Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a hitaben konuşan Süllü, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefini stratejik bir amaç olarak görmeye devam etmesinin umut verici olduğunu belirtirken, ilerleme için tüm sorumluluğun AB’ye yüklenmesini eleştirdi. “Gerçekleri konuşmamız gerekiyor” diyen Süllü, iç politikadaki yanlışların dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
Tam üyelik süreci donduruldu
Süllü, Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu üyeliği başvurusundan bu yana geçen süreçte yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, “1959’da başlayan bu yolculuk, 1999’da resmi adaylık statüsüne kavuştu. 2005’te müzakereler büyük umutlarla başladı. Ancak 2014’ten itibaren yaşanan gerilemeler ve 2018 sonrası müzakerelerin tamamen dondurulması, ülkemiz açısından büyük bir kayıptır” dedi.
2024 Türkiye raporu kaygı verici
Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2024 Türkiye Raporu’na işaret eden Süllü, müzakerelerin 2018’den bu yana ilerlemediğini belirterek, “Raporda demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi temel alanlarda geriye gidiş olduğu açıkça ifade ediliyor. Bu tablo, AB ile ilişkilerimizi ileriye taşımaktan öte, daha da geriye götürüyor” dedi.
AB ile çıkar odaklı bir ilişki kabul edilemez
Raporda, Türkiye ile AB arasındaki yeni angajmanın adaylık perspektifinden uzaklaşıp çıkar temelli bir yapıya dönüştüğüne dikkat çeken Süllü, “Ticaret, göç, enerji ve savunma gibi tematik alanlara dayalı bu ilişki modeli, Türkiye-AB ilişkilerinin ruhuna aykırıdır ve tam üyelik hedefini zayıflatmaktadır” ifadelerini kullandı.
Vize serbestisi için eksik kalan 6 kriter çağrısı
Süllü, AB’nin eleştirel yaklaşımına zemin hazırlayan eksikliklere dikkat çekerek, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin parlamentonun yasama ve denetleme fonksiyonlarını zayıflatması, AYM ve AİHM kararlarının uygulanmaması gibi konular, AB’nin eleştirilerinde haklılık payı yaratıyor. Kendi ev ödevlerimizi yapmazsak, eleştirileri bertaraf edemeyiz” dedi. Türkiye’nin vize muafiyeti için taahhüt ettiği 72 kriterden halen 6’sının tamamlanmadığını vurgulayan Süllü, “Vatandaşlarımızın çileye dönen vize süreçlerini iyileştirmek için kriterlerin yerine getirilmesi şart. Kolaylık değil, çözüm odaklı adımlar gerekiyor.” dedi.
Draghi Raporu Türkiye için risk
AB’nin ekonomik rekabetini arttırmak için hazırlanan Draghi Raporu’nun Türkiye’ye ihtiyaç duyulacağı yönünde Dışişleri Bakanlığı tarafından yorumlar yapılıyorsa da Türkiye için riskler taşıdığı konusunda uyarıda bulunan Süllü, “AB’nin 800 milyar Euro’luk yatırım ve sübvansiyon planı Gümrük Birliği’nin güncelleyemeyen, iklim yasasını çıkaramayan, Avrupa Yeşil Mutabakatı için dönüşümü ve gerekli finansmanı sağlayamayan fosil yakıtlardan çıkamayan Türkiye için hep risk etkenleridir” dedi. Sürekli savunmada kalarak AB’yi suçlamanın işe yaramadığını vurgulayan Süllü, “Tam tersi Katılım Öncesi Mali Yardımlar yani IPA fonlarında çok ciddi düşüşler yaşandı. Avrupa Yatırım Bankası Türkiye'ye yılda 5 milyar Euro kredi sağlarken bu krediler kesildi. Tüm bu geri gidişlerde olan ülkemiz ve vatandaşlarımıza oluyor.” dedi.
AB kriterleri vatandaşlarımız için yerine getirilmeli
Süllü, halkın AB üyeliğine yüzde 66 olan destek oranının, yüzde 69’unun neden olarak gelişmişlik ve refah düzeyinin artması, yüzde 47’sinin ise demokrasi ve insan haklarının gelişmesini açıkladığını ifade etti. Bu nedenle AB kriterlerinin ülke ve vatandaşlar için yerine getirilmesi gerektiğini belirterek, “Ev ödevleri konusunda ilerleme yerine geriye gitmemize karşın en azından Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı'na (Gymnich) katılma, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantılarının başlaması, bakanlıklar arası görüşmeler gibi, son zamanlardaki gelişmeleri olumlu buluyoruz” dedi. AB ile ilişkilerin dağınık yürütüldüğüne değinen Süllü, “Müzakerelerin, bir baş müzakereci koordinasyonunda, AB’nin bizi eleştirebileceği doneleri elinden alabilecek; hukukun üstünlüğü ve düşünce özgürlüğünün içinde yer alacağı AB uyum kriterlerini sağlama yönünde sorumluluk alarak yürütülmesine davet ediyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.