Bu konudaki verileri araştırmak için Cumhuriyet Arşivi, TBMM Arşivi, İçişleri Bakanlığı Arşivi, Osmanlı Arşivi, Resmi Gazete Arşivi ve Milli Kütüphane kaynakları kullanılmıştır. Bu kaynaklardan derlenen bilgilere göre, bir dizi ilginç hikaye ve anlam karşımıza çıkmaktadır.

ADANA: Bu şehir ile ilgili kuruluş hikayesi boyunca kesin bir bilgiye sahip olmasak da, yine de Uranus'un oğulları Adanos ve Saros'un bu şehri nasıl kurduklarına dair bir efsanemiz var. Efsaneye göre, Adanos ve Saros, Tarsus'la savaştılar ve galip geldiler. Ardından, Adanos kenti (Adana) ve Saros ırmağa (Seyhan) adını verdi.

ADIYAMAN: Daha once Piran Köyü'nün yerine kurulmuştu ve Perre adını taşıyordu. Emeviler döneminde buraya bir kale inşa edildi ve bu kaleye ‘Hısn Mansur’ adı verildi. 1. Selim döneminde Türk egemenliğine geçtiğinde, buraya yeni bir isim verildi - Adıyaman.

AFYONKARAHİSAR: Bu şehrin hikayesi ise Romalılar tarafından kurulan ve Akroenos olan ismi Selçuklular tarafından 'Karahisar' olarak değiştirildi. 16. yüzyılda ise bölgede afyon yetiştirilmeye başlandı ve ilin adı 'Afyonkarahisar' olarak değiştirildi.

AĞRI: İsmi, bu bölgede bulunan mitolojik dağ olan 'Ararat'ın adından gelir. Rivayete göre, bu dağa Nuh'un gemisi oturmuş ve bu olaydan dolayı dağa 'Aran' adı verilmiştir ki zamanla bu isim 'Ağrı' haline gelmiştir.

AKSARAY: Selçuklu Sultanı İzzettin Kılıçarslan döneminde burada cami, medrese, kümbetler ve en önemlisi de beyaz bir saray inşa edildi. Bu beyaz saray, daha sonra şehrin ismini 'Aksaray' olarak şekillendirir.

AMASYA: Tarihçi Strabon’a göre, Amazon kralı Amasis tarafından kurulmuştur ve Amasis kenti anlamına gelen "Amasesia" ismini vermiştir. Amasya, tarihin derinliklerinden günümüze kadar uzanan kültürel bir mirasa sahip olduğu kadar, Amazonlar gibi mitolojik figürlerin izlerini de taşıyan bir şehirdir.

ANKARA: Adının kökenleri üzerine tartışmalar bulunmaktadır. İslam kaynaklarında Enguru olarak geçer, bazıları Ankara'nın adının Farsça "üzüm" anlamına gelen Engür'den, Yunanca "koruk" anlamına gelen Aguirada'dan, Latince "çengel" anlamına gelen uncus'tan ya da Sanskritçe "kıvrıntı" anlamına gelen ankaba'dan türediğini öne sürer. Bunun yanında, Frig dilinde ang "engebeli, karışık arazi" anlamına gelir ve bu tanım Ankara'nın coğrafi yapısını oldukça iyi açıklamaktadır.

ANTALYA: MÖ II. yüzyılda Bergama kralı Attalos II tarafından kuruldu ve öncelikle kurucusunun ismini aldı. Daha sonra bu isim sırasıyla Adalia, Antalia ve son olarak Antalya şekline dönüştü. Bu güzide Akdeniz şehri, eşsiz güzellikteki kıyıları ve tarihi kalıntılarıyla bilinir.

ARDAHAN: İsmi Gürcüce'den gelir; Ardahan adı Gürcüce Ardana'dan türemiştir. Türkiye'nin en kuzey doğusunda yer alan bu küçük şehir, Gürcü kültürünün etkilerini hala taşımaktadır.

ARTVİN: Kıldiyet Dağı'nın dik yamaçları üzerine İskitler tarafından kuruldu. Bölgenin ilk hükümdarından adını alan Artvin, önceleri Artvani ve daha sonra Artvini olarak anıldı ve zamanla Artvin'e dönüştü.

AYDIN: Anadolu beylerinden Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından isimlendirildi ve Aydın ismi, Mehmet Bey’in babasının ismi olmasından gelmektedir. Tarihi ve doğal güzellikleriyle bilinen bu Ege şehri, Aydınoğulları Beyliği'nden kalan eserlerle doludur.

