Yasin Suresi, Kur'an-ı Kerim'in manevi derinliklere sahip bölümlerinden biridir. İslam'ın temel prensiplerini içinde barındıran bu mübarek sure, tevhid inancını güçlendirmenin yanı sıra nübüvvet ve ahiret konularında da derinlemesine düşünce sağlar. Yasin Suresi, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) ifadesiyle, fazileti bol ve okuyanlarına sonsuz faydalar sunan bir duadır.
Bu ilahi kelam, sadece Arapça okunuşuyla değil, aynı zamanda Türkçe anlamıyla da kalplerimize dokunan bir duadır. Her Müslüman için, Yasin Suresi'nin yazılışıyla birlikte anlamını bilmek, imanlarını pekiştirmek adına temel bir sorumluluktur. Ancak bu bilgilerle yetinmek yerine, Yasin Suresi'nin içerdiği derin anlamları kavramak, tefsirini okuyarak manasına vakıf olmak da önemlidir.
Yasin Suresi'nin Arapça okunuşunu öğrenmek, Allah'ın rızasını kazanmak ve ahiret hayatına hazırlık yapmak amacıyla sık sık tekrarlamak, Müslümanlar için manevi bir ibadet ve bağlılık örneğidir. Yasin Suresi, sadece dünya hayatında değil, aynı zamanda ahiret yolculuğunda da kişiyi karanlık gecelerde aydınlatacak bir nur olma özelliğine sahiptir.
Yasin Suresi'nin anlamı, tefsiri ve faziletleri, İslam'ın özünü kavramak isteyenler için bir kılavuz niteliğindedir. Yasin Suresi'nin içeriğini daha derinlemesine anlamak, manevi yaşantımızı zenginleştirmenin yanı sıra, İslam'ı daha sağlam bir temel üzerine inşa etme fırsatını sunar.
Yasin Suresi Türkçe Okunuşu
Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1. Yâsîn
2. Vel Kur’ân-il hakîm
3. İnneke leminel murselîn
4. Alâ sırâtin mustakîm
5. Tenzîlel azîzirrahîm
6. Litunzira kavmen mâ unzire âbâuhum fehum gâfilûn
7. Lekad hakkal kavlu alâ ekserihim fehum lâ yu’minûn
8. İnnâ cealnâ fî a’nâkihim aglâlen fehiye ilel ezkâni fehum mukmehûn
9. Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden feağşeynâhum fehum lâ yubsirûn
10. Ve sevâun aleyhim eenzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn
11. innemâ tunziru menittebeazzikra ve haşiyerrahmâne bilgaybi febeşşirhu bimağfiretiv ve ecrin kerîm
12. İnnâ nahnu nuhyil mevtâ ve nektubu mâ kaddemû ve âsârehum ve kulle şey’in ahsaynâhu fî imâmin mubîn
13. Vadrib lehum meselen ashâbel karyeh. İz câehel murselûn
14. İz erselnâ ileyhi musneyni fekezzebûhumâ fe azzeznâ bisâlisin fekâlû innâ ileykum murselûn
15. Kâlû mâ entum illâ beşerun mislunâ vemâ enzelerrahmânu min şey’in in entum illâ tekzibûn
16. Kâlû rabbunâ ya’lemu innâ ileykum lemurselûn
17. Vemâ aleynâ illel belâgul mubîn
18. Kâlû innâ tetayyernâ bikum lein lem tentehû le nercumennekum vele yemessennekum minnâ azâbun elîm
19. Kâlû tâirukum meakum ein zikkirtum bel entum kavmun musrifûn
20. Vecâe min aksalmedineti raculun yes’â kâle yâ kavmittebiul murselîn
21. İttebiû men lâ yeselukum ecran ve hum muhtedûn
22. Vemâ liye lâ a’budullezî fetarenî ve ileyhi turceûn
23. Eettehizu min dûnihî âliheten in yuridnirrahmânu bi-durrin lâ tuğni annî şefâatuhum şey’en velâ yunkizûn
24. İnnî izen lefî dalâlin mubîn
25. İnnî âmentu birabbikum fesmeûn
26. Kîledhulil cennete, kâle yâleyte kavmî yâ’lemûn
27. Bimâ gaferelî rabbî ve cealenî minel mukremîn
28. Vemâ enzelnâ alâ kavmihî min badihî min cundin minessemâi vemâ kunnâ munzilîn
29. İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâhum hâmidûn
30. Yâ hasreten alel ibâdi mâ ye’tîhim min resûlin illâ kânûbihî yestehziûn
31. Elem yerev kem ehleknâ kablehum minel kurûni ennehum ileyhim lâ yerciûn
32. Ve in kullun lemmâ cemî’un ledeynâ muhdarûn
