişehir arasında adeta göç yaşıyor. Bu rakam son derece önemli ve değerlidir. Hem yaklaşık 1 saat 20 dakikalık bir sürede Eskişehir’den Ankara’ya yolculuk yapmak hem de insanların kira parasına yerleşim alanı değiştirmeden evlerine ulaşmaları küçümsenecek bir iş değil. Bazen şehir içinde bile 1 saati bulan yolculukların yapıldığı günümüzde YHT ile yaşanan küçük göçlerin Eskişehir’in ne kadar değerli bir kent olduğunu göstermesi benim için son derece önemli ve değerli.