BALIKESİR: Adının 'eski hisar' anlamına gelen Paleokastio'dan türediği düşünülüyor. Ancak halk arasında dolaşan bir hikayeye göre de adı 'balı çok' anlamına geliyor, çünkü 'kesir' Arapça'da 'çok' anlamına gelir.

BARTIN: İsmi "Parthenia" ilhamıyla "Bartın"a dönüşmüştür. Bartin Irmağı'nın antik çağdaki adı olan Parthenios, Yunan mitolojisinde Okenaus'un çocuklarından birisi olan "Sular Tanrısı"dır. Aynı zamanda "genç bakire" ve "genç kızlar için koro türküleri" anlamlarına gelir. Bu tanımlar, Tanrıça Athena’nın bir sıfatıdır, ki Bartin'ın da bu mitolojik bağlamı hala taşıdığını düşünüyoruz.

BATMAN: Ortaçağ döneminden bugüne kadar gelen Batman ismi, Batman Çayı ile beraber bu bölgeye özgülük kazanmıştır. Bu isim, geçmişten günümüze kadar süreklilik göstererek bu tarihi bölgenin özdeş bir parçası haline gelmiştir.

BAYBURT: Tarihsel kaynaklara bakıldığında bu bölgenin Ortaçağ dönemindeki adının "Paypert" ya da "Pepert" olduğunu görüyoruz. Bugünkü adı olan Bayburt'un ise bu tarihi isimlerden türedigi söylenebilir.

BİLECİK: Bizanslılar döneminde bu bölgede bulunan Bilekoma adlı bir kale, Osman Bey tarafından ele geçirildiğinde adı Bilecik olarak değiştirilmiştir. Bu da gösteriyor ki, Bilecik ismi aslında tarihi ve kültürel bir mirasın yanı sıra bir fetih hatırasıdır.

BİNGÖL: Bu bölgedeki coğrafya, birçok gölün varlığı ile oldukça zengindir. Bingöl ismi ise tam da bu gölleri temsil eder bir şekilde bu bölgeye verilmiştir.

BİTLİS: Tarihçilere göre, Bitlis ismi "Bageş" ya da "Pagiş" sözcüklerinden türemiş olabilir. Diğer bir teoriye göre ise Büyük İskender'in komutanı olan "Lis" ya da "Badlis", bu bölgede bir kale inşa ettirmiştir ve Bitlis adı bu komutanın isminden türemiştir.

BOLU: Antik dönemde Bithynion, Romalılar döneminde Claudiopolis adını taşıyan bu bölge, Türkler tarafından fethedildiğinde adı sadece "polis" (şehir) olarak değiştirilmiş ve zamanla bu isim Bolu'ya dönüşmüştür.

BURDUR: Antik dönemde Askaniya ismini taşıyan bu bölge, yanında bulunan Burdur Gölü'nden adını almıştır. Bu da gösteriyor ki doğal özellikler, yer isimlerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynar.

BURSA: Eski çağlardaki Bitinya bölgesinin başkenti olan Bursa, buraya adını veren Bitinya kralı Prusias'ın hatırasını yaşatmaktadır.

ÇANAKKALE: Ege ve Marmara denizlerini birleştiren boğazın en büyük şehri ve en dar yerinde kurulmuş olan Çanakkale, denizin çanağı andırması nedeniyle bugünkü ismini almıştır.

ÇANKIRI: İlkçağda, Gangra Kalesi'nin eteklerinde kurulan bu bölge, Gangra Kalesi'nden adını almıştır. Çankırı'nın tarihsel ismi olan Çangırı ve Çenğiri, zamanla Çankırı'ya dönüşmüştür.

ÇORUM: Rivayete göre Çorum ismi, "Çoğurum" kelimesinden türetilmiştir. Bu isim, bölgede zamanında Rumların çoğunluğu oluşturduğunu gösterir bir şekilde bu bölgeye verilmiştir.

DENİZLİ: Denizli ismi, "deniz" ve "ili" kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuştur. "İl" kelimesi eski Türkçe'de ülke ya da memleket anlamına gelir, bu da Denizli isminin "deniz memleketi" anlamına geldiğini gösterir. Bir diğer rivayete göre ise, Denizli'nin aslı "domuz-ili"dir ve bölgedeki bol domuz popülasyonundan kaynaklanmaktadır.

