Korona salgını ile birlikte “iyilik” duygusu da öne çıktı.

Dara düşen insanlara destek olmak için, kurum ve kuruluşların yanı sıra gönüllü gruplar da oluştu.

Olanakları ölçüsünde bütçe oluşturup dara düşen insanların gereksinimlerini karşılamaya çalışıyorlar.

Eskişehir’de de “dara düşmüş insanlara deste için” seferber olan gönüllüler var.

Öne çıkanlardan birisi de Kırmızı Yelekliler…

“Yeni oluşmuş” bir grup değil…

Kamuoyunda, özellikle de Odunpazarı İlçesi’nde tanınan bilinen bir grup…

Oluşturanların büyük bölümü kadın…

Gerek milletvekili genel seçimlerinde, gerekse yerel seçimlerde varlıklarını hissettirdiler.

Korona salgını büyük sıkıntılar yaratırken onların “seyirci kalmaları” düşünülemezdi.

Kalmadılar da…

Anneler Günü’nde bir kez daha sahaya çıktılar.

Sıkça yapılanı yapıp karanfil falan dağıtmadılar.

Evlerinde kek yaptılar, önceden tespit ettikleri kadınların kapılarını çalıp gönül aldılar.

Elbette ki, bununla kalmadılar.

Kenar mahallelerdeki bakkalları dolaştılar…

Veresiye defterindeki borçlu kadınların hesaplarını kapattılar. Kısa sürede çok sayıda dara düşmüş kadına destek sağladılar. Yaptıklarını köşemizde dile getirdik.

Getirirken de “Kırmızı Yelekliler harekete geçmeye görsün hedefe ulaşıncaya kadar durmazlar” dedik.

Yanılmamışız…

Kırmızı Yeleklilerin başlattığı seferberlik büyük destek gördü.

Katılanların, destek verenlerin sayısı her geçen gün arttı.

Onlar da dara düşen kadınlara desteği kesintisiz olarak sürdürdüler.

Son günlerde uyguladıkları yeni bir yöntem var.

Tespit ettikleri kadınların kapılarını çalıyorlar.

Sonra birlikte alışveriş yaptıkları bakkala gidiyorlar.

Borç varsa kapatılıp yeni gereksinimler karşılanıyor.

Borcu yoksa da gereksinim duyulan ne varsa bakkaldan alınıp bedeli ödeniyor.

Bununla birlikte yapılan bir başka şey var.

Pazarlardan sebze ve meyve alınıp ihtiyaç sahibi kadınların evlerine götürülüyor.

Bu arada çocuklar da görmezden gelinmiyor.

Onlara da sevdikleri yiyecekler alınıyor.

Takdir etmemek elde değil…

Söylenecek tek söz var.

O da helal olsun…

HER KAPINI ARKASINDA

BİR BAŞKA HİKAYE

Kırmızı Yelekliler, dara düştüğü tespit edilen kadınların kapısını çalıyor.

Açılan her kapının arkasında bir başka hikaye var.

Arzu Sezen bazılarını kaleme almış…

“…Sen sokakta oynaman gerekirken 4 kardeşe anne olmak zorunda kalmışsın…

Çünkü baban sizi terk etmiş ama annen sizin için mücadeleye devam ediyor.

Kapıların arkasında öyle acı hikayeler var ki!

Sen o kapıyı kapatıp başka kapıyı açıyorsun acılı bir kadın daha…

2 evladını kaybetmiş, torunlarına bakmaya çalışan ‘bana bir şey olursa torunlarıma sahip çıkın’ diyen bir teyzemiz...

Sonra bir kadın daha… Bu süreçte işsiz kalmış bir eş, 3 çocuk birisi engelli…

Yaşam mücadelesi veren kadınlar... Hikayeler farklı olsa da başrollerde hep kadınlar ve çocuklar var.

Ne yazı ki, onları koruyacak politikalar üretilmiyor.”

KIRMIZI YELEK YERİNE KIRMIZI MASKE

Kırmızı Yelekliler diyerek genel bir tanımlama yapıyoruz.

İyi de oluşturanlar kimler?

Onları da sıralayalım…

Arzu Sezen, Gülseren Bozkurt, Aysun Doğramacı, Sibel Yeşildal, Zakire Altınel, Fatoş Tanbek, Gül Közkara, Saadet Sertyalçın, Nermin Demirtaş, Çiğdem Ertoğlu, Hülya Duman, Şafak Bursalı, Nurdan Üstün, Emine er, Zuhal Aydın, Meryem Tunalıer, Zuhal Köksal ve Neşe handan Doğancı…

Öne çıkan isimler de böyle…

Gruba adını veren kırmızı yelek...

Hava çok sıcak… Yelek giyilecek gibi değil…

Yelek yerine bulunan yeni bir sembol var.

O da kırmızı maske…

Üzerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası var.

Özel bir tasarım olduğu belli…

Ne diyelim… Kırmızı Yelekliler, maske konusunda da yine fark yarattılar.