Yalaz açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “Ülkemiz yıllarca tarım ülkesi olarak tanımlandı ancak buna rağmen tarım sektörünün en önemli paydaşı olan üretici yani çiftçinin sorunları günden güne artıyor, eksilmiyor. Geçtiğimiz günlerde yurdun dört bir yanından çiftçilerin protestolarına ve yol kapatmaya varan traktörlü eylemlerine şahit olduk, oluyoruz. Çiftçiyi tarlasından çıkararak, traktörleriyle şehirlerde eylem yapmaya zorlayan nedenleri hepimiz biliyoruz. Girdi maliyetlerindeki artışa rağmen, tarım ürünleri fiyatları üzerinde oynanan oyunlar alın teriyle, kendi emeğiyle üreten çiftçimizi güç duruma düşürüyor. Tarım ekipmanları, enerji, mazot ve gübre gibi temel ihtiyaçlar ve tabi ki yüksek faiz sebebiyle oluşan finansman maliyeti de hesaba katıldığında, çiftçinin hak ettiği kazanca ulaşması imkânsız bir hal alıyor. Bilhassa küçük ve orta ölçekli aile işletmeleri bu koşullar karşısında çaresiz bırakılıyor”
Bu sene de tarım ürünleri fiyatları beklentilerin gerisinde kaldı
Yalaz açıklamasına şöyle devam etti, “Eskişehir’de kıraç arazilerde ağırlıklı olarak buğday, arpa ve yulaf gibi ürünlerin üretimi tercih edilirken, sulanabilir arazilerde şeker pancarı, mısır ve ayçiçeği yaygın olarak tercih ediliyor. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi, bu senede tarım ürünleri fiyatları beklentilerin gerisinde kaldı. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) özellikle son yıllarda buğday ve arpa gibi ürünlerde müdahale fiyatı açıklayarak fiyatı belirlerken, ürün alımı noktasında da piyasada büyük alıcı pozisyonunda duruyor. Ancak açıklanan müdahale fiyatları çiftçinin emeğinin karşılığı olmuyor, olamıyor. Buğday ve arpa gibi tarım ürünlerinden beklediğini bulamayan bölgemiz çiftçisi, son çare olarak umudunu şeker pancarı ve mısıra bağlamış durumdadır. Açıklanan şeker pancarı fiyatları da beklentilerin gerisinde kalırken, borsada ve piyasada oluşan mısır fiyatları en azından geçen yıla oranla daha kabul edilebilir seviyelerdeydi.
Ancak, yerli üreticinin hasada başladığı böyle bir dönemde, ithalat maliyetleri üzerindeki vergiyi kaldırıp bir gecede fiyat düşürerek çiftçiyi yine çaresiz bir şekilde kendi haline bıraktılar.
Hayat pahalılığı günden güne artarken, iğneden ipliğe her ürüne günlük zam uygulanırken, tarım ürünlerinde bir gece yarısı kapalı kapılar ardında alınan karar neticesinde oluşan yüzde 20’ye varan fiyat kırımı hangi akla hizmete dayanmaktadır? İthalat maliyetleri vergiler dahil 285 dolar seviyesindeyken, birden alınan kararlarla bir gecede ton başına yapılan yaklaşık 40 dolarlık indirim sonucu iç piyasada mısır fiyatları dibi görmüştür. Daha dün Eskişehir Ticaret Borsası da dahil ortalama mısır fiyatları 9700-9800 TL/ton civarında işlem görürken, dün gece yarısı yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile gümrük vergilerinde yapılan indirim neticesinde bugün 8.000-8.250 TL/ton sınırlarına kadar geriledi. Daha da somutlaştıracak olursak, 25 ton gelen bir kamyon kuru mısır borsada dün 242.500 TL ederken, bugün itibariyle 200.000 TL fiyat öngörüyor. Bu hesaba göre bir kamyon mısırda çiftçinin cebinden alınan para 42.500 TL’yi buluyor. Türkiye’de yılda 7-8 milyon ton mısırın ticarete girdiğini hesaba katarsanız, varın üreticinin cebinden gıda tekellerinin kasasına giden miktarı siz düşünün...
AKP iktidarı her alanda olduğu gibi tarım sektöründe de çuvallamış, kendi üreticilerine kendi çiftçilerine sahip çıkmaktan aciz bir hale gelmiştir. Bu karar açıkça çiftçilerimizin alın terine vurulan bir darbedir. Hükümet kendi çiftçisinin aleyhine aldığı bu taraflı karardan acele bir şekilde vazgeçmelidir, lobileri değil bu toprakların efendilerini yani üreticileri düşünmelidir”