Çakır açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “Yeni yılın ilk haftasını da geride bırakıyoruz. Umut dolu bir yıl bekleniyor. Adetten olsa gerek, yılbaşı tebrikleri ve mesajları çok iyimser. Emin olun “Pollyanna” bile bu kadar iyimser olamazdı. “TÜİK” tarafından buram buram neşe(!) kokan açıklamalara rağmen yeni yılın ilk haftası tam bir hayal kırıklığı ile geçti. Dua ediyoruz ki, kalan 51 hafta böyle geçmesin. TÜİK yine üzmedi. Ters köşe yapmadı. Bildiğini okumaya devam etti. Biz Saadet Partisi olarak Cumhurbaşkanı’na sesleniyoruz. TÜİK istatistikte çok başarılı(!). Bu başarıyı istatistiğin dışında da kullanması gerekiyor. Bir KHK ile TÜİK’e market açma ve konut kiralama yetkisi verilmelidir. Evet yanlış duymadınız. TÜİK’e bir marketler zinciri açmasını tavsiye ediyoruz. Madem sizin rakamlarınız ile bizimkiler aynı değil; biz sizin rakamlarınıza göre alışveriş yaparız. Şimdi vakit kaybetmeden dört harfli TÜİK Marketlerin tüm Türkiye’de açılmasını teklif ediyoruz. İkincisi market yetmez, kiralarda da millet sıkıntı yaşıyor. TÜİK’in toplu konut işine de girmesini tavsiye ediyoruz. Böylece milletimiz, buralardan sizin rakamlarınızla ev kiralasınlar. En azından bizler de sizin gibi mutlu mesut yaşayalım”
Bir kısır döngü içerisinde dönüp duruyoruz
Çakır açıklamasına şöyle devam etti, “Maalesef böyle trajik ve ironik hamleler haline geldik. Bir kısır döngü içerisinde dönüp duruyoruz. Belki TÜİK çalışanları kendilerini eleştirdiğimiz için bize kızıyorlardır. İnanıyoruz ki, TÜİK çalışanları, başkanı ve müdürleri yarın emekli olsa, en çok kendileri şikayetçi olacaklardır. Pişmanlık duyacaklardır. Hoş onların da vicdanen rahat olmadıklarına inanıyoruz. Yaşadıklarımızda verdikleri kararların payı çok fazla. Bu vebaldir. Hatırlatmak istiyoruz.
Evet trajik ve ironik bir ülkeyiz. Ağlasak mı gülsek mi? Düşünün iki ay önce “Terörist” diye görevden alınan birisi, kendisine “Terörist” diyen bir diğeri ile mutlu mesut pozlar paylaşıyor. “Terörist” diyen de kendisine “Terörist” denen de bir araya gelmesi “Tarihi Bir Adım” oluyor. Ancak “Terörist” damgası ile hukuksuz bir şekilde görevden alınmayı eleştirdiğimiz zaman biz de “Hain, Terörist” oluyoruz. En hafif tabir ile şuursuzlukla itham ediliyoruz. Olmayan sözleşmelerle bizi itham edenler, masanın yedinci ayağı ile mutlu mesut görüşmeler yapıyorlar. Elbette Ülkemizin bu manzaraya çok ama çok ihtiyacı var. Ama yanılıp yıkılıp süreci kapalı kapılar ardında, Oslo’da, Dolmabahçe’de, Kandil’de, Ada’da yürütmeye kalkmayın. Süreci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ve tüm siyasi partileri dahil ederek ve de Milletimizin hassasiyetlerini gözeterek yönetin. Bu da büyük bir vebaldir. Hatırlatmak isteriz”