33. Ve âyetun lehumul ardul meytetu ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhu ye’kulûn
34. Ve cealnâ fîhâ cennâtin min nahîliv ve a’nâb ve feccernâ fîha minel uyûn
35. Liye’kulû min semerihî vemâ amilethu eydîhim efelâ yeşkurûn
36. Subhânnellezî halekal ezvâce kullehâ mimmâ tunbitul ardu ve min enfusihim ve mimmâ lâ ya’lemûn
37. Ve âyetun lehumulleylu neslehu minhunnehâre fe izâhum muzlimûn
38. Veşşemsu tecrî limustekarrin lehâ zâlike takdîrul azîzil alîm
39. Velkamere kaddernâhu menâzile hattâ âdekel urcûnil kadîm
40. Leşşemsû yenbegî lehâ en tudrikel kamere velelleylu sâbikunnehâr ve kullun fî felekin yesbehûn
41. Ve âyetul lehum ennâ hamelnâ zurriyyetehum fil fulkil meşhûn
42. Ve halâknâ lehum min mislihî mâ yarkebûn
43. Ve in neşe’ nugrıkhum felâ sarîha lehum velâhum yunkazûn
44. İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâ hîn
45. Ve izâ kîle lehumuttekû mâ beyne eydîkum vemâ halfekum leallekum turhamûn
46. Vemâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu’ridîn
47. Ve izâ kîle lehum enfikû mim mâ rezakakumullâhu, kâlellezîne keferû, lillezîne âmenû enut’ımu menlev yeşâullâhu et’ameh, in entum illâ fî dalâlin mubîn
48. Ve yekûlûne metâ hâzel va’du in kuntum sâdikîn
49. Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhideten te’huzuhum vehum yehissimûn
50. Felâ yestetîûne tavsıyeten velâ ilâ ehlihim yerciûn
51. Ve nufiha fîssûri feizâhum minel ecdâsi ilâ rabbihim yensilûn
52. Kâlû yâ veylenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânu ve sadekal murselûn
53. İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâ hum cemî’un ledeynâ muhdarûn
54. Felyevme lâ tuzlemu nefsun şeyen velâ tuczevne illâ mâ kuntum tâ’melûn
55. İnne ashâbel cennetil yevme fîşuğulin fâkihûn
56. Hum ve ezvâcuhum fî zılâlin alel erâiki muttekiûn
57. Lehum fîhâ fâkihetun ve lehum mâ yeddeûn
58. Selâmun kavlen min rabbin rahîm
59. Vemtâzul yevme eyyuhel mucrimûn
60. Elem a’hed ileykum yâ benî âdeme en lâ tâ’buduşşeytân innehû lekum aduvvun mubîn
61. Ve enî’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm
62. Ve lekad edalle minkum cibillen kesîran efelem tekûnû ta’kılûn
63. Hâzihî cehennemulletî kuntum tûadûn
64. lslevhel yevme bimâ kuntum tekfurûn
65. Elyevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn
66. Velev neşâu letamesnâ alâ a’yunihim festebekus sırâta fe ennâ yubsirûn
67. Velev neşâu lemesahnâhum alâ mekânetihim femestetâû mudıyyev velâ yerciûn
68. Ve men nuammirhu nunekkishu filhalkı, efelâ ya’kilûn
69. Ve mâ allemnâhuşşi’ra vemâ yenbegî leh in huve illâ zikrun ve kur’ânun mubîn
70. Liyunzira men kâne hayyen ve yehıkkal kavlu alel kâfirîn
71. Evelem yerav ennâ halaknâ lehum mimmâ amilet eydîna en âmen fehum lehâ mâlikûn
72. Ve zellelnâhâ lehum feminhâ rekûbuhum ve minhâ ye’kulûn
73. Ve lehum fîhâ menâfiu ve meşâribu efelâ yeşkurûn
74. Vettehazû min dûnillâhi âliheten leallehum yunsarûn
75. Lâ yestetîûne nasrahum ve hum lehum cundun muhdarûn
76. Felâ yahzunke kavluhum. İnnâ na’lemu mâ yusirrûne vemâ yu’linûn
77. Evelem yeral insânu ennâ halaknâhu min nutfetin feizâ huve hasîmun mubîn
78. Ve darebe lenâ meselen ve nesiye halkah kale men yuhyil izâme ve hiye ramîm
79. Kul yuhyihellezî enşeehâ evvele merrah ve huve bikulli halkın alîm
80. Ellezî ceale lekum mineşşeceril ahdari nâren feizâ entum minhu tûkidûn
81. Eveleysellezî halakassemâvati vel arda bikâdirin alâ ey yahluka mislehum, belâ ve huvel hallâkul alîm
82. İnnema emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehû kun, feyekûn