DİYARBAKIR: Bakır ülkesi anlamına gelen Diyarbakır ismi, Arapça "Diyar-ı Bekir" kelimesinden türemiştir. "Bekir'in memleketi" anlamına gelen bu isim, Bekir b. Va'il adlı Arap göçebe boyunun buraya yerleşmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

DÜZCE: Bu bölgenin adının nereden geldiği hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Bu da bize bazı yer isimlerinin tam olarak kökeninin bilinemediği durumlar olduğunu gösterir.

EDİRNE: Romalılar döneminde İmparator Hadrianus tarafından kurulan bu şehir, kurucusunun ismini taşıyan "Hadrianopolis" adını almıştır. "Hadrianus'un şehri" anlamına gelen bu isim zamanla değişimlere uğrayarak Edirne'ye dönüştürülmüştür.

ELAZIĞ: 1834 yılında Mezra adı verilen bir yerde kurulan bu şehir, 1862 yılında Padişah Abdülaziz'in onuruna "Mamuretülaziz" adını almıştır. Ancak halk, bu ismi uzun bulunca, kısaltmış ve "Elaziz" demiştir. 1937 yılında bu isim Elazığ'a çevrilmiştir.

ERZİNCAN: Erzincan adı, meşhur Erzincan ovasından gelir. Halk arasında genellikle Ezirgan olarak anılan bu şehir, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

ERZURUM: "Ardı Rum" kelimesinden türeyen Erzurum ismi, "Rum toprağı" anlamına gelir. Ancak, başka bir rivayete göre Selçuklular buraya "Erzen-Rum" demişlerdir. "Erzen" darı demektir ve bu da bize, Erzurum'un bir dönem tahıl ambarı olarak kullanıldığını gösterir.

ESKİŞEHİR: 1080 yılında Türklerin ele geçirdiği bunun için Eski Şehir anlamında Eskişehir adını alan bu bölge, bir dönem Bizans'ın eline geçmiş ancak Kılıçarslan tarafından tekrar fethedilmiştir. Eski adı Doylaion olan bu şehir, tarihi süreç boyunca önemli bir Türk merkezi olmuştur.

GAZİANTEP: Kültürel zenginliğinin yanı sıra tarihi güzelliğiyle de bilinen bir şehrimizdir. Şehrin eski adı "Ayıntab" olup; bu tabiri 'pınarın gözü' ifadesi ile açıklamaktadır. Bu isim zamanla halk arasında sadeleştirilip, "Antep" şekline dönüştürülmüştür. Gaziantep, Kurtuluş Savaşı'nda sahip olduğu kahramanlık geçmişinden dolayı; Fransızlara karşı kazandığı zafer sonrasında 6 Şubat 1921'de resmi bir yasa ile "Gazi" ünvanını almıştır.

GİRESUN: Yerleşim yeri ve iskan edilme tarihinin tartışmalı olduğu bir şehirdir. Tarihi kaynakların verdiği bilgilere göre coğrafyacı Strabon, bu şehrin "Farnakia" adı ile bugünkü Giresun'un yerinde kurulduğu sanılıyor. Fakat Romalı idareci Arrien ise bu şehrin asıl adının "Kerasus" olduğunu ve bunun Sinoplular tarafından kurulduğunu belirtmiştir.

GÜMÜŞHANE: Gümüş madenlerinin varlığıyla tanınan ilimiz ve adını da bu kaçınılmaz gerçekten almıştır. Bu topraklarda yer alan gümüş madenleri şehrin isminin oluşumuna sebep olmuştur.

HAKKARİ: Hakkari adını Kürtçe'deki "Kar-in" kökenli bir kelimeden alır. Bu ifade "hep güçlü, hep edebilen" anlamını taşır. Dolayısıyla Hakkari, güçlü ve eylemde bulunabilen anlamına gelmektedir.

HATAY: Dünya üzerinde farklı bölgelere ismini veren halk olan "Hıtaylar", Türk kabilelerine mensuptur. Atatürk, bu kabilelerin Anadolu'ya da ulaştığına inanıyordu ve bu yüzden, Antakya'ya "Hatay" ismini verdi.

IĞDIR: 24 Oğuz boyundan 21'ncisi İç-Oğuzlar'ın altı oğlundan Cengiz Alp'in büyük oğlu olan Iğdır Beğ'in ismiden dolayı bu adı almıştır.

ISPARTA: İskender'in Anadolu'nun batısını Yunanlıların egemenliği altına soktuktan sonra, Mora yarımadasından gelen bir grup Ispartalılar Anadolu'ya gelmiş ve bugünkü İsparta şehrine yerleşmişler. Yeni kentlerine, büyük bir özlem ve duyarlılıkla kendi ülkelerinin adı olan İsparta ismini vermişlerdir.

