Referandum sürecinde sıkıntı yaşayan partiler var.

Listenin başında yer alan da Milliyetçi Hareket Partisi…

Sıkıntının nedeni belli…

Genel merkez tarafından alınan “evet” kararı parti tabanında “kabul” görmedi.

Tam aksine büyük tepki ile karşılandı.

Dahası “hayır” için yoğun bir çalışma da yürütüldü.

Referandum süreci geride kaldı.

Partideki sıkıntı varlığını sürdürüyor.

Referandum sürecinde sıkıntı yaşayan bir başka parti de Büyük Birlik Partisi…

Sıkıntının nedeni aynı…

Genel merkez “evet” denilmesini istedi.

Parti bünyesinde bu isteğe verilen karşılık olumlu değil…

İsteğe karşı çıkan partililerin sayısı oldukça fazla…

Aralarında önemli isimler de var.

Açıktan açığa “hayır” çalışması yürüttüler.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin referandum sürecinde “sıkıntı” yaşaması için bir neden var mı?

Kesinlikle hayır.

Partinin Anayasa değişiklik paketi ile ilgili tavrı çok net.

Değişiklikler gündeme gelir gelmez “hayır” denildi.

TBMM’deki görüşmeler sırasında değişikliklerin kabul edilmemesi için büyük mücadele verildi.

Mücadelenin sertleştiği de oldu.

Referandum sürecindeki tavrı da aynı…

Tarih belli olur olmaz anında “hayır” çağrısı yapıldı.

Genel merkez tarafından yapılan çağrının parti tabanında gördüğü karşılık belli…

Tepkinin “T” si bile söz konusu değil…

Alınan karar da yapılan çağrı da olumlu karşılık buldu.

Genel merkeziyle, parti tabanıyla tam kadro “hayır” denilen bir partide sıkıntı olur mu?

Doğalında olmaması gerekir.

Gerekmesine gerekir de ya olan?

Öyle değil…

Diğer kentlerde yaşananları bilemiyoruz… Ancak Eskişehir’de oluşan tablo gözler önünde.

Referandum sürecinde ciddi sıkıntılar yaşandı.

Vatandaşlara “bu parti meselesi değil memleket meselesi” propagandası yapıldı.

Vatandaşlara öyle denilirken referandum süreci “parti içi mesele” haline getirildi.

Referandum sürecinde “hayır platformu” adı verilen oluşumlar gerçekleştirildi.

Çok farklı düşüncelere sahip insanlar, düşünce farklılıklarını bir kenara bırakıp “hayır” için bir araya geldiler… Bir araya gelmekle de kalmayıp yoğun bir çalışma yürüttüler.

Buna karşın Cumhuriyet Halk Partisi’nde oluşan tablo ortada…

“Tek merkezden koordineli bir çalışma” söz konusu değil…

Uzunca bir süredir var olan “bölünmüşlük” giderilemediği gibi “gizleme” gereği de duyulmadı.

Tam aksine çok net olarak gözler önüne serildi.

Referandum çalışmalarına destek vermek için genel merkezden gelen yöneticiler oldu.

Onların gelişlerinde bile “bölünmüşlük” gizlenmedi.

Tepebaşı İlçesi’nde il örgütü adına hiçbir çalışma yapılmazken Odunpazarı İlçesi de bazı partililer için “yasaklı bölge” ilan edildi.

Kendiliklerinden organizasyonlar gerçekleştiren partililere teşekkür edileceği yer de eleştiriler yöneltildi.

Genel Başkan’ın gelişi bile “sorun” haline getirildi.

Söylenecek daha çok şey var.

Ancak sözü daha fazla uzatmaya gerek yok.

Uzun sözün kısası referandum sürecinde olmaması gereken ne varsa hepsi olduruldu.

İnanılır gibi değil… Ama gerçek bu…

Referandum süreci geride kaldı.

Sandıktan “hayır” oyları fazla çıktı.

Cumhuriyet Halk Partisi’nde değişen bir şey yok.

“Hayır” oylarının fazla çıkmasında etkili olan değişik faktörler var.

“Hayır platformu” adı altında gerçekleştirilen oluşumların yürüttüğü çalışmalar da görmezden gelinemez.

Referandum sürecinin “lokomotif örgütü” olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin başında bulunanların yapması gereken belli…

Her şeyden önce teşekkürü çok görmemeleri gerekir.

“Teşekkür” diye bir şey söz konusu değil…

Referandum süreci ve sandıktan çıkan sonuçlarla ilgili olarak yapılan değerlendirmeler ortada…

Her ağzını açan sonucu kendi hanesine yazmaya çalışıyor.

Yalnızca “benim sayemde” deseler neyse… “Parti içi rakip” gördükleri için de “hiç payı yok” demeye getiriyorlar.

Yürütülen çalışmalar ortada…

Onları “yok” göstermeleri olanaksız…

Onun için “çalışmadılar” demiyorlar da çalışmaları eleştiriyorlar… “Bizi dinlemeyip yanlış işler yaptılar” türünden laflar ediyorlar.

Şaşırmamak elde değil…

Referandum gibi çok önemli bir oylama bile Cumhuriyet Halk Partisi’nde “birlik ve beraberlik” nedeni olamadı.

Referandum sürecinde bile sağlanamadıktan sonra “parti içi birlik ve beraberliğin sağlanması” konusunda ümitli olunabilir mi?

Elbette ki hayır…

Sağlanması için geleceğe yönelik kişisel hesapların “ikinci planda” tutulması gerekir.

Bu da yapılmayacağına göre “parti içi birlik ve beraberlik” ne denilirse denilsin sağlanamaz.