83. Fesubhanellezî biyedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn.
Yasin Suresi Arapça Okunuşu
Yasin Suresinin Anlamı (Meali)
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
1. Yâ Sîn.
2,3,4. (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.
5,6. Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.
7. Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.
8. Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır.
9. Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.
10. Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
11. Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği hâlde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele.
12. Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir.
13. (Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti.
14. Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler.
15. Onlar şöyle dediler: "Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz."
16. (Elçiler ise) şöyle dediler: "Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor."
17. "Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir."
18. Dediler ki: "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur."
19. Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler.
20. Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun."
21. "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir."
22. "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca O'na döndürüleceksiniz."
23. "O'nu bırakıp da başka ilâhlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar."
24. "O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum."
25. "Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!"
26,27. (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi.
28. Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.
29. Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.
30. Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar.
31. Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi?
32. Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır.
33. Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz, onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler.
34,35. Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
36. Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.
37. Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.
38. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri (düzenlemesi)dir.
39. Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.
40. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
41. Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir.
42. Biz, onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık.
43. Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar.
44. Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar.
45. Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin" denildiğinde yüz çevirirler.
46. Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar.
47. Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler.
48. "Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?" diyorlar.
49. Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar.
50. Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.
51. Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler.
52. Şöyle derler: "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler."
53. Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır.
54. O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir.
55. Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler.
56. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.
57. Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır.
58. Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak (kendilerine) "Selâm" (vardır).
59. (Allah, şöyle der:) "Ey suçlular! Ayrılın bu gün!"
60,61. "Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?"
62. "Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?"
63. "İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir."
64. "İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!"
65. O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.
66. Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu hâlde) yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?!
67. Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.
68. Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?
69. Biz, o Peygamber'e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.
70. (Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik.
71. Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar.
72. Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler.
73. Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
74. Belki kendilerine yardım edilir diye Allah'ı bırakıp da ilâhlar edindiler.
75. Onlar, ilâhlar için (hizmete) hazır asker oldukları hâlde, ilâhlar onlara yardım edemezler.
76. (Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.
77. İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.
78. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?"
79. De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir."
80. O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.
81. Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.
82. Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.
83. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir! Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.
Yasin Suresi Faziletleri
Yasin suresi, ilk ayetinde bulunan yâ ve sin harflerinden dolayı bu ismi almıştır. Bununla berâber "Azime", "Muimme", "Müdafi'ai kadiye" ve "Kalbu'l-Kur'an" isimleri de kullanılmıştır. Kalbu'l-Kur'an, Kur'an'ın kalbi, Müdafi'a-i kadiye, sahibinden (onu okuyan ve onunla amel eden kişilerden) her türlü fenalığı defeden, Muimme, sahibine dünya ve âhiretin hayatını kazandıran, ondan dünya ve âhiretin korkularını gideren ve Azime ise, sahibi Allah'ın yanında şerefli olarak zikredilen demektir.
Yasin suresi, Müslümanlar tarafından çok okunan bir sûredir. Diğer surelere nazaran daha fazla rağbet görmektedir. Hz. Muhammed (asm)'in bu sure hakkında söylediği ve okunmasını tavsiye ettiği çeşitli hadisler vardır.
Yasin Suresinin faziletiyle ilgili rivayetlerden bir kısmı şöyledir:
“Her şeyin bir kalbi vardır. Kuran’ın kalbi de Yasîn’dir. Kim Yasin’i okursa Allah Teâlâ, onun bu Yasin okumasına karşılık, Kur'an’ı on kere okumuş gibi sevap yazar.”(1)
Tirmizî bu hadis için “garîb” değerlendirmesi yapmış, “Bu hadisin Humeyd b. Abdurrahman tarikinden başka bir tarikle geldiğini bilmiyoruz.” demiştir.