İSTANBUL: İsmi ise orijinal olarak Bizantion'dır. MÖ. 658 yılında Megara Kralı Byzas tarafından kurulduğunda, onun ismini alan bu antik kent; Roma İmparatoru Marcus Avrelius döneminde "Antion" olarak biliniyordu. İmparator Konstantin tarafından yeniden inşa edildikten sonra, onun adını alan yeni kente "Konstantin veya Konstantinopolis" adı verildi. Bu isim, Türkler tarafından 'İslambol' olarak değiştirilmiş olup, zamanla "İstanbul" şekline dönüştürülmüştür. Türkler, İstanbul'un almış olduğu bu ismi, ihtimali bir ifade olarak "İşte burası" anlamında kullanmışlardır. Fakat daha sonra İstanbul'un anlamı 'dünya başkenti' olarak kabul edilmiştir.

İZMİR: Anadolu topraklarının en kadim şehirlerinden biridir ve tarihi antik dönemlere ve hatta Homeros destanlarına kadar uzanır. İlk adı olarak bilinen "Smyrna", Kıbrıs Kralı Kinyras'ın bir kızı ile bağlantılıdır. Şehrin tanrıçası Artemis'in İzmirli olduğu bilinir. Ayrıca, asıl kurucularının Hititler olduğu varsayılırken, birçok kaynak bu görevin aslında Amazonlar tarafından yerine getirildiğine inanır.

KAHRAMANMARAŞ: İsmini Hitit döneminden tanınan bir kumandan olan "Maraj"dan alır. Şehir, farklı dönemlerde ve farklı topluluklar tarafından "Germanikya", "Markasi", "Merâş" ve "Reaşe" gibi çeşitli isimlerle anılmıştır. Türklerin fethi sonrasında ise ismi "Maraş" olmuştur. Günümüzde kent, özellikle depremlerde gösterdiği aktiviteden dolayı "titreyen yer" anlamına gelen "Merâş" ismiyle de hatırlanır.

KARABÜK: Cumhuriyet döneminin bir ürünüdür. Aslen Safranbolu ilçesinin bir köyü olan Karabük, Ankara-Zonguldak demiryolu hattının açılmasının ardından bir istasyonun adı olmuştur.

KARAMAN: Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Laranda veya Larende olarak bilinirdi. Ancak, Karamanoğulları'nın başkenti olmasının ardından şehre Karaman adı verilmiştir.

KARS: M.Ö. 130-127 yılları arasında Karsak oymağı tarafından kurulmuştur. Şehrin isminin anlamı, deve veya koyun yününden yapılan bir tür elbise veya şal kuşağını ifade eder.

KASTAMONU: Bu şehrin ilk adı "Tumana" olup, daha sonra Gas-Gas adlı kavim yerleştirilmiştir. Bu iki ismin birleşmesiyle Kastamonu ismi ortaya çıkmıştır.

KAYSERİ: Romalılar tarafından fethedildiği dönemde "Mazaka" adını taşıyordu. Daha sonra Romalılar, şehre Kaysarea ismini vererek şehirlerinin İmparator adına olduğunu belirtmiştir. Bu ad, zamanla halk arasında Kayseri olarak yayılmıştır.

KIRŞEHİR: İsmini etrafındaki kırlardan ve şehir kelimesinin birleşiminden almıştır.

KİLİS: İsmi Yukarı Mezopotamya'da yer alan bir kente dayanmaktadır; bu kentin adı da Pellada Cyrrhus'dur. Kelimenin fonetiğinden ötürü "Kilis" olarak okunur ve "Efendi" anlamına gelir. 8. yüzyılda bölgeye gelen Türkmenler, Kiris'i Kilis diye telaffuz edip, bugünkü adını halk dilinde pekiştirmiştir.

KIRIKKALE: Türkiye'deki topraklarımıza ait olan ve halk tarafından güzel bir takdirname uygun görülmüş bir isimdir. İki çevre, biri Kırıkköyü, diğeri ise Kaletepe'nin harmanlanmasıyla oluştuğu söyleniyor. Ancak Osmanlı dönemine ait arşiv belgelerinde "Kırıkkal" olarak anıldığı belirtiliyor. Düşmanla uğraşırken zafer kazanmak uğruna, kendi kalelerini bile havaya uçuran şehitlerin adlarıyla anmak amacı karışık içinde kullanılmıştır.

