İstanbul Üniversitesi’nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da aralarında bulunduğu 28 kişinin diplomalarının "yokluk" ve "açık hata" gerekçeleriyle geri alınmak suretiyle iptaline karar vermesinin ardından dün sabah saatlerinde şok bir gelişme daha yaşandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan iki ayrı soruşturma kapsamında; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 106 şüpheli hakkında "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçlarından gözaltı kararı verildi.

                                                         ***

Yaşanan bu gelişmenin ardından, muhalefet cephesinden peş peşe açıklamalar geldi.

CHP Lideri Özgür Özel durumu ‘darbe girişimi’ olarak nitelendirirken, CHP’nin Eskişehir kurmayları da konuyla ilgili yaptıkları açıklamalarda oldukça sert ifadeler kullandılar.

İşte onlardan bazıları efendim…

CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz: “Ekrem İmamoğlu bir kişi değil bir halk hareketidir artık ve halk hareketleri durdurulamaz.”

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce: “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu'nun evine yapılan baskın ve gözaltı kararları milyonlarca yurttaşımızın iradesine indirilmiş ağır bir darbedir.”

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt: “Milletin iradesine müdahale etmek, halkın yerine karar vermeye kalkmak darbedir!”

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç: “Sabah operasyonlarıyla, baskıyla, zorbalıkla milli irade gasp ediliyor.”

                                                           ***

Evet efendim…

CHP’nin Eskişehir kurmaylarının, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması karşısında tepkisiz kalmaları elbette söz konusu olmaz.

Ama kendilerine gönül vermiş ve bunu sandıkta da ortaya koymuş yüz binlerce vatandaş var. Ve bu vatandaşlardan kimileri, kurmayların ağızlarından çıkacak tek bir cümleye bakıyor.

Bu yüzden CHP’nin Eskişehir kurmayları da dahil olmak üzere muhalefetin tüm yöneticilerinin, içerisinde bulunduğumuz bu hassas dönemin sorumluluğunun bilinciyle hareket etmeleri ve açıklamalarındaki her cümleyi hatta kelimeleri bile özenle seçmeleri gerekiyor.

Gerek toplumsal kutuplaşmaya mani olmak ve gerekse kendilerine gönül vermiş bazı gençlerimizin yasa dışı marjinal gurupların provokatif eylemlerine alet olmamaları için bu tavrı sergilemelerinin son derece önemli olduğunu hatırlatmakta fayda var.

                                                               ***

Ve her ne yaşanırsa yaşansın, şunu da unutmamak gerekiyor: ‘Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.’

Şartlar ve koşullar ne olursa olsun, bu gerçek değişmez ve asla da değişmeyecektir.

Dolayısıyla İmamoğlu’na karşı yapılan bir haksızlık varsa, bu durum er ya da geç mutlaka ortaya çıkacaktır.

Ama henüz konuya hâkim olmadan yani Başsavcılığın iki farklı soruşturmasının içeriğini bilmeden, hüküm yürütmek ya da tepkilerin ölçüsünü kaçırmak da kesinlikle doğru bir yaklaşım değildir.

O yüzden muhalefet kurmaylarının, yaşanan bu son olaylar karşısında itidalli hareket etmelerinin her açıdan tarihi bir sorumluluk olduğunu göz ardı etmemeleri gerekir.

Ve umarız ki bu söylediklerimiz dikkate alınır.

Nihayetinde; aksi bir tavır, ateşi körüklemekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Yorum sizlerin.

Bendeniz yarın yine buradayım.

Beklerim efendim…

GÜNÜN SÖZÜ:

Öfkenin sonuçları, nedenlerinden çok daha üzücüdür.

-       Marcus Aurelius