“Bakara suresi Kuran’ın tepesi ve zirvesidir. Onun her ayetiyle birlikte seksen melek inmiştir. Ayete’l-Kürsî arşın altından çıkarılmış ve onunla birleştirilmiş ya da Bakara suresiyle birleştirilmiştir.
Yasin ise Kuran’ın kalbidir. Bir kişi Allah Tebareke ve Teâlâ’ın rızasını ve ahiret yurdunu kazanmak için Yasin’i okursa mutlaka bağışlanır. Ölülerinize onu (Yasin’i) okuyun.”(2)
“Kim Allah’ın rızasını umarak bir gece Yasin’i okursa o gece bağışlanır.”(3)
"Kim sabaha ulaştığında Yasin’i okursa, o kimseye, akşama ulaşıncaya kadar o günün kolaylığı bahşedilir. Kim de onu bir gecenin başlangıcında okursa, ona da sabaha ulaşıncaya kadar o gecenin kolaylığı bahşedilir."(4)
“Şüphesiz zatında ve sıfatlarında noksanlıklardan uzak ve şanı yüce olan Allah, gökleri ve yeri yaratmadan bin yıl önce Tâhâ ve Yasin'i okumuştu. O zaman Melekler Kuran’ı işittiklerinde şöyle demişler: Bunun kendisine ineceği ümmete ne mutlu! Bunu taşıyacak gönüllere ne mutlu! Bunu konuşacak dillere ne mutlu!”(5)
“Kim gündüzün başlangıcında Yasin Suresini okursa, onun ihtiyaçları giderilir.”(6)
“Kim Allah'ın rızasını kazanmak için bir gece Yasin'i okursa, o bağışlanır.” (Mutemir'in babası Süleyman et-Teymî) şöyle dedi: "Bana ulaştığına göre, o (yani Yasin) tüm Kur'an'a denktir."(7)
“Kim Allah’ın rızasını umarak bir gece Yasin’i okursa o gece bağışlanır.”(8)
“Yasin Kur'an’ın kalbidir. Onu, Allah’ın rızasını ve ahireti kazanmak için okuyan kişi mutlaka affedilir. Onu, ölülerinize okuyun.”(9)
Bu hadiste Yasin suresi Hz. Peygamber (asm) tarafından Kur'an-ı Kerim’in kalbi olarak tanımlanmıştır. Bununla, insanda kalp ne kadar önemli ve değerliyse, Kur’an-ı Kerim’de Yasin suresi o kadar önemli ve değerli olduğuna işaret edilmiştir.
“Kim Allah’ın rızasını umarak gündüz veya gece Yasin’i okursa günahları bağışlanır.”(10)
“Kim Allah azze ve celle’nin rızasını umarak Yasin’i okursa geçmiş günahları bağışlanır. Ölülerinize onu (Yasin’i) okuyun.”(11)
İnsanların işledikleri günahlarının affı için hadislerde birçok yol gösterilmiştir. “Büyük günahlardan kaçınıldığı müddetçe, beş vakit namaz ile iki cuma, aralarında işlenen günahlara kefarettir.”(12) hadisi buna bir örnektir.
İlgili hadiste de Yasin suresinin, sırf Allah’ın rızasını gözeterek okunduğunda geçmiş günahların affına sebep olacağı bildirilmiştir.
“Kim her gece Yasin’i okursa affedilir.”(13)
“Kim Yasin’i okursa, Kur’an’ı on kere okumuş gibi (Allah) sevap yazar.”(14)
“Yasin suresini okuyun, çünkü onda on bereket vardır...”(15) İbn Hacer bu hadisin zayıf olduğuna dikkat çekmiştir.(16)
Yasin Suresinin faziletiyle ilgili bu rivayetlerin bazıları sahih ve hasendir, bir kısmı da zayıftır. Fazilete dair zayıf rivayetlerle amel edilebileceğine dair fetva, alimlerin büyük çoğunluğunun görüşüdür. Buna göre, kim hadis kriterleri bakımından -uydurma olmamak şartıyla- zayıf olduğunu bildiği halde fazilete dair amel işleyebilir. Çünkü burada helal-haramla ilgili bir hüküm söz konusu değildir. Bu nedenle Yasin Suresinin faziletiyle ilgili zayıf hadis rivayetleriyle amel etmenin bir sakıncası yoktur.