KIRKLARELİ: Bu şehrimizin adı, topraklarımıza katılan 40 savaşçıdan gelmektedir. Bizans'ın kontrolünden ele geçirilen kale, yıkıcı bir şekilde önceden bilinen bir tuzağa dönüşür. O yüzden bölge, bu kalede hayatlarını kaybeden kahramanlarımızın anısını yaşatmak için 'Kırklareli' kelimesiyle adlandırılmıştır.

KOCAELİ: Orhan Gazi döneminde, ismi Akçakoca olan bir komutanın adına şehrin ismi, 'Kocaeli' olarak belirlenmiştir. Bu saygın lider, Orhan Gazi'nin yanında mücadele verdiği ve köklü bir iz bıraktığı yerdir.

KONYA: Burası, İsa'dan önce 47-50 ve 53'teki yıllarda St. Paul tarafından ziyaret edilen ve bir dinsel merkez olarak gelişen bir bölgedir. Bu tarihlerde Hıristiyanlar tarafından "İsa'nın tasviri" anlamına gelen "İkonyum" adıyla adlandırılmıştır. Yıllar içinde Abbasiler tarafından Kuniye'ye ve sonrasında Türklerin hâkimiyeti altındayken de Konya'ya dönüştürülmüştür.

KÜTAHYA: Bölgenin eski ismi, "Katyasiyum veya Katiation". Günümüzde halk arasında yaygın olarak Kütahya olarak bilinen bu isim, aslında Frigler döneminden gelmektedir.

MALATYA: Hititler dönemindeki ismi "Meliddu" olan şehir, daha sonraları halk arasında Malatya olarak anılmaya başlanmıştır.

MANİSA: Manisa ismi, Yunanca Magnesya kelimesinden gelmektedir. Bizler, bu değerli toprakları aldıktan sonra ismini Manisa olarak değiştirdik.

MARDİN: Süryanice'den gelen "Marde" kelimesinin Romalılar tarafından "Maride", Araplar tarafından ise "Mardin" olarak sarf edildiği söyleniyor. Fakat bir diğer anlatıma göre Mardin ismi, Kürtçe'deki erkek veya yiğit anlamına gelen “Mer-din” kelimesinden gelmiştir.

MERSİN: Mersin ismi, eskiden bu bölgede yaşayan MERSİNLİ adlı bir aşiretten dolayı konulmuştur. MERSİN ismi, bu aşiretin adına göre seçilmiştir ve şehrin adı hâlen bu şekilde kullanılmaktadır.

MUĞLA: Muğla ismi, eski adı "Mobolla" olan bu şehrimizin, Türklerin hâkimiyeti altına girdikten sonra Muğla olarak değiştirildiği bilinen bir gerçektir.

MUŞ: Şehrin ismi, “suyu bol” anlamına gelen Süryanice'deki kelime olan “Muşa”dan türedici olduğu düşünülüyor. Ancak başka bir rivayete göre, şehir, kurucusunun adı olan "Muşet"ten ismini almıştır.

NEVŞEHİR: 18. yüzyıla kadar bir köy olan Nevşehir, isminin anlamı yeni şehir olan ismini Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'dan almış. Köy, Paşa tarafından bir şehre dönüştürülmüş.

NİĞDE: Bu şehirde tarih boyunca birçok kavim yaşamıştır. İlkbahar boyunca bölgede yaşayan kavim olan Nagdoslular, şehre isimlerini vermiştir - Niğde. Arap kaynaklarına göre isim, "Nekide veya Nikde" olarak da geçer.

ORDU: Eski adıyla "Kotyora", halk dilinde zaman içerisinde değişikliğe uğramış ve bugünkü ismi olan Ordu'yu almıştır.

OSMANİYE: Adı Arapça Otman'dan gelmektedir. Bu şehir adının bir başka kaynağı ise mevcut değildir.

RİZE: İsmi, Kafkas kökenli olduğu düşünülen bir kelime olan "Rize"den gelmektedir. Bu kelimenin dilimize geçişi hala araştırma konusudur.

SAKARYA: İsmini, sınırlarından geçen Sakarya Nehri'nden alır. Bu iddialı ve güçlü nehir, şehrin kimliğine ve karakterine büyük ölçüde şekil vermiştir.

SAMSUN: Eski adı Amisos'dur. Ancak halk arasında zaman içinde değişiklikler meydana gelmiş ve bu şehir "Samsun" olarak tanınmıştır.

SİİRT: Birçokları tarafından Keldani kökenli olduğuna ve şehir anlamına geldiğine inanılan eski bir isme sahiptir. Ancak, bazılarına göre, isim orijinal olarak "Sert" idi ve zamanla "Siirt"e gelişti.

SİNOP: Karadeniz sahilinde konumlanan Sinop adı, Yunan mitolojisinde bir tanrıça olan Sinope'den izler taşır. Bu nedenle, Sinop'un eski ismi de Sinope'dir.

SİVAS: Adı hakkındaki görüşler, muhtemelen bu büyüleyici bölgenin uzun ve çok dilli tarihine bağlı olarak, birçok farklı teoriye dayanıyor. Yunanistan'dan gelme bir teori, ismin "Sebaste"den geldiğini öne sürüyor. Bu kelime Eski Yunanca'da "Augustus Şehri" anlamına gelir. Bu isim muhtemelen Pitodoris, Pontus kralı Polomon’un karısı tarafından, Romalıların egemenliğini kazandığı Pontus Krallığı’na ait olan bu şehre verilmiştir.

ŞANLIURFA: Eski adı "Orhoe" veya "Orhai" olan bir şehir. Arapça'ya çevrildiğinde "R" olur. Ancak bazılarına göre, ismi Kürtçe kökenli olabilir ve "güneş" anlamına gelir.

ŞIRNAK: Cudi Dağı'nın Kuzeyinde konumlanır ve isminin "Şehr-i Nuh"dan geldiği iddia edilir. İsim zamanla "Şerneh"den "Şırnak"a evrildi.

TEKİRDAĞ: Kıyı boyunca uzanan Tekirdağlarından ismini alır. İsim bu güzel kıyı şeridinin tepelerine atıf yapar.

TOKAT: Kökeni "Komana Pontika"ya dayanır. Tokat ismi, halk arasında Pontika'nın değişmiş hali olarak düşünülür.

TRABZON: İsmi, "Trapezus" kelimesinden türetilmiştir. Bu kelime, Trabzon'un dörtgen şeklini yansıtır.

TUNCELİ: Asur veya Akad dilinde yer alan bir yer adıdır. Tunceli aslında "tunçülkesi" anlamına gelmekte olup, adını bölgedeki maden yataklarından almıştır. Bu maden yatakları yüzünden şehre Tunceli adı verilmiştir. Ancak not etmek gerekir ki, Tunceli'nin eski ismi Dersim’dir, bu ismini sonraları Tunceli olarak değiştirmiştir.

UŞAK: Aslında bir çocuk veya genç adıdır ve halk dilinin söyleyiş biçimine göre oluşmuştur. Ancak bazı rivayetlere göre uşak (ayınla söylenişi) kelimesinin aslında aşık kelimesinden geldiği dile getirilmiştir.

VAN: Tarihi Asur dönemine kadar uzanan bir şehir. Kentin kurucusu Asur Kraliçesi Semiramis olduğu kabul edilir ve bu sebeple "Şahmirankent" adı verildi. Ancak, daha sonraları Persler döneminde buraya Van adında bir vali atandı ve valinin yaptığı hizmetler nedeniyle şehre onun adı verildi.

YALOVA: Adını Osmanlı döneminde Çiftlikköy ilçesinden başlayarak Termal ve Çınarcık ilçelerini içine alan bölgeye verilen "Yalakabad" adından almıştır. Daha sonraları Yalakabad adı, Yali Ovası olarak değişmiş ve Ulu Önder Atatürk'ün burada yazdığı mektuplarda tarihe Yali Ovası olarak geçmiştir. Bu sebeplerden dolayı Yalova adının bu şekilde kalması kabul görülmüştür.

YOZGAT: Adının anlamı ve kaynağına ilişkin çeşitli görüşler mevcuttur. Ancak genellikle kabul gören görüş, Yozgat isminin "sürü veya otlak kent" anlamına geldiğidir. Çünkü Bozok Yaylası, uzun yıllar boyunca hayvancılığın gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu sebeple Yozkent, "sürüleri bol olan şehir" anlamına gelir ve bu isim zamanla Yozgat olarak değişmiştir.

ZONGULDAK: Aslında bir dere adının evrimleşmiş hali olarak kabul edilir. Kent merkezi, Üzülmez Deresi'nin ağzına kurulmuştur ve bu dere ilk çağda "Sandra" olarak anılmıştır. İlk yerleşim alanının adı "Sandaraca" olan bu bölge, zamanla Zonguldak adını almıştır.

Kaynak: Haber Merkezi